|

Yunus Emre ve Konfüçyus Enstitüleri

Türkiye’nin Afrika’daki varlığı mecburiyet esasına göre değil, “Yaradılanı Yaradan da ötürü sevmek” düsturuyla gerçekleşmektedir. Enstitüler kuruldukları ülkelerde kültürel yozlaşmaya izin vermemiş ve kültürlerarası etkileşime yeşil ışık yakmıştır. Bu sebeple, Afrika’daki Türk şirketlerinde çalışan Afrikalı personel Türkçe bilmek zorunda değildir.

Haber Merkezi
04:00 - 3/03/2020 Tuesday
Güncelleme: 02:53 - 3/03/2020 Tuesday
Yeni Şafak
İLLUSTRASYON: CEMİLE AĞAÇ YILDIRIM
İLLUSTRASYON: CEMİLE AĞAÇ YILDIRIM
FATMA YILDIZ
Cape Town Üniversitesi

Köklü bir tarihe ve kültüre sahip olan Türkiye ve Çin, geçmişte olduğu gibi günümüzde de dikkatleri üzerlerine çekmektedir. Elbette bu kendiliğinden gelişmiş bir durum değildir aksine Türkiye ve Çin’in Dünya’da özellikle Afrika’da atmış olduğu stratejik adımlar neticesinde vuku bulmaktadır.

Türkiye açısından kültürel manada en önemli adım olarak görülebilen Yunus Emre Enstitüleri, Çin bakımından ise Konfüçyus Enstitüleri incelenmeye değer bir mevzudur.

Türkiye’nin Yunus Emre Enstitüleri’nin isminden de anlaşılacağı üzere kıymet-i harbiyesini tarihi köklerinde aramak gerekir. Yunus Emre, Anadolu’nun bağrından kopmuş ilim ve gönül adamı, şair ve filozof. Bilindiği üzere Yunus Emre, sevgiye, adalete, huzura, barışa, insanlığa dair görüşleri Anadolu insanını ve tüm dünya insanlarını etkilemiştir.

Konfüçyus ise, Çin için kıymetli bir filozoftur. Altın kuralları mevcuttur. Ahlaki kurallara, dürüstlük, adalet kavramlarına önem verir ve toplumsal ilişkilerde birlik ve beraberliği ön plana çıkarır.

Bu iki şahsiyet günümüzde dünya çapında açılan enstitüler vasıtasıyla yüzyıllar sonra bile isimlerini duyurmuşlardır.

Türkiye ve Çin bu enstitülerin açılması ve yaygınlaştırılması ile ne amaçlamaktadır?

Türkiye ve Çin, var olan eski emperyal düzenin bir gün mutlaka yıkılacağının farkındadır. Bu yüzden, Türkiye’nin ve Çin’in özellikle Afrika’daki stratejik adımlarla yükselen varlığı, enstitüler aracılığıyla devam etmektedir.

AFRİKA’DAKİ ENSTİTÜLER

Çin Enstitüleri, işleyiş bakımından Yunus Emre Enstitüleri ile farklılık göstermektedir. Örneğin, Cape Town (Güney Afrika) ve Addis Ababa (Etiyopa) üniversitelerinde bulunan Konfüçyus Enstitüleri sadece Çin dilini öğretmekle kalmaz, aynı zamanda kültürlerinin parçaları olan yoga derslerine ağırlık vererek nefes egzersizleri yaptırırlar. Aslında Çin’in amacı sadece bununla da sınırlı kalmaz. Nüfusunun büyük çoğunluğunun ihtiyaçlarını karşılamak ve dünyada süper güç olmak için dünya genelinde atmış olduğu güçlü adımlarla yatırımlar yapmaktadır. Bir çok Çinli iş adamı ve vatandaşları bu bağlamda tüm dünyaya yayılmıştır. Bu yatırımcılarla çalışan “yabancı” işçiler Çince’yi bilmek zorundadır. Bunun yanında, Çin yönetiminin her Afrika ülkesinden binlerce öğrenciye burs imkanı vermesi o ülkelerin yönetimlerini memnun etmiş ve Çin’e olan ilgiyi perçinlemiştir.

