|

Âlimden algı yöneticisine zihin tarihi

Cins Dergi, günümüzde sıkça bahsedilen algı yönetimin tarihine ışık tuttu. Algı yönetimine farklı bir bakış açısı kazandırarak alim ve mütefekkir nazarından ele alan yazıyı Suavi Kemal Yazgıç kaleme aldı.

10:45 - 8/05/2020 Cuma
Güncelleme: 11:14 - 8/05/2020 Cuma
Cins Dergisi
Algı yönetimi ne zaman başladı?
Algı yönetimi ne zaman başladı?
Önce âlimler ve arifler vardı. İlim ve irfan tek ve bütünlüklü bir dünyanın çocuklarıydı. Aralarındaki fark aynı ebeveynin iki çocuğu arasındaki fark gibiydi. Âlim anlar, arif idrak eder, aynı kıbleye yönelirlerdi. Cemaatin içinde neşvünema buldu onların eserleri. Matbaa öncesi zamanların arif ve âlimleri el yazması bir ummana imza atsalar da sohbet ehli oldular. Sözlerinin bir ağırlığı oldu. İlim de irfan da yüzyıllara ulaşan köklere sahipti.

Sonra mütefekkir oldu. Bir dizi yenilgiden doğdu mütefekkirlik. “Ne olacak bu memleketin hali?” sorusunu sorduracak kadar vahim bir dizi yenilgi. Tökezlerken bütünlüğünü yitirdiğini en çok hisseden ve bundan ıstırap duyan insanlar ayağa kalkmaya çalışırken mütefekkir oldular. Batılaşma döneminin ilk çocukları olan mütefekkirler batıya tabi olsalar da onu kıyasıya eleştirseler de tefekkür kaynaklarını aynı istikametten yani batıdan aldılar. Onlar parçalanmış bir gökkubenin çocukları oldu. Kimi o gökkubeyi tamir etmeye çalıştı kimi un ufak etmeye gayret etti. Her bir mütefekkir yazdıklarıyla bir kütüphane inşa etti. Yine de gazete devrinin çocuklarıydı mütefekkirler. Sonradan kitaplaşan pek çok eserleriyle okurlarıyla gazete ve dergi sayfalarından buluştular. Âlim ve ariflerden farklı olarak cemaatle sohbet etmekten çok konferanslar verdiler. Cemaatlerin yerini okurlar ve konferans dinleyicileri aldı ister istemez. Âlim ve arifleri kuşaktan kuşağa bağlayan şerhlerin ve haşiyelerin yerini her mütefekkirin “biricikliğini” ispatladığı kendi külliyatı aldı. Her biriciklik ispatı yedeğinde diğer mütefekkirlerle örtülü veya açık polemik gerektirdi. Bu sebepler de ilim ve irfanın yerini fikir alınca sözün ağırlığı azaldı.

Ardından devir kanaat önderlerinin oldu. Mütefekkirlerden farklıydı kanaat önderleri. Fikirlerin değil kanaatlerin önderleriydi onlar. Mefkürelerin yerini kanaatler alınca işin rengi değişti. Kanaat, ikna ile değişebilen kanmaya/ kandırılmaya açık ve hatta buna talip zihinlerin harcı idi. Mütefekkirler, fikirlerini kitaplarla ifade ettiler kanaat önderleri köşe yazılarıyla ilan ettiler. Mütefekkirlerin izah etmek için yüzlerce sayfada ifade ettikleri fikirlerini birer-ikişer sayfalık kanaatlere indirgediler. Fikrin yerini kanaat alınca değiştirilmeye/savrulamaya daha açık bir zihin yapısına sahip olduk. Kanaatler, fikirlerden daha hızlı üretilip ve daha hızlı tüketildi. Kanaat önderlerinin zamanları da çabuk eskidi buna bağlı olarak. Kanaatlerini zamanın rüzgârına ayarlayıp hızla değiştiren kanaat önderleri bile bir süre sonra zamanın yıpratıcılığına karşı çaresiz kaldılar.

Nihayet algı yöneticileri konuşmaya başladı. Birer-ikişer cümlelik aforizmalar yetti onlara. Çünkü algıların yönetimi fikirlerin ve hatta kanaatlerin yönetiminden farklı olarak duyguların yönetimidir. Fikir sahibi olmak için emek vermek, kanaat sahibi olmak için ikna edilmek gerekir. Algı yönetimi ise yönetilenin bir şeye sahip olmasını gerektirmez. Algı yönetimi emek vermeden bizde olan algının yönetilmesi, algılarımızın yönlendirilmesidir. Fikir ve kanaatlerden farklı olarak algıların yönetiminde bilincimizden bilinçaltımızın büyük bir rolü vardır. İnsanların fikirlerinin oluşmasında az yahut çok tecrübelerinin bir payı vardır. Buna karşılık algılarımızı genellikler beklentilerimiz etkiler. Çoğu zaman beklentilerimize göre algılarız. İşte tam da bu sebeple algı yöneticileri kendilerini bağıra çağıra algılatırlar. Reytinglerle, RT'lerle kısaca niceliklerle işgal ettiler zihinlerimizi. Kanaatin yerini algı alınca yönetilmeye/manipüle edilmeye daha açık bir zihin yapısına doğru evrildik. Yahut zihin yapımız algı yöneticilerinin ekmeğine yağ sürülmesine ve kanaat önderlerinin hoşafının yağının kesilmesine yol açtı. İnternetin gelişmesinden NLP'nin kök salmasına pek çok faktörün algı yöneticilerinin işini kolaylaştırdığını söylemek mümkün. Ancak mütefekkirlerin devrinin âlim ve ariflerden; kanaat önderlerinin zamanının mütefekkirlerden daha kısa sürdüğü düşünülürse algı yöneticilerinin emekliliklerinin daha çabuk geleceğini söylemek hiç de kehanet sayılmaz.

Âlim, arif, mütefekkir, kanaat önderi yahut algı yöneticisi. Bunlar zamanlarının çocuklarıydı bir yandan. Artılarıyla eksileriyle uzun uzun değerlendirilmeyi hak ediyorlar. Her genelleme gibi bu yazı da gerçeğe ancak kısmen işaret edebiliyor. Bu satırların yazarının asıl muradı ve umudu ise reddi miras kültürünün terk edilmesi ve her kuşağın önüne bir “tabula rasa” çekerek işe başlamaması. Aksi takdirde önümüzdeki dönemde algı yöneticilerini de nostalji ile yad etmeye başlayabiliriz. Ne de olsa gelen gideni aratıyor değil mi?

Bakalım önümüzdeki maçlar bize neler gösterecek?
#Cins Dergi
#Alim
#Algı Yönetimi
4 yıl önce