Lise Devriyesi, İstanbul Sokakları, Diriliş Ertuğrul, Mahmut ile Meryem gibi yapımların yanı sıra son olarak TRT 1 ekranlarında yayınlanan Benim Adım Melek dizisinde Seyit Ali Karadağ karakteriyle tanıdığımız Mehmet Çevik, Mendilim Kekik Kokuyor isimli filmimde Rüstem Çavuş karakteriyle karşımıza çıkıyor. Çanakkale Savaşları'nın 100. Yılı Senaryo Yarışması’nda birincilik ödülü alan ve Kadir Bozkurt imzalı senaryodan çekilen film, Türk ve dünya tarihinin dönüm noktalarından Çanakkale Savaşı’na gönüllü katılan gençlerin hikayesini anlatıyor. Bugün vizyona giren film ve Türk askerinin bitmeyen vatan savunması hakkında konuştuğumuz başrol oyuncusu Çevik, yenisafak.com’un sorularını yanıtladı.
Ben memleketi sen kadar, seni memleket kadar sevdim
Hem dünyada hem de ülkemizde anlatılan, vatanımızda yaşayan insanların bilip ders alması gereken şeyleri bugüne kadar öğrendik. Biz bu film ile Anadolu’da tek tek insanların acılarının üstüne gittik. Aşklarının, geride bıraktıklarının, darmadağın olmuşluklarının... Ama bundan duyulan bir pişmanlık yok. Ben memleketi sen kadar, seni memleket kadar sevdim. Bu benim sözüm. Bu sözden hareketle senden, diğerinden vazgeçebilirim ama memleketten vazgeçemem dedik.
İnsanlar beyinlerini ve kalplerini kiraya verdiler
- Filmin senaryosu birincilik ödülü almıştı. Sizi senaryoda etkileyen ne oldu?
- Senaristimiz benim 35 yıllık arkadaşım. Ev, okul ve hayatımın yoldaşı. Onun ne çıkarabileceğini biliyordum. Bunun gibi birçok senaryosu olan ve ödüle imza atmış bir arkadaşım. Çıktığı noktayı çok sevdim. Rüstem Çavuş’u çok sevdim. Çok yaşayan bir karakterdi. Evet düşman vatan toprağından içeri girmesin diye her şeyi yapan bir adam ama aklı da köyde bıraktığı karısı, çocuğunda. Yaşı kaç olursa olsun gözünde alev alev Anadolu var. Bu yüzden çok heyecanlandım.
Sıradanmış gibi duran sıra dışı kahramanların hikayesi
İlk kurşunu Antalyalı bir çavuşun attığı konuşuluyor tarihi notlarda. Bu bir tesadüf mü yoksa bilerek mi yazılmış bilemiyoruz ama nasıl yazılırsa yazılsın saygı duyulması gerekiyor. Benim en çok sevdiğim de şu oldu: Senaryoyu elime aldığım zaman sıradanmış gibi duran sıra dışı kahramanların hikayesi vardı. Rüstem Çavuş özelinde söylemiyorum Anadolu'nun bütününe baktığımızda bir sürü hikayemiz var. Fakat bunun içinde gücü olanın bir şeyler yapması gerekiyor. Hüseyin Özden’i de bu anlamda tebrik ediyorum. Ceplerinde para olmadan bakanlık ve Kızılay dışında sponsor desteği almadan arabalarını, evlerini satarak bu filmi çekmeye çalıştılar.
Çanakkale geçilmez!
Filmimiz öznel hikayelere odaklanarak Çanakkale’yi bir bütün olarak ele alıyor. Herkesin bir kutsalı, sevgisi var ama hepimizi bir araya getiren şey: Çanakkale geçilmez! Ayrıca evrensel barış teması da diğer filmlerden ayıran bir husus.
Bu tartışmayı gerçekten anlamıyorum ben. Çanakkale geçilebilseydi bir işgal başlayacaktı. Şimdi de Suriye geçilebilseydi, Türkiye’ye dair bakış açılarında düşmanlık olan bileşenler bunu başarabilseydi, 15 Temmuz’lar, 28 Şubat’lar, 60 ihtilalleri, 80 ihlalleri başarılı olsaydı ne yapacaktık biz? Biz şu an sınırımızı savunuyoruz. Savunmak mecburiyetindeyiz. Kimse istemez bir Mehmetçiğin canına zarar gelmesini. Mehmetçiğin tırnağı kanasa benim kalbim kanar. Bir yeri korumak istiyorsak tehlikenin kapıyı çalmasını mı bekleyeceğiz? Suruç’ta, Beşiktaş’ta, Ankara’da patlatılan bombaların amacı iç siyasete alet edilmek diye yapılan suçlamalar netlik kazanmışken, bu suçlamaları yapan insanlar neden özür dilemiyorlar? Şu an Suriye’de yapılması gereken yapılıyor.
Bugün başkalarının stratejilerini değiştiren bir Türkiye var
Hava savunma kalkanlarını parçalayacak elektronik cihazlar üretiliyor. Ben bu dönemde yapılması gereken bir gerçekliğin engellendiğini düşünüyorum. Sosyal medya aracılığıyla geçmişten bugüne kadar getirdiğimiz birlik, beraberlik duygusunu çözebilmek için çabaladıklarını görüyorum.