|

Yeşil sahada rakamlarla oynamak

Futbol sadece şans, taktik ve yetenek değildir. Bu iddiadan yola çıkan Chris Anderson ve David Sally bir topun peşinde koşan 22 kişinin hikayesini ve perde arkasını rakamların dünyasından seyirciye yeniden okutuyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 24/06/2018 Pazar
Güncelleme: 06:23 - 23/06/2018 Cumartesi
Yeni Şafak
Kitap raflarına birbiri ardına güzel eserler düşmeye devam ediyor.
Kitap raflarına birbiri ardına güzel eserler düşmeye devam ediyor.
SEMUR YASSIKAYA

Rusya’da düzenlenen 2018 FIFA Dünya Kupası heyecanı mavi kürenin topla haşır neşir olan her parçasını sarmışken, kitap raflarına da birbiri ardına güzel eserler düşmeye devam ediyor. Futbolun sadece bir topun peşinde koşan 22 kişinin oyunu olmadığı, bir tarihi, kültürü, sanatı ve matematiği olduğunu bize anlatan, gösteren ve hatırlatan bu eserler ile dünyamızın en popüler sporu olan güzel oyuna aşkımız bir derece daha artmakta. Son olarak İthaki Yayınları tarafından okuyucuya sunulan, Chris Anderson ve David Sally tarafından kaleme alınan, Rakamlar Oyunu (Futbol Hakkında Bildiğiniz Her Şey Neden Yanlıştır?) adlı kitap da bize futbolun sadece yıldız oyuncular, top cambazları, anlı şanlı teknik direktörler ve paradan daha fazlası olduğunu anlatıyor. Yeşil sahalara daha fazla maddi kaynak döküldükçe, futbol endüstrileştikçe, bir topun peşinde koşan 22 kişinin anlık hareketleri ve olası tutumları, alışkanlıkları daha çok incelenmeye, nasıl daha mükemelleştirileceğine dönük çalışmalar artıyor. Rakamlar Oyunu, futbolun şans ve belirli kalıplarla yönetilmekten çok öte bir spor olayına dönüştüğü kanısında. Biz de kitaptan kimi ilginç ve dikkate değer bazı bölümleri sizler için derledik.


Yetenekli futbolcu iyi teknik adam mı?

Futbol dünyasının belli başlı tartışma konularından biri, iyi futbolcular aynı zamanda iyi teknik direktörlük yapabilir midir? Geçmiş dönemden Hollandalı Johan Cruyff yıldız oyuncuların aynı zamanda usta teknik direktörlere dönüştüğüne nadiren de olsa şahit olduk. Son dönemde, bir dönem Barcelona’nın orta sahasına damga vuran Pep Guardiola’nın da başına geçtiği takımlarda üstün performans gösterdiğine şahit oldu. Yazarlar, verilerin yetenekli futbolcuların aynı zamanda iyi teknik direktör olabileceğine işaret ettiğini belirtiyorlar. Ünlü İtalyan Teknik Direktör Fabio Capello’nun açıklamasıyla, “Eğer zamanında iyi bir oyuncuysanız, başkalarının öğretemeyeceği şeyleri öğretebilirsiniz. Futbolu belli bir seviyenin üstünde oynamadıysanız teknik, zamanlama, koordinasyon gibi meseleleri anlayamazsınız.”

Liyakate dayalı futbol

Rakamlar oyunu, futbolun geleneksel boyutunu gözardı etmemekle birlikte, dünyayı peşinden koşturan sporun artık kendi kalıplarını kırdığını düşünüyor. Futbolun artık liyakate dayalı olarak oynandığını belirtiyorlar. Yazarlar, “İyi ve kötü futbolu neyin oluşturduğuna karar vermek için yalnızca sezgilere, varsayımlara, geleneklere bel bağlama devri artık bitti: bunların yerini nesnel kanıtlar aldı” diyor ve ekliyorlar, “Nesnel güç kullanımı bu güzel oyundaki güç dengelerini yeniden belirliyor. Futbol artık komutlarla, alışkanlıklarla ve tahminlerle yürütülmek yerine daha fazla liyakate dayalı yeni bir aşamaya geçmiş durumda.” Ne var ki bir uyarıya da referans veriyorlar: “Tıp tarihiyle karşılaştırılacak olursa, futbol analitiği şu an sülük ve hacamat seviyesinde!”