2007 yılında Türkiye’nin Yunus Emre Enstitüleri’nin temel kuruluş amaçları, Türk dilini, tarihini, kültürünü, yemeklerini, dillere destan misafirperverliğini, Türklerin insanlığa bakış açısını yurt dışında enstitüler aracılığı ile öğretmektir. Örneğin, her ne kadar Türk kültür ve ananelerine uygun olmayan bazı Türk dizilerinin Etiyopyalı seyircilerce izlenilmesi- ki kilise dizilere dalan ailelerin çocukları ile ilgilenmediğine dikkat çekerek izlenilmemesi konusunda uyarsa da- diziler Türk diline ve kültürüne merakı perçinlemiş ve bu sayede Etiyopya’da üniversiteler bünyesinde kurulan Yunus Emre Enstitüleri’ne rağbet artmıştır. Bu bağlamda enstitüler, Türk dilinin ve kültürünün dünya çapında doğru öğretilmesi hususunda önem arz etmiştir. Türkiye’nin Afrika’daki varlığı mecburiyet esasına göre değil, “Yaradılanı Yaradan ötürü sevmek” düsturuyla gerçekleşmektedir. Enstitüler kuruldukları ülkelerde kültürel yozlaşmaya izin vermemiş ve kültürlerarası etkileşime yeşil ışık yakmıştır. Bu sebeple, Afrika’daki Türk şirketlerinde çalışan Afrikalı personel Türkçe bilmek zorunda değildir. Nasıl nefes alıp verecekleri de kendi bilecekleri iştir.

ENSTİTÜLERE KARŞI BAKIŞ AÇISI

Konfüçyus Enstitüleri’nin Dünya’daki varlığı günümüzde tartışma konusuyken, Yunus Emre Enstitüleri’ne karşı olumsuz bir görüş ve tepki söz konusu değildir. Şöyle ki, Konfüçyus Enstitüleri özellikle Batı dünyasında ciddi tepkiler almaktadır. Üniversiteler bünyesinde faaliyet gösteren bu enstitüler akademik özgürlüğe karşı zararlı faaliyetlerinden dolayı eleştiri yağmuruna tutulmuş hatta kapatılma kararları ile yüzleşmiştir. Örnek verilecek olursa, İngiltere, Fransa ve İsveç bu enstitülerin kapatılmasına karar vermişlerdir. Bu olumsuz görüşlere rağmen Afrikalı liderler, enstitülerin olumsuz hiçbir yanının olmadığını belirterek Konfüçyus Enstitüleri’nin kendi ülkelerinde yaygınlaşmasına göz yummaktadır. Zira, Çin yumuşak güç olarak kullandığı bu enstitüleri masada da kazanmanın ön şartı olarak görür. Bu bağlamda 1000 kadar Afrikalı öğrenciye Çin de burs imkanı verdiğini duyurarak istediklerini yaptırmaya devam eder. Bu bağlamda, Çin stratejik adımlarla yumuşak gücün (soft power) hard power üzerindeki etkisini ustalıkla çok iyi kullandığını gözler önüne sermektedir.

NELER YAPILABİLİR?

Türkiye’nin yurt dışındaki yumuşak gücü faktörü, sadece Yunus Emre Enstitüleri ile sınırlı değildir. Türkiye Maarif Vakfı, Yurt Dışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı bu yumuşak gücün bir öğeleridir.

Türkiye tüm devlet kurumları yetkin kişilerce bölgede aktif rol almakta, zaten yeterince burs imkanı verilen öğrencilerle bu etkinliği arttırma yolunda ilerlemektedir. Fakat, burs verilecek öğrenciler de dikkatle ve titizlikle seçilmelidir. Ama artık Türkiye’nin Türkiye’de değil bölgede birebir yaptıklarını anlatması gerekmektedir. Batılı emperyalist güçlerin dilinden çok uzak olduğumuz, asla sömüren ve sömürülen bir devlet olmadığımız, Türkiye’nin Afrika’ya geliş amacının emperyal hedeflerle değil, ikili kazan kazan ilişkisine dayalı, Afrika’nın problemlerine Afrikalı bakış açısıyla çözüm üretilebileceği anlayışı içinde olduğumuz her platformda dile getirilmelidir. Türkiye yumuşak güçlerini yaygınlaştırabildiği ve aktif şekilde kullanabildiği ölçüde masada var olmaya devam edecektir. Türkiye hiçbir ülkeye benzemez, benzemeye çalışmaz ve benzemeyecektir.

#Yunus Emre Enstitüleri
#Maarif Vakfı
#YTB
#Türkiye
#Afrika
4 years ago