Perihan Bakır kardeşi Cemal Süreya’yı anlattığı Size Nefesimi Bırakıyorum kitabı geçtiğimiz haftalar okurla buluştu. Kitap Cemal Süreya’nın çocukluğundan vefatına kadar uzanan süreyi anlatıyor ve oldukça önemli iddiaları da gündeme getiriyor. İlk kez Cemal Süreya’nın bir mezarının bile olmadığını öğrendiğimiz kitapta ayrıca Süreya’nın ölümüyle ilgili de şüpheler dile getirilmiş. Bilindiği gibi Cemal Süreya’nın o dönem ayrı olduğu eski eşi Zuhal Takkanat ve oğlu Memo Emrah bir bahaneyle geçici olarak Süreya’nın yanına taşınıyorlar. Bu dönemde silahlarla meşgul olan oğlu ile sık sık tartışmalar yaşayan Süreya tanıkların anlattıklarına göre oğlundan kavga sırasında yumruk yiyor. Son gece oğluyla çıkan kavga sebebiyle evde yalnız kalmak istemeyen Süreya, son eşi Birsen Sağnak’ı eve çağırıyor ancak yaşanan gelişmelerden sonra Sağnak evden kaçıyor. Ertesi gün oğlu Memo Emrah ve Zuhal Tekkanat tarafından hastaneye kaldırılan Cemal Süreya burada vefat ediyor. Kitapta bu iddialar yeniden gündeme geldiği için kardeşi Perihan Bakır’la bu konuları görüşmek istedim. Ancak Bakır kitapta yer alan bilgilerden daha fazlasını paylaşmayı istemedi. Bakır’dan cevabını aldığımız sorularla kısa bir söyleşi yaptık. Buyrun.
Abimin İnegöl’e bizi görmeye geldiği bir gündü. Refika annemle babam “Hiç aile fotoğrafımız yok bir aile fotoğrafı çektirelim” dediler. Akay fotoğraf stüdyosuna gidip bu fotoğrafı çektirdik. Mutlu günlerimizden biriydi..
Evet, çok doğru. Bugüne kadar bilinen yanlışlıkların giderilmesi için yazdım. Bu benim için bir görev bir bakıma abimin vasiyetiydi.
Üvey anne etkisiyle olamaz, çünkü abim genelde uzaktaydı, zaten yatılı okudu. Evimize babamın olduğu günlerde geliyordu. Esma da babamın yanındayken hepimize çok iyi davranıyordu. Aslında abim insanları sevmeyi seviyordu, evliliklerinde de aradığı huzuru içtenliği bulamadığını söylemişti. Bir gün bana “evleninceye kadar çok iyiler nikahı basınca dönüş yapıyorlar” demişti.
Ayrım yapamam hepsi güzel ve değerli anılar benim için. Kızı ve oğlu dünyaya geldiğinde çok mutlu olduğunu hatırlıyorum. Bir de kızı Ayçe evlenecek diye çok mutlu olmuştu.
Bunu o zamanlar Ayten’le bana da anlatmıştı ama onun dışında bu konuyla ilgili bir konuşmamız olmadı.
Cemal ismini annemle babam verdiği için severek kullanıyordu. Süreya soyadını da kitapta da anlattığım gibi çadır bekçiliği yaptığı sırada düşünmüş. (Cemal Süreya üvey annesi Esma ile aynı evde yaz tatilini geçirmek istemediği için bir takım elbise karşılığı karayolunda çalışacak yol işçilerinin çadırlarına bekçilik yapar. O yaz Cemal Süreya henüz hiç yazı yazmamış da olsa bir gün ünlü yazar ya da şair olacağını hayal ederek iki isimli yazarlar gibi kendine de bir isim düşünür ve o gün kurduğu hayalle kendine ikinci isim olarak Süreyya adını seçer. İlk şiirlerini Cemal Süreyya olarak yayımlar sonra tek y harfini atar. )
Bu yorumu okuyucuya bırakıyorum
Evet ortada bir sorun var, nasıl çözüleceği konusunu biz de merak ediyoruz.
Ayrılmamızın nedenlerini kitapta ayrıntılı yazmıştım. Abim için onu kaybettiğimizden beri derneğin dışında her yıl ülkenin bir çok yerinde, düzenlenen anma toplantıları yapılmakta şiirleri okunmakta. Yıllar geçmesine rağmen unutulmadan ona olan sevginin artması bizi mutlu ediyor. 30. Yılında da sevenleri ile birlikte edebiyatın duayenleri tarafından anılmasını diliyorum.