|

Atalarımızın topraklarına yüksek bütçeli bir yolculuk

Çağdaş Rus sinemasının önde gelen yönetmenlerinden Sergei Bodrow'un beş ülkenin katkılarıyla beyazperdeye aktardığı “Cengiz Han”, her ne kadar Hollywood tarzı bir anlatımı tercih etmiş olsa da bu kudretli komutanın hayatını son derece gösterişli ve de ayrıntılı biçimde sunan başarılı bir uyarlama...

Ali Murat Güven
00:00 - 15/03/2008 Cumartesi
Güncelleme: 18:06 - 14/03/2008 Cuma
Yeni Şafak
Atalarımızın topraklarına yüksek bütçeli bir yolcu
Atalarımızın topraklarına yüksek bütçeli bir yolcu
CENGİZ HAN

(Mongol)

2007, Kazakistan, Moğolistan, Rusya, Almanya ve ABD ortak yapımı


Tarihsel / epik / biyografi

Yönetmen:
Sergei Bodrow

Senaryo:
Arif Aliyev ve Sergei Bodrow

Görüntü:
Rogier Stoffers ve Sergei Trofimov

Müzik:
Tuomas Kantelinen

Kurgu:
Zach Staenberg ve Valdís Óskarsdóttir

Oyuncular:
Tadanobu Asano, Odnyum Odsuren, Khulan Chuluun, Bayertsetseg Erdenebat, Ba Sen, Honglei Sun

Süre:
120 dakika

İçerik uyarıları:
İçeriğindeki yoğun savaş şiddeti ve bir sahnesindeki cinsellik nedeniyle, 18 yaşından küçük izleyicilerin ve bu tür temalardan hoşlanmayanların izlememesi tavsiye edilir.

Dağıtıcı şirket:
Chantier Films

* * *

Henüz çok küçük yaşlardayken babası Yesugey Han'ı bir suikast sonucu kaybeden, sonrasında ise tahta çıkma hakkı elinden alınıp hayatta kalma adına binbir badireler atlatan ve baş düşmanı Tunguzlar'ın eline esir düşen gözüpek savaşçı Timuçin'in, kendisine ölümüne inanıp güvenen sadık eşi Börte'nin de yardımlarıyla özgürlüğüne kavuşup “Cengiz Han” nâmıyla yeryüzünün yarısını fethedişinin görkemli öyküsü…

İlginçtir ki bu filmi bütün dünya sevdi; ancak Cengiz Han'ın anavatanı Moğolistan'daki sinemaseverler (bu arada da Moğol tarihçiler) hiç mi hiç sevmediler. Böyle bir durumun da kabul edilebilir nedenleri var aslında. Moğol aydınları, en büyük kahramanlarının hayat hikâyesini (üstelik Moğolistan Devleti'nden de mekân desteği alınarak) anlatan bu yapıtı izledikten sonra “Ülkemizde Cengiz Han'ı ve çevresindekileri canlandıracak oyuncu mu kalmadı da Japonya'dan, Çin'den, Rusya'dan oyuncu transfer ettin” diyerek Rus yönetmen Sergei Bodrow'a ateş püskürdüler. Gerçekten de başta Timuçin / Cengiz Han'ı canlandıran Japon aktör Tadanobu Asano olmak üzere, filmin oyuncu kadrosu tek kelimeyle “Milletler Cemiyeti”ni andırıyor. Figürasyondaki Moğollar hariç tutulursa, Moğolistan'dan herhangi başrol ise yok. Ki bir çok Moğol sinemasever de orijinal ses kaydındaki tek bir kelimeyi dahi doğru dürüst anlayamadıklarını belirterek, bu filmi benimsemeyi açıkça reddediyorlar. Aynı şekilde, çekimlerde kullanılan aksesuar ve kostümlerin de gerçek Moğol kültürünü yansıtmaktan ziyade Türkmenistan, Kırgızistan, Kazakistan gibi diğer Asya ülkelerindeki gelenek-göreneklere daha yakın olduğu ifade edilmekte…

