|

Yeni nesil doğayla tanışıyor

Kasım Tiryaki’nin ilk romanı “Hebo: Dere Ülkesinin Prensi”, çocuğun saf dünyasından yetişkinlere seslenebilen evrensel bir çağrıya sahip. Çünkü Hebo’nun kalbi, içinde tüm mahlûkatın nefes alıp verdiği kıpır kıpır kocaman bir dünya.

Yeni Şafak ve
04:00 - 8/06/2016 Çarşamba
Güncelleme: 20:54 - 7/06/2016 Salı
Yeni Şafak
ZEYNEP CERAN


Dere Ülkesinin Prensi Hebo, belki gençlerin ve yetişkinlerin daha çok seveceği bir kitap fakat kurgu, bir çocukla başlayıp devam ediyor. Kısa pantolonlu, beş - altı yaşlarında bir çocuk. Metropollerde çocukların herhangi bir canlıyı yakından tanıması çok zor. En fazla uzaktan görebiliyorlar onları. Oysa doğayla, suyla, hayvanla iç içe olmak uzaktan görmek gibi olmaz. Bugün İstanbul'da bile deniz görmemiş binlerce çocuk var. Bu normal işleyen bir zihin için üzülmenin ötesinde kahredici bir durum. Hebo, unuttuğumuz bir çocukluğu bize hatırlatıyor. Kahramanımız sürekli doğanın ortasında. Bir yandan da insanın çevresiyle, hayvanlarla ilişkisinin nasıl olması gerektiği hakkında ipuçları veriyor. Etrafında inekler, tavuklar, dereler, tepeler var.



ANLAMAK ÇABASI


Hebo'nun bir kitapla yakınlık ilişkisi kurulacaksa “Küçük Ağaç'ın Eğitimi”yle, veya “Bülbülü Öldürmek”le kurulabilir. Durup düşünen, etrafına bakan, çevresinde olup bitenleri anlamaya çalışan bir çocuk var kitapta. Bolca yazılan macera ve şiddet ağırlıklı çalışmaları bir kenara bırakacak olursak, “Dere Ülkesinin Prensi”nin boş kalmış bir sahayı doldurma iddiasında olduğu görülüyor. Kitapta durmak ve anlamak çabası var. Çocuğun kendi minik yaşam alanlarından hareketle kainatı tanıma çabası var. Taşı, suyu, ağacı dokunarak anlamaya çalışan bir çocukla karşı karşıyayız.



Kitap, mega kentleşme ve teknolojik gelişimin sonucu dağılan geniş aile sıcaklığını hissettiriyor okuyana. Çekirdek ailenin ucunun bir yerden sonra sevgisizlik ve şefkatsizliğe vardığını anlıyorsunuz. Sonuçta ağaçsız, yeşilsiz bir beton mahkûmiyeti de diyebiliriz buna. Oysa çok yakın geçmişte, otuz sene öncesinde çocuklar dede ve nineyle bir arada büyüyordu. Şimdi dede ve ninenin olduğu evleri bulmak çok zor. Daha çok üretmek ve tüketmeye giden yolda kreşlerle, bakıcılarla yalnızlaştırılmış bir yaşam var. Kitabın kahramanı, nasihatle değil çevresini sorgulayarak bir eğitim süreci geçiriyor.



HER KESİME HİTAP EDEN BİR DİLİ VAR


Her bir yaratılmışın kâinattaki yeri çok kıymetli. Siz, birini değersizleştirmeye, ötekileştirmeye başladığınızda ipler kopuyor. Sonuçta sağlıklı bir zihin, salyangozu köpekten, hayvanı insandan ayırmayan zihindir. Elbette insan eşref-i mahlûkattır. Ama eşref-i mahlûkat olmak aynı zamanda dengeyi korumak ve kollamak vazifesini de beraberinde getiriyor. Bu korumayı hayvanlar veya doğa yapamaz. Üstünlüğü biraz da burada aramak lazım. Hebo, parçalanmamış bir benlik olarak az önce söylediklerimizi doğal yaşamında zaten uygulayan bir örnek.



Kitap her ne kadar gençlik romanı olarak görünse de, rahatlıkla yetişkinlerin de okuyabileceği bir örgüsü ve anlatımı var. Bu anlamda Hebo'ya bir yaş aralığı koymak doğru olmaz. Sadece şu söylenebilir; çocukların ve yetişkinlerin üzerinde durduğu, beğendiği kısımlar değişebiliyor. Her kesime hitap edebilen bir dili var.





• • •


Hebo: Dere Ülkesinin Prensi


Kasım Tiryaki


Genç Hayat Yayınları


2016


160 sayfa




#Kasım Tiryaki
#Hebo: Dere Ülkesinin Prensi
8 yıl önce