|

Yalana kanmamanın şiiri: Amiri Baraka

Amiri Baraka’nın Ketebe Yayınları arasından çıkan Birileri Amerika’yı Havaya Uçurdu isimli kitabı şiirlerinden oluşuyor. Aynı zamanda jazz müziği yapan Baraka’nın şiirlerinde müziğinin sesini de duymak mümkün.

Ömer Yalçınova
04:00 - 16/07/2023 Pazar
Güncelleme: 15:13 - 15/07/2023 Cumartesi
Yeni Şafak
Amiri Baraka.
Amiri Baraka.

Amiri Baraka (Emir Bereket) ismiyle ilk kez Atlılar dergisinin altıncı sayısında (Aralık 2000-Ocak 2001) karşılaşmıştık. İki şiirinin çevirisiyle birlikte hakkında yazılmış iki yazı vardı dergide. Sonrasında Amiri Baraka’nın farklı dergilerde yayımlanmış farklı şiirlerinin çevirilerini okuduk. Bunların hepsi de, o ismi tanıtmak, önemini vurgulamak, ağza bir parmak da bal çalmak nispetindeydi. Halen Baraka’yla ilgili tek doyurucu, derli toplu kaynak Atlılar-6’dır. İkinci derli toplu çalışma, Ketebe Yayınları arasından çıkan, çevirisini Özge Özbek Akıman’ın yaptığı Birileri Amerika’yı Havaya Uçurdu isimli şiir seçkisidir. Çevirisi yapılacak şiirler nasıl seçilmiş? Akıman’ın açıklaması: “Dinamik lirizmin belirgin olduğu şiirlerinin öfkelileri kadar iç hesaplaşma yapan, aşk dolu veya espirili olan örneklerini seçmeye çalıştım.”

YÜKSES SESLE DİLLENDİRİR

Kitapta 33 şiir var. 33 şiir, 7 ayrı kitaptan seçilmiş. İlk kitap Yirmi Ciltlik İntihar Notuna Önsöz’ün çıkış tarihi 1961. Son kitap Buyur Bakalım’daki şiirler ise 1995-2013 yılları arasında yazılmış. Çevirmen, Baraka’nın bu büyük şiir serüvenini bütünüyle yansıtmıyor. Ama o serüveni az da olsa sezdirmek istiyor. Bir nevi bu seçkiye, Amiri Baraka şiiriyle tanışma, alışma temrini denilebilir. Doyumluk değil tadımlık bir seçki de diyebiliriz. Hiç olmazsa Baraka şiirine dair bir fikir veriyor. Bu fikirlerden bir tanesi; Baraka’nın hayatı boyunca, şiir yazarak yapmaya çalıştığı şeyin, gerçeğe ulaşmak, yalandan uzaklaşmak olduğunu söyleyebiliriz: “Döktükleri gerçek gözyaşıydı.” “Yalan gözyaşı” olur mu? Baraka’ya göre olur. Ki Türkçede de bunun karşılığı vardır: “timsah gözyaşları.” Baraka neredeyse hayatı boyunca yalanın, aldatmacanın, düzenbazlığın düşmanı olmuş. En büyük silahıysa; şiir. O, Amerika’da veya dünyanın başka bir yerinde mesela demokrasi denilip vahşetin, katliamın, soygunun yapıldığı toprakları, olayları gördüğünde, bu aldatmaca karşısında öfkelenir, köpürür, buna karşı savaşma gereği duyar: “Kimin ağzında yalan olur demokrasi”. Şiir bu yalanın ortaya çıkarılıp gerçeğin gösterilmesini sağlar. Bu yüzden onun öfkeli diye nitelendirilen şiirleri ayrıca ironiktir. Görünen yalanın arkasındaki gerçek doğruyu gören ve gösteren bir şiirdir onunkisi. Bu yüzden o “Kim zengin oldu Ermeni tehcirinden” dediğinde, o modern şiire özgü aydınlanmayı yaşarız. Bu, Neo-Epik şiirin de özelliğidir. Çünkü modern çağlar, bulanık suda balık avlaya benzer. Şairler ise, suyu bulandıranların, neden bunu yaptığını çok iyi bilen ve buna karşı mücadele eden kişilerdir.

