|

Türkiye’de öğrendiklerini Suriye’de sunabilmeliler

Karam projesi ile geleceğin 10 bin liderini yaratma isteklerinin olduğunu belirten Karam Vakfı Kurucusu Lina Sergie Attar, “Hayalim bir gün bu gençlerin Suriye’ye geri dönebilmeleri ve Türkiye’den öğrendikleri her şeyi kendi ülkelerine de sunabilmeleri. Benim isteğim sınırların ötesinde de insanların acı çekmeden birlikte yaşayabilmeleri” diyor.

Dilber Dural
00:00 - 19/06/2022 Pazar
Güncelleme: 02:29 - 19/06/2022 Pazar
Yeni Şafak
Lina Sergie Attar
Lina Sergie Attar

Suriyeli mültecilere ve topluluklarına yatırım yapan Karam Vakfı kurucusu, aslen Halepli olan Amerikalı mimar ve yazar Lina Sergie Attar, Suriyeli olarak yaşanan zulmü gördükten sonra harekete geçip göçmen kamplarını ziyaret ederek onlara destek olmaya çalıştığını söylüyor. Attar, “Suriye’deki savaşı sonlandıramayız ama geleceği değiştirebilme potansiyelimiz var. Amacımız buradaki genç mültecilerin ilerleyen zamanlarda nerede olurlarsa olsunlar kendileriyle ve topluluklarıyla ilgilenebilecekleri bir hale getirebilmek” diyor.

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Kadın tarafından “Dönüşüm Bizimle Başlar” temasıyla bu yıl ilk kez düzenlenen Uluslararası Farkındalık Zirvesi (IAS) geçtiğimiz günlerde Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Zirvede; çevre ve sağlık, göç, girişimcilik ve dijital konuları kadın gözüyle kapsamlı şekilde ele alındı. “Göç” oturumunda Karam Vakfı Kurucusu Lina Sergie Attar, kriz bölgelerinde yaşanan gelişmeleri ve çözüm önerilerini değerlendirirken aynı zamanda Attar ile vakfının kuruluş hikâyesini de konuştuk.

Siz hiç dilini, dinini, kültürünü bilmediğiniz bir yere gitmek ister miydiniz? Ailenizden, arkadaşlarınızdan ve sınırlardan uzak olmayı ya da apartmanlarınızın yıkıldığını, bambaşka bir yerde olmayı... Düşüncesi bile zor geliyordur. Bir iki günlüğüne şehir dışına çıktığımızda, beş yıldızlı otellerde dahi kaldığımızda evimize döndüğümüzde “Evim, evim güzel evim” deriz hep. O rahatlıkta bile evimizi ararız hep. Düşünün öyleyse, evimize dönebileceğimiz bir yer var. Ama evine, yurduna dönemeyenler de var. Başka bir ülkede, başka bir dili konuşmak zorunda kalan, başka kültürü yaşamak mecburiyetinde bırakılanlar var. Bunlardan bir grup Suriyeli mülteciler ve onları unutmayan yardım eli uzatan Lina Sergie Attar. Aslen Halepli olan Amerikalı mimar ve yazar Attar, yenilikçi eğitim ve liderlik gelişimi yoluyla genç Suriyeli mültecilere ve topluluklarına yatırım yapan kar amacı gütmeyen bir kuruluş olan Karam Vakfı’nın kurucusu ve CEO’su aynı zamanda. O okullarda, üniversitelerde, büyük haber kuruluşlarında ve dünyanın dört bir yanındaki kurumlarda Suriye insani krizi hakkında cesurca kapsamlı bir şekilde konuşmalar yapan, Karam’ın Suriyeli mültecilerle yaptığı yenilikçi çalışmaları nedeniyle GOOD dergisinin 2016 GOOD 100’ünden biri seçilen, makaleleri ve denemeleri birçok uluslararası dergilerde yayınlanan ve Worth dergisinin Çığır Açanlar 2020’den biri seçilen Halepli Lina Sergie Attar.

