|

Yerel hikayeler sınır tanımaz

Ödüllü filmlerin yapımcısı Rebecca O’Brien, sinemayı hikaye anlatmanın en iyi yolu olarak görüyor. Otuz yıldır yönetmen Ken Loach ile çalışan O’Brien, “Yerel hikayelerin ne kadar uzağa gidebildiğini gördüğünüzde şaşırabilirsiniz. İnsanlar kendi hayatlarıyla bir bağ kuruyorlar ve hikayeler büyüyor. Küçük hikayeleri tercih ediyorum çünkü sınırları ortadan kaldırıyor” diyor.

İlker Nuri Öztürk
04:00 - 20/01/2019 Pazar
Güncelleme: 16:24 - 19/01/2019 Cumartesi
Yeni Şafak
FOTOĞRAF: SEDAT ÖZKÖMEÇ
FOTOĞRAF: SEDAT ÖZKÖMEÇ
Ben Daniel Blake, Özgürlük Rüzgarı, Afili Delikanlı, Hiçbir Zaman Burada Değilsin gibi ödüllü filmlerin yapımcısı Rebecca O’Brien, küçük hikayelere verdiği önemle biliniyor. Uzun yıllardır özgün yönetmen Ken Loach ile çalışan O’Brien’in filmlerinde inandığı yolda yalnız yürüyen mücadeleci karakterler dikkat çekiyor. Sabancı Vakfı Kısa Film Yarışması’nda jüri olarak yer alan deneyimli yapımcı ile hikaye seçimleri, sinemanın işlevi, Netflix ve endüstrideki tekelleşme hakkında konuştuk.
Neden film yapıyorsunuz?

Küçüklükten beri sinemaya ilgim var ancak o zamanlar insanların filmlerde çalışabileceğini bilmiyordum. Bunu fark ettikten sonra bir daha başka bir şey yapmak istemedim. Sinema farklı sanatları ve yeteneği, bitmiş bir ürünü içine yerleştirebileceğiniz bir sanat. Gerçekten bir ‘üretim’ söz konusu. Hikaye anlatmak bir gelenektir. Hikaye anlatmayı çok seviyorum. Bu çağda hikaye anlatmanın en iyi yolu sinema. Farkı unsurları organize etmeyi seviyorum.

Yapımcı olarak film projelerinde en çok neye dikkat edersiniz?

Bir filmi, seyirci olarak izlemek istiyorsam çekmeye değer bir film diye düşünüyorum. İlk olarak hikaye önemli benim için. Sonra da yönetmen. Bir hikayeyi çekerken önemli olan, hikayenin mümkün olan en iyi filme dönüşmesini sağlamak. Tabi bütün ekibin para kazanmasını da isterim. Yola böyle çıkıyoruz. Bir filmin iyi olup olmayacağını hiçbir zaman bilemezsiniz. “I, Daniel Blake” için yola çıkarken bu kadar izleneceğini düşünmemiştim. Ünlü bir aktör, CGI olmadan bildiğimiz bir hikayeyi anlattık ve insanlar karakterle bir bağ kurabildiler.

Sinema bir burjuva sanatı mı?

Öyle olduğunu düşünmüyorum, öyle olması gerekmiyor. Benim anladığım sinema insanların sanatı. Sinema bütün insanları eğlendirmek için var ve bu nedenle popüler bir sanat. Sanat olarak ele alındığında burjuva sanatı olarak görülebiliyor ama film yapımcıları olarak elitist davranmadan filmimizi, mümkün olduğu kadar fazla insanın görmesini istiyoruz. Mesela daha az ünlü kişilerle film çektiğimizde daha az insan filmi izliyor ama bu filmi daha az değerli veya burjuva sanatı haline getirmiyor.

Hikayede evrensellik ve yerellik ayrımı hakkında ne söylemek istersiniz?

Yerel hikayelerin ne kadar uzağa gidebildiğini gördüğünüzde şaşırabilirsiniz. İnsanlar kendi hayatlarıyla bir bağ kuruyorlar ve hikayeler büyüyor. Küçük hikayeleri tercih ediyorum çünkü sınırları ortadan kaldırıyor.

SOSYAL MEDYA DİYETİ YAPILMALI

Sanat filmi ve gişe filmi ayrımına inanıyor musunuz?

Örneğin “I, Daniel Blake”i çekerken aslında insanların filmin konusunu anlamasını istiyorsunuz. Sadece art house filme giden insanların izlemesi yerine daha geniş bir kitleye ulaşmasını istiyorsunuz. Böyle bir ayrımın yanlış olduğunu düşünüyorum.

