Günümüzün Eskişehir'i… Kentin sanayi mahallesindeki en iyi motor ustası olarak kabul edilen Doğan, ne yapıp edip pervaneli bir uçak yapmayı ve bu şekilde de yeteneğini taçlandırmayı kafasına koymuştur. Genç adam, hemen yakınlardaki otomobil mezarlığında bulunan hurdaları kullanarak işe koyulduğunda çevresindeki hiç kimse onun bu heyecanını paylaşmaz, üstüne üstlük delicesine âşık olduğu eşi Emine ve en yakın dostu Ersun'la da ilişkileri sarsılır. Doğan'ın böylesine iddialı bir hedefe kilitlenmesi, herkesi farklı farklı nedenlerle rahatsız etmiştir çünkü. Emine için böyle bir “uçak projesi” Doğan'ın ona yönelik aşkının bölünmesi anlamına gelirken, çevredeki diğer bazı kem gözler ise doğuştan küçük oynamaya mahkûm edilmiş bir taşra adamının kendini aşma çabasını derin bir kıskançlıkla karşılarlar. Ancak, kahramanımız çok gerilse de kopmayacak ve hak bildiği yolda adım adım ilerleyerek sonunda menzile ulaşacaktır.
Kendi halinde bir küçük esnaf olan Ali'nin hayatı, evi ve bakkal dükkânı arasında mekik dokumakla geçmektedir. Mahalleye gelen güzel ve gizemli Zeynep'e duyduğu platonik aşk, kahramanımızın hayatına beklenmedik bir heyecan katar. Zeynep'i gizlice takip etmeye başlayan Ali, genç kadının hayatında Mehmet adında birinin olduğunu öğrenecektir.
Bir akşam bar çıkışında Mehmet ansızın Zeynep'i dövmeye başlar. Onları takip etmekte olan Ali de sevdiği kızı korumak için saldırır. Ama Zeynep, Mehmet'i çok sevdiğini ve vurmamasını söyleyince, Ali bu mazohistçe aşk ilişkisi karşısında yıkılacaktır.
Doğaüstü güçler ve bunların yol açtığı gizemli olaylar hakkında uzun yıllardır araştırmalar yapan Dr. Mary Florescu, teorilerinin gerçekliğini bilim çevrelerine kanıtlayabilmek için sonunda önemli bir fırsat yakalamıştır. Yakın dostu ve iş arkadaşı Reg Fuller ile Tollington'da sebebi ve nasıl olduğu açıklanamayan cinayetlerin işlendiği bir eve yerleşirler. Dr. Florescu, bu araştırma sırasında yanına, içgüdülerine güvendiği öğrencilerinden biri olan Simon McNeal'ı da alacaktır.
Yakışıklı bir genç olan Simon, geçmişindeki normal ötesi deneyimler yüzünden, Mary'nin hem kişisel hem de profesyonel anlamda dikkatini çekmiştir. Kahramanımız bu karanlık evin sırlarını çözmekte genç yardımcısının metafizik güçlerinden faydalanmayı ummaktadır. Araştırmaları sırasında yaşanan garip, korkunç ve açıklanamaz durumlar, Mary'yi bilimsel kanıt elde etme noktasında daha da yüreklendirir. Fakat bu sırada Mary ve Simon'ın arasında başlayan duygusal ilişki, evin başka bir boyuta ait olan görünmez sakinlerinin öfkelerini bu genç adama yöneltmelerine yol açacaktır. İkili, içinde bulundukları ürkünç mekânın “yolunu kaybetmiş ruhların buluşma noktası” olduğunu fark ettiklerinde ise artık iş işten geçmiş durumdadır.
İnsanlık, uzay boşluğundaki zenginliklerin dünyanın ortak yararına ve barışçıl kullanımı yönünde yepyeni atılımlara girişmek üzeredir. Bu konudaki en büyük projenin kaderi ise birbirinden çok uzaklarda doğup büyümüş iki genç rakibin elinde bulunmaktadır. Bir tarafta Iowa'daki baba ocağından kopup gelen, serseri ruhlu, serüven ve heyecan arayışındaki James Tiberius Kirk vardır. Diğer tarafta ise Vulcan gezegeninde büyümüş olan ve yarı-insan özgeçmişi nedeniyle kendi toplumunca dışlandığını hisseden, yıldız Filosu Akademisi'ne Vulcan ırkından kabul edilmiş ilk öğrenci konumundaki Spock yer alır.