İlk futbol analisti

Analitiğin futbola girişi, kitapta bir reform olarak değerlendiriliyor. Bu reformun ise bir babası var elbette. O isim ise bir İngiliz olan Charles Reep. İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri’nde Filo Komutanı olarak görev yapan Reep, dünyanın ilk futbol analisti. Ancak bunu bir mesleğe dönüştürmek için İkinci Dünya Savaşı’nın bitmesini bekliyor. 18 Mart 1950’de Reep cebinden kağıt ve kalemi çıkardı ve bir bilim bu şekilde doğmuş oldu. Reep kariyeri boyunca 2200 maçı kayıt altına aldı.


Zayıf halkalar oyunu

Yazarlar, futbolun bir zayıf halka oyunu olduğu iddiasını taşıyorlar. Bunu da kimi verilere dayanarak desteklemekteler. Bir futbol takımında, en zayıf oyuncuyu geliştirmenin, takımın performansına daha fazla katkı sağladığı iddiası da bunlardan biri. Real Madrid’in bir dönem akla gelen tüm futbol yıldızlarını topladığı Figolu, Zidanelı, Beckhamlı, Ronaldolu Los Galacticos fenomeninden yola çıkan iki yazar sözlerine şu şekilde devam ediyor: “Süper yıldızlar bize futbolun şaşaalı, dahiyane, ilham verici anlarını sunarlar. Forma sattırırlar, tribünleri doldurturlar. Ama maçları ve şampiyonlukları kimin kazanacağını belirlemezler. Bu şeref defansın göbeğindeki kifayetsizlere veya orta sahada birbirinden haberi olmayan soytarılara aittir. Futbol bir zayıf halkalar oyunudur. Tıpkı bir uzay mekiğinde olduğu gibi, tek bir bozuk parçacık, milyonlarca sterline mal olacak bir felakete yol açabilir.

Football Manager etkisi

Yazarlar, futboldaki değişimle birlikte teknik direktörlerin birer kahramandan şöhrete dönüştüğüne işaret ediyor. Şöhret olan kişiler hakkında yazılar kaleme alınabileceğine, dedikodu yapılabileceğine, bıkkınlık verene kadar eleştirilebileceğine dikkat çekiliyor. Bu değişimde bir bilgisayar oyununun oluşturduğu değişime/farkındalığa dikkat çekiliyor: Football Manager etkisi. Bilenler bilir, bu oyunu adım attığınızda kendinizi, herhangi bir takımın teknik direktörü konumuna sokarak, zaferden zafere taşıyabilir, yıldız oyuncular transfer edebilir, taraftarla kapışabilir, oyunculara “dersini” verebilirsiniz. İşte yazarlar, bu oyun sonucunda futbolseverlerin teknik direktör algısında büyük değişime yol açtığını savunuyorlar. Football Manager çağında, büyük adamlar devri kapanırken, artık herkes birer teknik direktör.


Premier League mi Süper Lig mi?

Futbol severlere bu soruyu ilettiğiniz de en az yüzde 90’nı, İngiltere’nin hem ekonomisiyle hem de sahip olduğu oyuncularla bir pazarlama harikası olan liginin, tempolu ve kıran kırana mücadelesini göstererek, tercihini Premier League’den yapacaktır. Ne var ki Chris Anderson ve David Sally, iki ligi karşılaştırdıklarında, istatiksel olarak ikili arasında büyük benzeşme olduğunu keşfetmişler. Son beş sezonda iki ligteki gol ortalaması 2.7. Aynı beş sezonda Premier League’teki ev sahibi takımlar maç başına 1.54 gol atarken, Süper Lig’de de bu oran 1.53. İngiltere’de ev sahipleri maçların yüzde 45’ini kazanırken, Türkiye’de yüzde 46’sını kazanıyorlar. Kısacası iki lig istatistikler açısından çok da farklı değil.

  • Sun Tzu ve Brezilya
  • Çinli ünlü strateji ustası Sun Tzu’nun yeşil sahalara etkisinin farkında mıyız? Kendi takımını ve rakibi tanımak futbolun en temel bileşenlerinden biri. O nedenle pek çok teknik adam Çin felsefesiyle haşır neşirdir. Öyle ki, Brezilyalı teknik direktör Luiz Felipe Scolari’nin, 2002 Dünya Kupası’ndan önce Sun Tzu’nun kitabının birer kopyasını futbolcularına dağıttığını kitapta öğreniyoruz. Sun Tzu’nun kitabından bir öğüt de, Rakamlar Oyunu’nda bir bölümün epigrafını oluşturuyor: “Derler ki eğer düşmanlarını tanıyorsan, ve kendini biliyorsan, tek birini dahi kaybetmeden yüzlerce savaşı kazanabilirsin.” 2002’de Gümey Kore/Japonya ortaklığında düzenlenen Dünya Kupası’nda kupayı Brezilya milli takımının kaldırdığını hatırlamakta fayda var.
#Futbol
#Dünya kupası
6 yıl önce