|

Yedikule Zindanı ecnebiyi korkutmamış

Ertan Altan
00:00 - 6/05/2007 Pazar
Güncelleme: 23:31 - 5/05/2007 Cumartesi
Yeni Şafak
Yedikule Zindanı ecnebiyi korkutmamış
Yedikule Zindanı ecnebiyi korkutmamış

Türkiye'de tutuklanan bir uyuşturucu kaçakçısının cezaevinde geçen öyküsünün anlatıldığı "Geceyarısı Ekspresi" adlı film Türkiye'nin imajını uzun yıllar olumsuz etkilemişti. İstanbul'da tutuklanan Billy Hayes yıllar sonra filmin abartılarla dolu olduğunu itiraf etmiş, ancak Batı'nın Türkiye algısı bu filmin gölgesinde kalmıştı.

Türkiye'de tutuklanan yabancılar konusunda Billy Hayes bir ilk değil. Osmanlı'dan bu yana ülkemizdeki cezaevleri belki binlerce yabancı mahkum gördü. Ancak Osmanlı zindanlarında kalan yabancıların izlenimleri Hayes'den oldukça farklıydı. Ömer Şen'in yazdığı "Osmanlı'da Mahkum Olmak" adlı kitaba göre, buradaki cezaevleri Avrupa'yla kıyaslandığında gerçek bir tatil köyüydü.

Tümü açık cezaevi

Herkese korku salan Yedikule Zindanları'nda yabancı tutuklulara önemli ayrıcalıklar tanınıyordu. Yedikule hisarında yabancı suçlular ile savaşılan ülkelerin elçileri kalıyordu. Yabancılar burada bulunan Kitabeler Kulesi'ndeki evlerde yaşıyor ve hisar içinde rahatça dolaşabiliyorlardı. Mahkumların, ülkelerin elçilikleri tarafından ödenen kefaletle (kurtarma akçası) şehirde dolaşmalarına bile izin veriliyordu. Yabancı tutukluların ibadetlerini yerine getirme istekleri de hoşgörüyle karşılanıyordu. Hatta Yedikule hisarının bir bölümü mabed olarak düzenlenip ayin yapmaları sağlanmıştı.

1840'da Tersane zindanına götürülen İngiliz iktisatçı Nassau Wiliam Senior anılarında şöyle yazmıştı: "Aslına bakarsanız Osmanlı zindanındaki insanlar çok daha hür. Güneşin altında sereserpe yatacak kadar hem de." Çünkü o yıllarda İnglitere'de mahkumlar hapisanelerde köle gibi çalıştırılıyordu.

İşkence yasak

Zindanda kalan mahkumlar, koşullarının iyileştirilmesini istediğinde zindandan sorumlu olan subaşılara da başvurabiliyordu. Karanlık kulenin mahzeninde kalan esirler, aşırı nem ve havasız ortamın verdiği rahatsızlığı yüksek rütbeli bir Türk memuruna bildirince, sağlıksız ortamı denetleyen memur, zindan ağasının odasının mahkumlara verilmesini sağlamıştı.

18. yüzyılın sonlarında İsveç elçliğinde tercümanlık yapan d'Ohnsson'un tarafsız bir gözlemci olarak aktardıklarına göre,

"Mahpuslara ister birkaç saat ister müebbetten hapisaneye girmiş olsun elden geldiği kadar insanca davranmak dini bir zorunluluk ve devlet siyaseti icabıdır. Avrupa'daki gibi onlara insanlık dışı bir muamele yapılmaz. İşkence hatta zorbaca muamele kesin bir şekilde yasaktır."


17 yıl önce