|

Bay Ocean, bu kez çok sert bir kayaya karşı

Yönetmen Steven Soderbergh, ilk bölümünü 2001'de, ikincisini ise 2004'de çektiği “Ocean” serisini bu kez de Al Pacino takviyesi ve daha zekice bir senaryo ile suç sinemasının tarihine geçecek unutulmaz bir üçlemeye dönüştürüyor.

Ali Murat Güven
00:00 - 9/06/2007 Cumartesi
Güncelleme: 22:10 - 8/06/2007 Cuma
Yeni Şafak
Bay Ocean, bu kez çok sert bir kayaya karşı
Bay Ocean, bu kez çok sert bir kayaya karşı
BAY OCEAN'IN 13'LÜSÜ

(OCEAN'S 13)

2007, ABD Yapımı

Yönetmen
: Steven Soderbergh

Oyuncular
: George Clooney, Brad Pitt, Matt Damon, Andy Garcia, Elliott Gould, Don Cheadle, Al Pacino, Michael Mantell

Görüntü
Yönetmeni: Steven Soderbergh <
>

Kurgu
: Stephen Mirrione <
>

Müzik
: David Holmes <
>

Süre
: 110 dakika

İçerik uyarıları
: İçerdiği bazı kaba diyaloglar nedeniyle, 15 yaşından küçükler için uygun değildir.

Yabancı sinema severlerden aldığı puan
: 7.3 / 10 (Kaynak: www.imdb.com <
>)

Dağıtıcı Şirket
: Warner Bros

* * *

Uslanmak nedir bilmeyen kibar hırsız Danny Ocean (George Clooney) ve en az onun kadar azılı çetesi, ekip olarak kariyerlerindeki en riskli soyguna hazırlanmaktadırlar. Bu kez hedefte acımasız kumarhane sahibi Willy Bank (Al Pacino) ve onun “Banka” adlı kumarhanesi vardır.

Ocean ve adamlarının, böylesine büyük ve son derece trajik sonuçlara yol açabilecek türden bir riske girmelerinin nedeni ise -en azından bu seferliğine- para değildir. Kahramanlarımız, kendilerinden olan birini korumaya ve onun intikamını almaya çalışmaktadırlar. Çünkü güçlü rakipleri Bank, Danny Ocean'ın has dostu ve akıl hocası Reuben Tishkoff'u (Elliott Gould) tuzağa düşürüp, kritik bir durumda hastaneye kaldırılmasına neden olmuştur.

Ancak, bu olayda çok ciddi bir hesap hatası yapan Las Vegaslı para babası, Ocean'ın asıl 11'inden birini devirmekle beraber diğerlerini ayakta bırakmış ve kendisi açısından daha da kötüsü, onlara Bank imparatorluğuna saldırmak için ortak bir amaç vermiştir.

Öfkeden deliye dönen ekip üyeleri, Bank'i en büyük zafer gecesinde, yani -amacına pek yakışan bir şekilde- “Banka” adı verilmiş kumarhanesinin açılış töreninde alt etmenin hesapları içine girer. Stratejileri iki basamaktan oluşmaktadır: Önce, kumarhanenin her zaman kazandığı masaları tersine çevirerek Willy Bank'i maddî yönden mahvetmek. Fakat bu, işin sadece parasal yönüdür. Asıl darbe ise muhataplarının gururuna vurulmalıdır. O yüzden de Bank'in, Royal Review Board'un “Beş Pırlanta Ödülü”nü her bir oteli için kazanmış tek Amerikalı işletmeci olmaktan kaynaklanan o büyük mutluluğu, büyük bir kurnazlık gösterisiyle bağırta bağırta elinden alınacaktır.

Ocean ile adamlarının planı fazlasıyla karmaşık, tehlikeli ve dahası “imkânsıza yakın”dır. Ancak, içlerinden birinin hayatı ve gururu söz konusu olduğunda, bu çılgın topluluk için sınır tanımak yoktur.


Hollywood'un, gerek anlattığı öyküler, gerekse onları anlatış biçimiyle en özgün yönetmenleri arasında yer alan Steven Soderbergh, kendisine de yapımcı şirket Village Roadshow'a da büyük bir itibar (ve göz kamaştırıcı bir gişe geliri) kazandıran “Ocean” üçlemesinin üçüncü bölümünü bütün dünyada aynı anda piyasa sürmüş bulunuyor.


BEYAZPERDENİN 'AĞIR AĞABEY'İ AL PACINO DA KADRODA

İlk gösterimi geçtiğimiz haftalarda Cannes Film Festivali'nde gerçekleştirilen üçüncü “Ocean”, ya da tam adıyla “Ocean'ın 13'lüsü”, bu öykünün 2001'deki ilk, 2004'deki ikinci bölümlerini izlemiş ve de sevmiş olanlar için, bir kez daha “eksiği yok, fazlası var” şeklinde nitelendirilebilecek, gayet yaman bir görsel şamata sunuyor. Yine zekice bir senaryo, dinamizmiyle baş döndüren usta işi bir kurgu, ve her biri beyazperdede boy gösterdikleri zaman diliminde ayrı ayrı döktüren, hangisine odaklanacağınızı şaşırdığınız müthiş bir yıldızlar geçidi. Üstelik, bu kez oyuncu kadrosunda öyle bir konuk var ki insanın adını duyunca bile aklı çıkıyor. Clooney, Pitt, Damon, Gould ve Cheadle gibi ekibin daimi oyuncularının yanına bu kez gözünü para hırsı bürümüş bir kumarhaneler kralı olarak Al Pacino'yu eklemiş yönetmen Soderbergh. Çağdaş sinemanın en büyük markalarından biri olan bu ünlü aktör, “Ocean” gibi tarzına pek uymayan, biraz hafif meşrep bir öyküde rol almayı nasıl kabul etti bilinmez; ancak bunun ardında bol sıfırlı bir çek yaprağı olduğunu tahmin etmek o kadar da güç değil.

Gerekçesi her ne olursa olsun Pacino, perdede her boy gösterişinde ışığını fazlasıyla yanısıtıyor ve bıktırma riski taşıyan bir devam filmine getirdiği taze solukla bu öykünün üçüncü bölümünde de diri kalmasını sağlayan en önemli unsura dönüşüyor. Aynı şekilde, diğer oyuncular da daha önce ikişer kez canlandırdıkları ve artık iyice benimsedikleri kimliklerinde son derece başarılılar. Kendi adıma, özellikle de yılların aktörü Elliott Gould'u, bir köşede unutulduğu Hollywood'da yeniden gündeme getirip gözde aktörler arasına sokan “Reuben Tishkoff” karakterine ilk bölümden bu yana pek bir bayıldığımı belirtmeliyim.

Son derece özenli ve de stilize bir anlatıma sahip, görüntü ve sanat yönetimiyle hayranlık uyandıran bu hırsızlık öyküsünün önceki örneklerini sevdiyseniz, çıtayı yükselten bu üçüncü kordelayı da sevmemeniz için hiç bir neden yok. Yalnız, erişkin olmayan çocuk ve akrabalarınıza izlettirmeyin. Bu kadar güzel müzikler, böylesine kıpır kıpır bir kurgu ve bu denli çok sayıda yakışıklı, zeki, uyanık, sportmen hırsızı bir arada görünce, “hırsız” olmanın çok matah bir şey olduğunu sanabilirler!




17 yıl önce