Önce John Ford ve Howard Havk gibilerinin klasik kovboy filmleri vardı. Ardından, bunlardan esinlenen 'Samuray' filmleri ortaya çıktı. 1960'larda ise Samuray filmlerinden etkilenen 'Spagetti Westernler' ortalığı kapladı. Hong Kong'un 'action' filmleri, işte 60 ve 70'lerde beyaz perdede bolca görünen spagetti filmlere çok şey borçludur. Tabii, gerçek adı Kong Sang Chan (ki bu isim, 'Hong Kong'da doğan" anlamına geliyor) olan Jackie Chan de, Hong Kong "action" filmlerine.... Sinema dünyasında, borçlar ve borçlular bitmez elbette: Jackie Chan'in, sessiz sinema ustaları olan Charlie Chaplin, Buster Keaton, Harold Lloyd'dan esinlenmediğini; "action", karete ve komedi unsurlarını buluşturan o komik sahnelerin bu ustalardan izler taşımadığını kim iddia edebilir? Şöyle de düşünülebilir: Eğer Buster Keaton hayatta olsaydı, Hong Kong'da yaşasaydı ve karete komedilerinde rol alsaydı, ortaya muhtemelen Jackie Chan filmleri çıkardı.
Ama Jackie Chan filmlerinin bir takım "artıları" da var: Onun filmleri en az Holywood filmleri kadar "heyecanlı". 100'ün üzerinde film çeviren Jackie Chan, önceleri birkaç çocuk filminde rol aldı. Gençken okulu terketti ve iş ararken Bruce Lee ile çalışmaya başladı. Rol aldığı filmler umut vaadedici görünmüyordu. Ne zaman ki Bruce Lee öldü, şansı da açılmaya başladı. Çünkü en büyük başarıyı, "yeni Bruce Lee" diye tanıtılmaya itiraz etmesi ve karate filmlerine "humor" getirmesiyle yakaladı. 1980'lerde Amerika'ya gelse de, Holywood, onu "keşfedemedi" ve Hong Kong'a geri döndü.
Ama şu anda Amerika'da geçtiğimiz haftada en iyi hasılatla gösterime çıkan bir filme imzasını atmış durumda. Bunda en büyük pay, belki de filmin Vahşi Batı'da geçen bir karate-komedi filmi olması. Shanghai Noon, geçtiğimiz aylarda sinemalarımızda da gösterilen Will Smith'li Wild Wild West gibi vahşi Batı komedisi.
Konusu 1880'lerde geçen Shanghai Noon'da, Jackie Chan, bir İmparatorluk Muhafızı olarak karşımıza çıkıyor. İsmi ilginç: Chon Wang, ki bu isim John Wayne gibi telaffuz ediliyor. Pei Pei adlı prenses vahşi Batı'ya kaçırılınca, onu bulup getirmesi için İmparator'un aradığı üç gönüllüden birisi olmak için aday oluyor. Ancak imparator, başka üçlüyü tercih edince bu hayalleri suya düşüyor. Yine de bu görevde çevirmen olarak ekibe katılan amcasının çanta taşıyıcısı olarak kendisine yer buluyor. Sonra Vahşi Batı macerası başlıyor. Kung fu ustası Jackie Chan (ki David Caradina'nın meşhur Kung Fu'su gibi vahşi Batı'da bir Doğu sporları ustasıdır), ata biniyor; yüzünde o klasik ve saf gülümsemesiyle kovboyların alışık olmadığı tarzda adam dövüyor; adını aldığı John Wayne gibi barlara giriş yapıyor; kızılderililerle birlikte barış çubuğu tüttürüyor (ki sabah uyanınca, kızılderili bir eş sahibi olduğunu öğreniyor); aslında bir soyguncu olan, ancak işin içinde altın olduğunu duyunca ekibe katılan, Owen Wilson'ın oynadığı bir kanun kaçağıyla birlikte maceradan maceraya sürükleniyor. Tabii peşlerinde de Van Cleef adlı (bu isim de özellikle Sergio Leone'nin ünlü spagetti westernlerinden aşina gelmiyor mu kulağımıza) bir şerif de peşlerine takılıyor.
Film henüz bizde gösterime girmedi; ama Shanghai Noon 2 için hazırlıklar başlamış bile...
