Onlar, haber bültenlerinde kendilerine yer bulamayan garibanlar. Çünkü ışıltılı caddelerde değil, kimi bir göz odada, kimi bir barakada, kimi bir merdiven altında yaşıyor. Halimi Yılmaz onlardan biri... Mardin'de 4 çocuklu fakir bir ailede dünyaya geldi. Zorluklar içinde bir çocukluk geçirdi ancak en büyük darbeyi, 14 yaşındayken kendisinden 20 yaş büyük 2 çocuklu halasının oğlu ile dini nikahla evlendirilmesiyle yedi. 14'lük ev hanımı Halimi Yılmaz, bir süre sonra hiçbir zaman soyadını alamadığı eşi Ramazan Demir ile daha iyi bir yaşam için İstanbul'a göçtü. 25 yıl dini nikahla yaşayan Yılmaz, eşini 13 yıl önce kalp krizi nedeniyle kaybetti. Yılmaz'a sigortalı bir işte çalışmayan eşinden hiçbir şey kalmadı. Tek başına yaşamaya başlayan Yılmaz, "İstanbul'a geldiğimizde dükkandan bozma tek odalı banyo ve mutfak iç içe bir ev tuttuk. Ben de şuan hala burada yaşıyorum. Eşimle nikahımız olmadığı için devletin verdiği 250 Lirayı alamıyorum. Bütün ihtiyaçlarımı komşular karşılıyor" dedi.
İmam nikahlı eşinin önceki evliliğinden 2 çocuğu olduğunu söyleyen Halimi Yılmaz, "Hiç çocuğumuz olmadı. Eşim öldükten sonra çocukları da Mardin'e döndü. 4 kardeşim vardı hepsi vefat etti. Kardeşimin çocukları var onlar da memlekette. Tek başıma kaldım. 25 yıldır burada oturuyorum. Çok şükür ki oturduğumuz yere kira vermiyorum. Hiç bir yerden gelirim yok. Komşularımdan Allah razı olsun ihtiyaçlarımı karşılıyorlar" diye dert yandı. Hasta olduğu için yürüyemediğini ve ihtiyaçlarının çoğunu komşularının karşıladığını söyleyen Yılmaz, "Komşular sağ olsunlar pazara çıktıklarında beni de düşünüp birkaç bir şey alıyorlar. Ara sıra yemeğimi yapıyorlar, çamaşırlarımı yıkıyorlar, temizliğimi yapıyorlar. Faturalarımı yatırıyorlar. Kışın odun sobası kuruyorum, belediye kömür veriyor ama yetmiyor. Ev dükkan olduğu için ısıtamıyorum. Yaşım 67 artık komşularımdan bir şeyler istemeye utanıyorum. Çaresizim, kimsesizim” diyerek acısını dile getirdi.
Hastalığının kışın daha da şiddetlendiğin söyleyen Halimi Yılmaz, “Evim dükkan olduğu için ısınmıyor. Bu yüzden için hastalandım. Kalbim, tansiyonum, şekerim, kolesterolüm, göbek fıtığım var. Bir defa fıtık ameliyatı oldum. İçten dikişlerim patladı. Doktorlar tekrar ameliyat istediler. Yanımda kimse olmadığı için ameliyat olamıyorum. Yeşil kartla doktora gidiyorum. İlaçlarımı doktorların yazdığı raporla alıyorum. Ameliyat olursam kimse bakmaz bana perişan olurum. Boğazımdan guatr, ayaklarımda kireçleme var, yürüyemiyorum. Doktora dahi gidemiyorum" dedi.
Eşinin ölümünden sonra bir defa Deniz Feneri Derneği'nin yardım ettiğini belirten Yılmaz şunları söyledi: “Esenler Kaymakamlı'ğından birçok defa gelip durumumu gördüler, ilgilenmediler. Esenler Belediyesi iki ayda bir gidiyorum yoğurt, pirinç, makarna, nohut, fasulye ve mercimek veriyor ama şeker hastalığım nedeniyle yiyemiyorum”. Hastalığına rağmen orucunu hiç bırakmadığını dile getiren Yılmaz, "Geçimimde hiçbir zaman ümitli olmadım. Bir geliri olmadan geçindim.” diye konuştu.