ŞİİR VE MÜZİK YAN YANA

Baraka şiirinin diğer bir özelliğiyse; dili bir müzik aleti gibi kullanmaktır. Baraka isminin geçtiği her yerde müzik, özellikle jazz müziği mutlaka anılır. Youtube’tan onun canlı performansını izlediğinizde neden böyle olduğunu görürsünüz. O sanki şiir okumuyor, şarkı söylüyordur. Zulme maruz kalmışın çığlığıdır bu. Ezik büzük değildir; inlemiyor, ağlamıyor, bağırıyordur. Çünkü boyun büken bir şiire kesinlikle taraftar değildir Baraka. Mücadele eden, savaşan, zulme karşı çıkan, karşılık veren bir şiir, onun poetikasını oluşturur: “Şiirler isteriz/ yumruk gibi, omurgasız zencileri döven, Yahudi-sahiplerin/ yağlı göbeğini döven hançer şiirler.” Mısralarının açık olması, ele aldığı konuyu bulandırmadan, bütün açıklığıyla vermeye çalışması, sembol, alegori ve imge peşinde koşmayıp doğrudan konuşmayı tercih etmesiyle bizde Nazım Hikmet’e benzetilebilir Baraka. Amerikan şiirinde ise mekan, şahıs ve tarihi olaylara yaptığı göndermelerle Ezra Pound’u hatırlatır: “Arapların Papa’sı Ali Baba’nın ağzından konuşuyorum.” Ezra Pound’un imge şiirini kesinlikle es geçmez, ondan etkilenmiştir ama image gerçekte Baraka şiirinde temel işleve sahip değildir. Ya da şöyle söyleyelim: İmage onun şiirinde ön plana çıkmaz. Bir görünüp bir kaybolur. Daha çok metaforlarla hareket eder Baraka. Önem verdiği şey, fikir ve ahenktir. Bu yüzden Ezra Pound’tan ziyade Walt Whitman’a yakın durur. Tabi biçim ve söyleyiş olarak. Fikir olarak Walt Whitman’dan uzaktır. Çünkü o, bir şiirinin başlığından da anlaşılacağı üzere “Kara Sanat”ın peşindedir. Burada “kara” kelimesine, Afrikalı Amerikanların yani zencilerin bütün tarihini yüklemek mümkündür. “Sanat”a ise, Baraka’nın ve bütün jazz tarihinin protesto tarzlarını. Mesela Malcolm X’in onun şiirlerinde sık geçmesi boşuna değildir. John Coltrain, Miles Davis, Thelonius Monk, Duke Ellington gibi daha onlarca jazz efsanesinin de öyle.

Dolayısıyla denilebilir ki Baraka da bir jazz sanatçısıdır. Şiiriyle yapar bunu. Dili bir müzik aleti gibi kullanarak. O, şiiri için jazzdan faydalanmaz, şiiriyle jazz yapar. Adeta birer jazz bestesidir, onun şiirleri: “Bazen ben de böyleyim galiba, müziğe/ sarınmış mesafeli bir romantik.” Jazz müziğinin tarihini bilenler, Baraka’nın nasıl bir kaygıya sahip olduğunu daha iyi anlar. Jazz, bir sokak müziğidir. Ve Afrikalıların, Amerika’da gördükleri haksızlıkların sesini taşır. Baraka böylelikle şunu söylemeye çalışır: John Coltrain saksafonla neyin acısını dillendiriyorsa, ben de şiirimle onun acısını haykırıyorum. Afrikalıların Amerika’da ve Avrupa’da çektikleri sıkıntılar, Baraka’nın dünya ve tarihe bakışını belirlemiştir. Bu yüzden “Birileri Amerika’yı Havaya Uçurdu” şiirinde 11 Eylül’den yola çıkar fakat dünyanın bütün adaletsiz düzenlerini de şiire taşımaya çalışır. Çünkü ona göre adaletsizlik, kandırmaca ve haksızlık aynı şeytani ruha sahiptir: “Emperyalizm her kılığa girer.”

Akıman’ın seçkisi, belirttiğimiz tüm bu Amiri Baraka şiirinin özelliklerini yansıtması/sezdirmesi açılarından başarılıdır ve okuyucuda keşke Amiri Baraka’nın tüm şiirleri Türkçeye kazandırılsa isteğini uyandırmasıyla da, tekrar tekrar okunabilir.



#Edebiyat
#Aktüel
#Yazar
#Eser
10 ay önce