|

Üç kıta gezip bir albüm yaptım

Ya Tounes Ya Meskina ve Kelmti Horra şarkıları dillerde marş haline gelen Tunus'un genç divası Emel Mathlouthi, Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda bir konser verdi. Sık sık Türk dinleyicileriyle bir araya gelen Mathlouthi, "Türkiye potansiyelleri olan bir ülke" diyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 22/01/2017 Pazar
Güncelleme: 02:15 - 22/01/2017 Pazar
Yeni Şafak

unus'un genç divası Emel Mathlouthi, İstanbullu hayranlarıyla Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda buluştu. Tunus ve Mısır Devrimi'nin marşları haline gelen Ya Tounes Ya Meskina ve Kelmti Horra gibi şarkılarıyla adını tüm dünyaya duyuran, şarkılarını acımasız düzene karşı ayakta durmaya çalışan 'zayıf' insanlar için seslendiren Mathlouthi, Türk hayranlarının tevazusundan oldukça memnun. Türkiye'yi tarihiyle kültürüyle ve insanlarıyla potansiyelleri olan bir ülke olarak tanımlayan Mathlouthi, ikinci albümü Ensen içinse gün sayıyor. Mathlouthi ile konser günü bir araya gelip kariyerini, yeni albümünü, Tunus'u, Feyruz'u, Arap müziğinde yeni yollar bulmaya çalışan diğer genç müzisyenleri konuştuk.



Kelmti Horra dedin ve tüm dünya sesini duydu. Albümü yayınladığın 2012'den bu yana hayatında neler değişti?


Beş yılda birçok şey değişti hayatımda. Evlendim, bir kızım oldu. Yeni albümüm üzerinde çalıştım. New York'a taşındım. Albüm bu Şubat ayında çıkacak. Müzikal anlamda, sanatsal açıdan ve kişisel olarak kendimi geliştirdim. Şu an bulunduğum yerden çok mutluyum çünkü müzik adına ilginç şeyler yaptığıma inanıyorum.



YENİ ALBÜM ŞUBAT'TA


Yeni albümün Ensen'i biraz anlatır mısın?


Ensen birinci albümün devamı gibi. Fakat bu kez sesler üzerinde çalışırken fazla özgür davrandım. Şarkılarımı 2009- 2013 yılları arasında yazmıştım. Fakat fark yaratacak bir prodüksiyon yapmak istedim. Bu sadece Arapça şarkı söylemek olmamalıydı. Arap müziğine devrim yapacak bir new age müzik olmalıydı. Hatta küresel müziğe de bir devrim yaratacak...



Şimdiden heyecanlandık. Nasıl bir çalışma yaptın?


Dört farklı yapımcıyla çalıştım. Yedi şehir, üç kıtada dolaştım. Stockholm, İzlanda, New York, Paris, Tunus arasında seyahat ettim. Bir oduna kazıya kazıya şekil vermek gibiydi. Kuzey Afrika vurmalılarını ve enstrümanlarını dönüştürerek çaldık. Çok otantik olmalarının yanı sıra modern ve çok güçlü sesler elde ettik.



Takip ettin mi bilmiyorum ama Türkiye bir 15 Temmuz atlattı. Tunus devrimi sırasında sokaklarda şarkılar söyleyerek halka güç
veren biri olarak Türkiye'yi nasıl izledin?


Türkiye potansiyelleri çok fazla olan bir ülke. Ülkelerini çok seven, bunun için çalışan insanlara sahip bir ülke. Burada kültürün, sanatın büyük potansiyelleri olduğunu biliyorum. Böyle şeyler olunca üzülüyorum ama durumun daha iyiye gideceğine inanıyorum.



ÖLÜMSÜZ BİR MİRASIMIZ VAR


Türkiye hakkında ne biliyorsun?


