|

'Aksiyon'daki ürkekliğimizi aşmak adına...

Amerikalı aksiyon filmleri yönetmeni Jon Keeyes'in, başrollerini Michael Madsen ve Tamer Karadağlı'nın paylaştığı “Ölümle Dans”ı, konusu ve anlatımı itibarıyla ahım şahım bir sinemasal yenilik içermese de Türk oyuncularının uluslararası arenaya açılımı yönünden önemli bir adım...

Ali Murat Güven
00:00 - 31/03/2007 Cumartesi
Güncelleme: 22:56 - 30/03/2007 Cuma
Yeni Şafak
'Aksiyon'daki ürkekliğimizi aşmak adına…
'Aksiyon'daki ürkekliğimizi aşmak adına…
ÖLÜMLE DANS (Living and Dying)

2007, ABD Yapımı


Yönetmen

: Jon Keeyes


Oyuncular

: Edward Furlong, Michael Madsen, Tamer Karadağlı, Arnold Vosloo, Ling Bai, Deniz Akkaya, Yelda Reynaud, Jordana Spiro


Süre

: 90 dakika


Özel Sınırlamalar

: İçerdiği şiddet, kaba dil ve tecavüz sahnesi nedeniyle, Amerikan MPAA Kurumu'dan “R” (Restricted/Sınırlandırılmış) uyarısına sahiptir. 18 yaşından küçüklerin ve bu tür temalardan hoşlanmayanların izlememesi önerilir.


Uluslararası İzleyici Yargısı

: 6.2 / 10 (Kaynak: www.imdb.com sitesi)


Dağıtıcı Şirket

: Warner Bros


* * 1/2


Üç banka soyguncusu, gerçekleştirdikleri soygunun ardından, polis takibinden kurtulabilmek amacıyla yakınlardaki bir kafeteryaya sığınırlar. Ancak, o sırada içeride bulunan iki azılı katil hem soyguncuları hem de kafeteryadaki diğer masum sivilleri rehin alır. Bunun üzerine, kısa süre önce yasadışı bir eylemin tam merkezinde bulunan kahramanlarımız, hem kendi canlarını hem de kafeteryadaki çaresiz insanları kurtarabilmek için bu iki psikopatla ölümcül bir mücadeleye girişirler.

Görüldüğü üzere, uzun bir süredir merakla beklenen “Ölümle Dans”ın öyküsü, 90'larda, özellikle de Tarantino sinemasının doğuşundan sonra oldukça bayatlamış bir suç öyküsünün klişeleriyle bezeli… Bu açıdan, filmin senaryosunun (bir-iki küçük ölçekli sinemasal buluş dışında) izleyiciye vaad ettiği öyle çok da dehşetli bir yenilik, şok edici türden bir sürpriz falan söz konusu değil…

Öte yandan, duygusallıktan uzak ve tam bağımsız bir değerlendirmede en fazla eli yüzü düzgün şekilde çekilmiş ikinci sınıf bir gerilim-aksiyon örneği sayılabilecek olan bu yapımın, onu bizler açısından önemli kılan özel bir yönü var. Ki bu da başta Tamer Karadağlı başta olmak üzere, bir dizi Türk sinema-TV oyuncusunun öyküde başrol düzeyinde yer alıyor oluşları…

Yıllar geçip de Türk sanatçıları gitgide daha fazla sayıda uluslararası ortak yapımda rol aldıkça, “öncü” niteliğindeki bu tür alçakgönüllü denemeler giderek bugünkü anlam ve önemini yitirecek elbette… Ancak, o günler gelene kadar, bu yöndeki her yeni girişimi duygusal bir sinemasever olarak kendi adıma (ahlâksızlığın ve ülkemize karşı düşmanca bir tutumun savunusunu yapmadığı sürece) coşkuyla karşılayacağım. Çünkü bu ülkenin yetiştirdiği sinemacıların dünyadaki diğer sinemacılardan zekâ ve yetenek olarak hiç bir eksiği yok, aksine bazılarının fazlası da var. Aktör Tamer Karadağlı da bu topraklarda doğup büyüyen ve sanatsal yeteneklerinin “Çocuklar Duymasın” dizisini fazlasıyla aşan boyutu henüz yeni yeni anlaşılmakta olan değerlerden biri…

Bugün -henüz çiçeği burnunda bir sinemacı olan- 38 yaşındaki Jon Keeyes'in düşük bütçeli aksiyon filminde, yarın belki de bir Martin Scorsese ya da Steven Spielberg anlatısında… Böylesi açılımlar söz konusu olduğunda körü körüne tarafsız olma çabasına hiç gerek yok. Bugüne kadar kapalı bir kutunun içinde dans etmek zorunda kalan sinema sanatçılarımız uluslararası arenaya yavaş yavaş ısınıyorlar işte. Olayın özü bu…

O yüzdendir ki çekimlerinin tamamı Dallas-Texas'ta yapılan “Ölümle Dans”ı, sinema adına çok da abartılı bir beklenti içine girmeden, daha çok bu türden “yapıcı” bir gözle izlemekte yarar var. Ancak, öykünün aşırı şiddet ve kaba dil içerdiğini, ayrıca Amerikalı televizyon muhabiri “Anne Noble” rolündeki Deniz Akkaya'nın tecavüz sahnesinin epeyce rahatsız edici olduğunu altını çizerek hatırlatıyorum. Bu yönüyle, çocuklar ve gençler için uygun bir gösteri değil.





17 yıl önce