Bütün bu eleştiriler doğru olabilir. Orta Asya dili, tarihi ve kostümleri konusunda uzman biri olmadığım için böyle bir iddiayı doğrulayabilecek ya da yalanlayabilecek durumda değilim. Ancak, hikâyenin merkezinde kopan gürültüye bakılırsa, iddialar büyük bir ihtimalle doğrudur da… Öte yanda ise görünen o ki işini çok iyi bilen kurt Rus yönetmen böyle bir projeye girişirken Moğolları kızdırma riskini daha en baştan göze almış. Çıtasını çok yüksek tutan Bodrow, yeryüzündeki hiç kimse tarafından tanınmayan yerel Moğol sanatçılarla çekip son derece sınırlı bir kitlenin izleyeceği etkisiz bir film yapmak yerine, yolu Oscar'a kadar uzanacak bir “üstün yapım”ı tercih etmiş. Nitekim, sonradan bu hedefine de fazlasıyla vardığını biliyoruz. Bodrow, “Moğollar” adını verdiği bir üçlemenin ilk halkasını oluşturan “Cengiz Han”da, Orta Asya sineması tarzı -gözümüzün hiç alışık olmadığı ve çoğu kez de bizim gibi daha batıdaki izleyici profilini feci şekilde sıkan ve yoran- ağdalı bir anlatım yerine, hissedilir ölçüde Hollywood dili kullanıyor. Hedefinizi “bütün dünya” ve “o dünyadaki prestijli ödülleri kazanmak” olarak koyduğunuzda, bu yöndeki bir film yapma biçimi de en azından anlaşılır hâle gelmekte… Çünkü Moğollar kendi komutanlarını kendileri anlatmaya kalktıklarında, 2004 yılındaki bir prodüksiyonlarında olduğu gibi, kapıyı en az (her biri 1'er saatten) 30 bölümlük televizyon dizileriyle açıyorlar! Ki bu yayıcı mantıkla da iki saatlik derli toplu bir sinema filmi yapmak çok zor…

Bundan dolayı, Asyalı oyuncuların o abartılı oyunculuk gösterilerinden öteden beri hiç haz etmeyen batılı izleyici, nisbeten daha yenilir yutulur bir yaklaşım içindeki “Cengiz Han”ı pek bir sevdi. Bir çok ülkede ticarî gösterime çıkma şansı yakalayan yapıt, 80'inci Oscar Ödülleri'nde de “en iyi yabancı film” dalında Kazakistan adına aday oldu. Gerçi, 5 finalist arasına seçilmesine rağmen, geçen ayki törende ödülü Avusturya yapımı “Kalpazanlar”a kaptırdı kaptırmasına; ancak batılı sinema çevrelerinde elde edilen bu rüzgâr şimdilik Bodrow'a da Kazakistan'a da fazlasıyla yeter. Çünkü böyle bir yapımın devamı da aynı düzeyde, hattâ daha fazla sermayeye ihtiyaç gösterecektir ve batılı yatırımcılardan sıkıcı bir tarihsel filme asla para çıkmaz.

Timuçin'in fırtınalı hayat hikâyesini anlatırken yakaladığı yarı fantastik dil de dahil olmak üzere, bütün oyuncuları, müziği, kurgusu, savaş sahnelerindeki usta işi kareografisiyle seyri hoş bir film “Cengiz Han”. .. Ki dürüst olmak gerekirse, Bodrow'un bir Rus olarak Moğol kültürüne yönelik herhangi bir saldırganca imâsı da söz konusu değil. Ancak bu “Amerikanlaşma temayülü”nün de, Camoka'yı canlandıran Çinli Hongleu Sun gibi bazı oyuncuların verdikleri (“Leon”daki psikopat ajan Gary Oldman stili) oyunlar ve Timuçin ile Börte'nin kavuştuktan sonraki hararetli halveti gibi gereksiz sahneler nedeniyle bazen cılkı da çıkabiliyor.

Sonuç itibarıyla, Anadolu'nun çağdaş sakinleri olarak bizim de mensubu bulunduğumuz Oğuz kabilesini “Lanet olsun” dedirtip Ötüken'den buralara kadar sürükleyen bu kudretli ve sert komutanın hayatı hakkında fazlaca bilgi sahibi değilseniz, hem bir sürü yeni şey öğrenebileceğiniz, hem de oldukça heyecanla izleyebileceğiniz bir üstün yapım var karşınızda. Kalite açısından kısır bir hafta sonunun da her açıdan en iyisi…

16 yıl önce