Çok fazla Türk arkadaşım var. Onlar bana çok hoş davranıyorlar. Tanıdığım Türk arkadaşlarım çok kibar ve cömert. Son derece güzel. Günümüzde böyle bir güzelliği dünyanın başka bir yerinde bulmak çok zor. Buraya her geldiğimde kendimi iyi hissediyorum. Çok hoş karşılanıyorum. Türk kültürü her seferinde beni daha çok kendine çekiyor. Sadece bu ülkede olan büyük bağlantıyı hissediyorum. Bence çok büyülü bir enerji var burada.



Feyruz, Ümmü Gülsüm gibi Ortadoğulu divalardan, onların müziklerinden nasıl etkileniyorsun?


Feyruz'u çok severim. Çünkü onun müziği benim sevdiğim müziğin ta kendisi. Klasik müzik ve modern Batı müziği ama aynı zamanda çok da otantik bir müzik. Onun çok yumuşak bir sesi var. Bu yüzden beni etkiliyor. Müziğe başladığım yıllarda kendime ve ruh halime yakın buluyordum. Hala öyledir. Klasik Arap ve Mısır müziğinin çok sıkıcı olduğunu düşünürdüm. Harekete ihtiyacım vardı. Devrim gibi bir şeye... Bu devrimin sadece şarkı sözlerinde olması gerekmiyor. Aynı zamanda müziği sunma biçiminde de bir devrim gerekiyordu. Arap müziği çok güzel bir miras. Çünkü o gerçek ve ölümsüz. Bu yüzden ona sahip olmak güzel.



GENÇLER ARAP MÜZİĞİNİ DEĞİŞTİRİYOR


Ortadoğulu gençler klasik Arap müziğini değiştirmek istiyorlar değil mi?


Evet, Arap müziği değişiyor. Bunun olması güzel çünkü Batı dünyasında rap, rock, gotik, metal, heavy metal, klasik, caz bir sürü müzik çeşidi var. Fakat Arap dünyasında iki seçeneğiniz var, ya ticari müzik ya da sıkıcı müzik yapacaksınız. Şimdi bu değişiyor. Bizim dünyamızda da müzik çeşitlilik kazandı.





Bu gençlerden dinlediğin kimler var?


Mashrou' Leila'yı dinliyorum. Maryam Saleh'i seviyorum. Çünkü o iyi bir devrimci. Maryam sadece sanat yapıyor neyin güzel veya güzel olmadığıyla ilgilenmiyor. Yasmine Hamdan, bu hareketi ilk başlatandı. Ondan da çok hoşlanıyorum. Murabba'yı seviyorum.



Sen modern bir müzik yapıyorsun. Tunus bu müziğin içinde nerede bulunuyor?


Tunus'tan ayrılırken Tunus müziğinin ne olduğunu merak ediyordum. Anlayamadım. Çünkü Mısır'dan çok fazla etkileşim var. Bu yüzden 1930'ların 50'lerin müziklerini dinlemeye başladım. Ayrıca popüler müziğin çok güzel mirasına sahibiz. İşte bu melodileri duyunca Tunus'u buldum. Böylece bu müziği elektronikle ve benim şarkılarımla birleştirmek istedim. Bir deneyim olarak bunun ilginç olacağını düşündüm. Bu yüzden yeni albümü yaparken birçok farklı ritmi kaydettim. Bu benim folklorik müziğe olan bir övgüm.



Türkler iyi müzikten anlıyor


Çok fazla Türk dinleyicin var. Onlardan müziğinle ilgili nasıl yorumlar alıyorsun?


Türk dinleyiciler ben ne yaparsam yapayım çok beğeniyorlar. Müzik kariyerimin her adımında beni takip ediyorlar. Bundan çok hoşlanıyorum. Fakat bu bir anlamda zor bir durum. Çünkü Türk dinleyiciler iyi müzikten anlıyorlar. Eğer kötü bir müzik yapıyor olsaydım beni dinlemez, takip de etmezlerdi, biliyorum. Bunu bilmek buradayken rahat hissettiriyor.



#Emel Mathlouthi
#Kelmti Horra
#Ya Tounes
7 yıl önce