|

Suçun edebi haritası

'Edebiyat ve Suç' bir edebiyat eleştirisi değil bir kurmaca kitabı. Sosyoloji Profesörü Vincenzo Ruggiero'nun kaleme aldığı bu çalışmada, Victor Hugo, Albert Camus, Emile Zola, Stendhal, Fyodor Mihayloviç Dostoyevski gibi dünya edebiyatı devlerinin kitaplarındaki suç ve suçlu kavramının sosyolojik ve kriminolojik boyutu tartışılıyor

HATİCE SAKA / İSTANBUL
00:00 - 13/07/2009 Pazartesi
Güncelleme: 03:38 - 13/07/2009 Pazartesi
Yeni Şafak
Suçun edebi haritası
Suçun edebi haritası

Sosyoloji Profesörü Vincenzo Ruggiero, 'Edebiyat ve Suç' adlı çalışmasını, bir edebiyat eleştirmeni olarak değil, klasik romanları sosyolojik bakış açısından okuyan bir sosyolog olarak kaleme almış. Suç ve suç denetimi konularını bazı klasik edebiyat eserlerini çözümleyerek masaya yatıran Ruggiero, bir takım sosyolojik ve kriminolojik meseleleri bu minvalde gözden geçiriyor. Sosyolojinin derin sularında yüzerken klasikleşmiş eserlere farklı bir bakış açısı getiriyor. Sosyolog Vincenzo Ruggiero, toplumdaki suç ve suçlu kavramının yazın dünyasına yansıma biçimine ve yazarların yarattığı karakterlerin karanlık dünyasına yeni bir boyut getiriyor.

DAMGALAMA VE ÇATIŞMA

Kitap, Dostoyevski'nin Cinler ve Albert Camus'nun Doğrular eserlerindeki siyasi şiddet kavramını inceleyerek başlıyor. Sapma ve kolektif eylem sosyolojisindeki damgalama ve çatışma kuramlarını bu eserlerde çözümleyen yazar, Cinler'deki suç kavramını Hıristiyanlıktan kopma, bir yandan da ahlaki çılgınlık ve sara hastalığıyla ilişkilendiriyor. Albert Camus'da ise siyasi suçun, toplumsal grup arasındaki kültürel ve maddi çatışmanın bir sonucu olarak görüldüğü çözümlemesi ön plana çıkıyor. Suç örgütlemek meselesi de Miguel Cervantes, John Gay ve Bertholt Brecht'in eserleri üzerinden aktarılıyor. Sosyolog, üç yazarın da profesyonel ve örgütlü suçlar arasında bir rekabet gördükleri sonucuna varıyor.

Emile Zola'nın Nana karakterinin pozitivist kriminologların teorileri ışığında çözümlenmesi ise kitabın en dikkat çekici bölümü. Pozitivist kriminologlara göre kadın suçluluğu göründüğünden daha sıktır. Kadınların suçlarını şeytani yöntemlerle saklamayı ve erkeklerin doğuştan gelen şövalye tavrından yararlanmayı bildiklerini öne üren bu teorisyenler, normal kadınları da gizli suçlu olarak tanımlarlar.

KADINLAR SUÇTA GİZLİ ÖZNE

Yazar, Zola'nın Nana karakterine yüklediği tüm özelliklerin, pozitivist kriminologlarla örtüştüğünü öne sürüyor: “Zola ve pozitivist kriminologlar kadınlara yalnızca gizli suç özneleri olarak değil, aynı zamanda cinsiyetlerine anlaşılmaz bir hastalık eşlik ediyormuş gibi güdüleri okunmayacak suçlular olarak da ilgilenirler.” Kitapta, geleneksel suçun çeşitli biçimlerini incelmesinin ardından beyaz yakalıların ve güçlülerin işlediği bazı suç türleri çözümleniyor. Sosyolog, Melville'nin Moby Dick'ini sanayi, çalışma koşulları, kar ve idareyi aynı anda hem öven hem suçlayan bir alegori olarak tartışmaya açıyor.


Hapishaneler gereksiz mi

Edebiyat ve Suç kitabına göre Alexandre Dumas ve Victor Hugo hapis cezasını gerekçesiz bir acı çekme olarak tanımlıyorlar. Hugo, hapishanenin toplumsal sorunları ele almanın işlevsiz bir biçimi olduğunu söylüyor: “Hapishanede çoğu mahkum yeni beceriler, yakalanmaktan kaçma yeteneğini keskinleştirir ve gelecekteki suçlarını planlar.”


15 yıl önce