NEREDEN GELDİĞİNİ UNUTMA

O büyükannesinin “Nereden geldiğini asla unutma. Çünkü o senin kim olduğunu gösterir” sözünü kendisine şiar edinmiş biri. Attar, büyükannesinin bu sözünün ardından bir gün İstanbul’da bir zirvede göç ile ilgili konuşma yapacağını hiç düşünmedi belki de. Attar, “Ailenizden, sınırlardan uzak olmak, apartmanlarınızın yıkılması, bambaşka bir yerde olmak çok zor” diyor. Attar, “Mülteci olmak ve olmamak... Nerede olduğumuzla ilgili, hangi yerde durduğumuzla ilgili bütün mesele. Sınırın öbür tarafında her birimiz olabilirdik” diyor. Attar, bu insani krizi insani bir tecrübeye dönüştürebileceğimizi de vurguluyor ve tüm toplumlarla beraber kültürel değişim ve canlılıkla birlikte bunu yaratabileceğimizi söylüyor.

GENÇLER İÇİN FIRSATLAR YARATABİLİRİZ

Arapça’da Karam kelimesinin cömertlik anlamına geldiğini söyleyen Attar, 2007 yılında Karam Vakfı’nı kurmasının sebebini ise “Suriyeli olarak yaşanan zulmü gördükten sonra kendimi tutamadım ve bütün kampları ziyaret ettim. Kendi halkıma bir hizmet etmek ya da bir şeyler yapmak istedim. Çok istesem de zamanda geriye gidemeyiz. Ülkeme olan şeyleri geri alamam ama gençler için çok büyük fırsatlar yaratabiliriz ve bu fırsatlar için hepimiz çalışmalıyız. Bu bizim en büyük sorumluluğumuz. Suriye’deki savaşı sonlandıramayız ama geleceği değiştirebilme potansiyelimiz var. Onların hikâyelerini, trajedelerini dinlemek yerine çözüm önerileri sunmalıyız. Amacımız buradaki genç mültecilerin ilerleyen zamanlarda nerede olurlarsa olsunlar kendileriyle ve topluluklarıyla ilgilenebilecekleri bir hale getirebilmek. O yüzden bu işe başladım” şeklinde anlatıyor.

HER ŞEY MÜMKÜN

Hem Reyhanlı’da hem de İstanbul’ da “Karam Evleri”nin bulunduğunu söyleyen Attar, “Suriyeli mültecilere bir şeyler katmaya çalışıyoruz” diyor. Attar, “Her şeyin mümkün olduğu duygusunu bütün Suriyelilere yaşatmak istiyorum” diyor ve Karam Vakfı’ndaki faaliyetlerini şu sözlerle anlatıyor: “Karam Vakfı’nda çocukların mentorleri var. Çocuklar teknoloji ile iç içe, tasarım yapabiliyorlar ve hem öğrenip hem eğlenip hem de sosyalleşebiliyorlar, arkadaş olabiliyorlar. Çocuk olmayı ve genç olmayı tadabiliyorlar. Vakıfta erkekler ve kızlar kendi potansiyellerine varabilecek şekilde eğitiliyorlar.”

HAYALİM GENÇLERİN SURİYE’YE GERİ DÖNEBİLMELERİ

Attar, Reyhanlı’da yaptıkları “Yasemin Parkı” gibi projelerin hem Türk toplumunu hem Suriye toplumunu çok iyi bir aşamaya getirdiğini söylüyor. Karam projesi ile geleceğin 10 bin liderini yaratma isteklerinin de olduğunu belirten Attar, “Onları yetiştirebilirsek hem kendi toplumuna hem yaşadığı toplumda bir etki bırakacaklar. Bir topluma hizmet etmek istiyorsan liderler yetiştirmen gerekiyor. Sonra onlar da bir şekilde kendi toplumlarını geliştiriyorlar” diyor. Attar, “Hayalim bir gün bu gençlerin Suriye’ye geri dönebilmeleri ve Türkiye’den öğrendikleri her şeyi kendi ülkelerine de sunabilmeleri. Benim isteğim sınırların ötesinde de insanların acı çekmeden birlikte yaşayabilmeleri” diyor.

#Suriye
#Türkiye
#Reyhanlı
#Yasemin Parkı
2 yıl önce