|

Gönüller Sultanı Yunus Emre

Bu ilahi aşkın ateşiyle yanmış tutuşmuş, şiirleriyle gönüllere taht kuran Yunus Emre'nin hikayesidir. Yunus Emre'nin şiirlerindeki konular o kadar evrenseldi ki, Unesco 1991 yılını Yunus Emre yılı ilan etti. Dünya üzerinde çeşitli etkinliklerle anıldı.

Yeni Şafak
09:00 - 2/06/2018 Cumartesi
Güncelleme: 10:29 - 2/06/2018 Cumartesi
Yeni Şafak
Unesco 1991 yılını Yunus Emre yılı ilan etmişti.
Unesco 1991 yılını Yunus Emre yılı ilan etmişti.
1240 yılında Eskişehir'in Sarıköy köyünde doğdu. Çiftçi, Türkmen bir ailenin oğludur. Moğol istilası döneminde yaşadı ve toprağa bağlı bir hayat sürdü. Toprağın bir damla suya muhtaç olduğu, nice evin aşsız kaldığı bir dönem hayatına yön verdi. Genç yaşında kuraklıktan dolayı elindeki bir avuç alıçla biraz buğday almak için Hacı Bektaş Veli dergahına geldi.

Genç Yunus geri dönmekte acele etti ve bu Hacı Beklaş Veli'nin kulağına gitti. Yunus Emre'ye haber göndererek “Buğday mi ister yoksa erenler himmeti mi? dedi. Yunus Emre buğday diye cevap verdi.

Hacı Bektaş Veli tekrar haber gönderdi ve “İsterse o alıcın her tanesine nefes edeyim" dedi. Yunus buğdayda ısrarcı oldu.

Hacı Bektaş Veli son kez haber gönderdi “İsterse her çekirdek sayısınca himmet edeyim" dedi. Yunus Emre yine buğday istedi ama çok kısa zaman içinde hatasını fark etti, derhal geri döndü ve Hacı Bektaş'ın yanına koştu. Hacı Bektaş Veli onun kilidini Tapduk Emre'ye verdiğini bu yüzden isterse ona gitmesini söyledi. Bir fırsatı kaçıran Yunus Emre, hemen Tapduk dergahına gitti. Bu hadise Yunus Emre'yi asırlardır gönül sultanı yaptı.


Tapduk Emre dergahına 40 yıl öf bile demeden hizmet etti. 40 yıl boyunca dergaha tek bir eğri odun bile getirmedi.


Bir gün Tapduk Emre, Yunus Emre'ye “Yunus bakıyorum dağdan kestiğin odunların hepsi kuru, hepsi düz. Meraklandım, acaba ormanda hiç eğri odun yok mu?" dedi.

Gönüllerde taht kuran Yunus “Ormanda eğri odun var olmasına ama sizin dergahınızdan içeri odunun bile eğrisi giremez" dedi.

Tapduk Emre divanında birçok konuda eğitim aldı. Arapça ve Farça'ya hakim oldu. 40 yıl sonra hocası tarafından Anadolu'ya gönderildi. Görevi birbirinden güzel sözlerle Hakkı anlatmaktır. Söylediği şiirler gönülleri fethetti, yaşadığı dönem şöhreti diyar diyar dolaştı. Anadolu, Suriye, Azerbaycan ve Kafkasya'yı gezdi, bir çok dergaha konuk oldu. Anadolu'da Mevlana'nın dergahına konuk olup sohbetler etti.

Mevlana'ya duyduğu sevgiyi şu mısralarla dile getirdi:
  • Mevlâna Hüdavendigar bize nazar kılalı,
  • Onun görklü nazarı gönlümüz aynasıdır.
  • Mevlâna sohbetinde saz ile işret oldu
  • Arif manaya daldı çün biledir ferişte.

Halk içinde hakla yaşayan Yunus Emre ardında muhteşem şiirler bırakarak 1320 senesinde Eskişehir'de vuslata erdi.

Yazdığı şiirlerde Allah'la olan ilişkilerini işledi, ölüm, doğum, yaşama bağlılık, İlahi adalet, insan sevgisi gibi konuları ele aldı.

Günümüze ulaşmış bir divanı, bir de Risaletü'n Nushiye adında bir eseri bulunmakta ve 200 liranın arkadaşında resmi vardır.

Eserleri, eserlerindeki eşitlik, adalet ve insan sevgisi sadece Türkiye'de değil dünya çapında bilinmektedir. Şiirleri birçok dile çevrildi.

Unesco tarafından 1991 yılı Yunus Emre yılı seçildi ve Yunus Emre dünya genelinde çeşitlik etkinlikler ile anıldı.

BANA SENİ GEREK SENİ

Sufilere sohbet gerek

Ahilere ahret gerek

Mecnunlara Leyla gerek

Bana seni gerek seni

Sensin Benim Canım Canı

Yunus dahi aşık sana, Göster didarını ona.

Yarım dahi sensin benim, Ayrık nigarım yok durur.

Benim bir karıncaya vallah istâdım vardır.
#Yunus Emre
#Mevlana
#Hacı Beklaş Veli
6 yıl önce