Filmlerinizdeki karakterler yalnız ve mücadeleci. Günümüz insanında tercih edilmiş bir yalnızlık mı var yoksa yalnızlığa mecbur mu kalıyorlar?

Mücadele, bir hikayeyi izlenir kılan şey. Teknoloji çok fazla şeyi mümkün kılıyor. Her şey her an ulaşılabilir durumdayken belli bir süre sonra hiçbir şey ilginizi çekmemeye başlıyor. Bu durum hayatları da etkiliyor. Sosyal medya diyeti yapılmalı diye düşünüyorum.

Türkiye’de bu günlerde bilet-mısır tartışması var. Sinema sektörünün tekelleşmesi hangi sonuçlara yol açabilir?

Bu tabi ki endüstriyi zorlayacak bir şey. Sinema şirketinin endüstriden gelen sesi dinlemesi lazım. Benzer bir durumu İngiltere’de yaşıyoruz, sinemalardan doğru düzgün para gelmiyor. Kazancımızı kamu kaynaklarından sağlıyoruz. Desteğimiz oradan geliyor.

Kapitalizm ve bürokrasi konusunda sinemacılara düşen görev nedir?

Çok büyük bir soru. Keşke bir şey yapabilseydim. Kapitalizm ve bürokrasi üzerine etkimiz olacak kadar ukala olmamalıyız bence. Biz sistemin küçük bir parçasıyız sadece. Bir fikir ortaya koyabiliriz ancak durumu değiştiremeyiz.

HİKAYE İYİ OLURSA SİNEMA İŞLER

Sinemanın geleceğini nasıl görüyorsunuz?

CGI teknolojisi, efektler, 3 boyutlar gibi teknikler her zaman gündeme geliyor. Marvel, DC gibi şirketler Hollywood’un sona erdiğini düşünebilir. Aslında sinema ancak, hikaye iyi olduğunda işliyor.

Türk sineması hakkında ne düşünüyorsunuz?

Çok az bilgim var. Türk sineamsının, Avrupa sineması içinde güçlü bir yere sahip olduğunu biliyorum. Nuri Bilge Ceylan’ın özellikle Bir Zamanlar Anadolu’da filmini beğeniyorum. Nuri Bilge’nin de günümüz sinema dünyasında önemli bir yere sahip olduğunu düşünüyorum. Başka örnekler de izlemek isterim.

Sabancı Kısa Film Yarışmasında jüri üyesi olarak bulunuyorsunuz. Kısa filmlerin sinemaya katkısı nedir?

Kısa filmler genç sanatçıların potansiyallerini ortaya koymaları için var. Endüstrinin sizi keşfetmesi, sizin kendinizi keşfetmeniz için harika bir fırsat.

Yarışmanın ana teması ayrımcılık. Sosyal medya, edebiyat, teknoloji sayesinde ayrımcılık kolaylaştı mı?

Ayrımcılık daha görünür hâle geldi diyebiliriz. Bu sayede aslında bir farkındalık meydana geliyor ve düzeltmek için kamuoyu oluşturuluyor. Genel toplum yapısına baktığımızda ise bu konu hakkında ciddi bir tartışma yapıldığını düşünmüyorum.


Perdede gerçeği görüyorum

Ken Loach hakkında neler söylemek istersiniz?

Gerçekçi anlatıma sahip bir yönetmen. Gerçekçi bir dünyayı gerçekçi açılarla kuruyor. 70’li yıllardaki filmlerine hayrandım. Perdede gördüğüm şeyin gerçek olduğunu hissediyorum. Bunu nasıl yaptığını yakından görme fırsatım oldu. Onunla 30 yılda 16 film yaptık. Hayatıma işlenen filmlerde Ken Loach vardı.

Alışkanlıklar değişiyor

Netflix’in endüstriye girişiyle nasıl bir değişim gerçekleşti? Başta tepkiler almıştı...

Netflix, sürekli değişen ve gelişen endüstrinin bir parçası. Ürettiğiniz film büyük ekranda görmek istersiniz ama insanların film izleme alışkanlığı değişiyor. Bunun bir sakıncası yok. Sadece Netflix fonuyla film yapsam ben de o formatta hikaye anlatmaya devam ederim.

#Netflix
#Rebecca O’Brien
#Ken Loach
#Sinema
5 yıl önce