Kirk ile Spock'un kişilikleri çok farklıdır. Kim olduklarını, bu dünyaya ne verebileceklerini bulmaya çalışırken, Akademi'deki eğitimlerde birbiriyle rekabet hâlinde iki öğrenci olup çıkarlar. İkisinin de tarzı çok farklıdır. Birisi tutkularıyla hareket ederken, diğeri ise daima mantığının sesini dinler. Sürekli muhalefet hâlindeki bu gençler, başlangıçta birbirlerinden hiç hoşlanmazlar. Fakat, gelmiş geçmiş en görkemli uzay gemisi “Atılgan” için seçilen özel mürettebat arasında her ikisi de yer alacaktır.
Mürettebatın liderliğine deneyimli kaptan Christopher Pike getirilmiştir. Yönetim kadrosunun diğer önemli simâları ise, uzay gemisinin tıp subayı Leonard McCoy, ileride geminin baş mühendisi olacak Montgomery “Scotty” Scott, iletişim subayı Uhura, dümenci Sulu ve 17 yaşındaki dahi çocuk Chekov'dur. “Atılgan”ın ilk yolculuğu, aynı zamanda personelin sadâkat, dostluk ve cesaretinin de ilk sınavıdır. Daha önce hiç gidilmemiş, hayâl bile edilemeyen tehlikelerle dolu bir yolculukta bu dev kuşu soğukkanlılıkla yönetebilmek, Kirk ve Spock arasında oluşacak dostluğa bağlıdır.
Serinin hayranları, baş döndürücü bir teknoloji gösterisi olarak hazırlanan son “Uzay Yolu” filmiyle, insanoğlunun ürettiği en büyük uzay gemisi “Atılgan”ın mürettebatının gençlik yıllarındaki ilk tanışma günlerine tanık oluyor. Henüz çaylaklık günlerini yaşayan mürettebatımız, türlü tehlikelerle dolu bir yolculukta, dünya gezegeninde yaşayanlardan intikam alma misyonunu yüklenmiş şeytanî güçleri durdurmanın çaresini bulmaya çalışacaklar.
2006 yılının en popüler aksiyon filmlerinden “Tetikçi”te, gözüpek suikastçı Chev Chelios damarlarında dolaşan ölümcül zehirle mücadele edebilmek için 24 saatini dövüşerek, öldürerek ve adrenalin düzeyini en üst seviyede tutarak geçirmişti. Kahramanımız, bu devam filminde ise çok daha ciddi bir tehditle karşı karşıya…
İlk filmin sona erdiği yerden devam eden “Tetikçi-2”, Chev'in Los Angeles caddelerine yaptığı ölümcül atlayıştan kurtuluşu ve hemen ardından da Çin mafyasının üyeleri tarafından kaçırılmasıyla başlıyor. Kopkoyu bir karanlığın içine sürüklenen adamımız, üç ay sonra gözlerini dünyaya yeniden açtığında, kalbinin ameliyatla çıkartılıp, yerine -çalışabilmesi için düzenli elektrik takviyesi gerektiren- pilli bir cihazın takıldığını fark eder.
Kendini tutsak edenlerden güç bela kaçmayı başaran Chev, şimdi yeniden nefes nefese bir kovalamacanın içine düşmüştür. Bu kez ardında Meksikalı karizmatik çete lideri El Huron ve Çin Suç Örgütü'nün başı olan 100 yaşındaki Poon Dong gibi çok tehlikeli iki adam bulunmaktadır. Tıbbî yardım için bir kez daha Doktor Miles'a başvuran Chev, ayrıca arkadaşı Kaylo'nun ikiz kardeşi Venüs'ten de destek görür.
Sıradışı mesleğini artık öğrenmiş durumdaki eski kız arkadaşı Eve'le tekrar bir araya gelen Chev, bir yerlerde koruma altındaki gerçek kalbini bulmaya ve onu çalanlardan intikamını almaya kararlıdır. Böylece, hayatta kalmak için akla gelen ya da gelmeyen her şeyin yapılabildiği Los Angeles'te heyecan dolu bir serüven başlar.
“Igor”, çılgın bilim adamlarının baş karakter pozisyonunda olduğu klasik canavar filmlerine farklı bir bakış açışı getiren, animasyon tekniğiyle hazırlanmış eğlenceli bir komedi filmi… Sürekli aşağılanan bir laboratuvar asistanı olmaktan bıkmış kambur Igor'un öyküsünün anlatıldığı yapıt, ülkemizde orijinal İngilizce seslendirmeli/Türkçe altyazılı olarak gösterime girdi.
Malumunuz, “Igor”, eski moda Hollywood filmlerinde, tekinsiz laboratuarlarda garip varlıklar türeten hırslı bilginlerin yanlarındaki hilkat garibesi ayakçıların kemikleşmiş adıdır. Ancak, bu defaki Igor'un, kendisiyle aynı kaderi paylaşan adaşlarından farklı olarak, hayatta gerçekleştirmek istediği bazı yüksek idealleri var; örneğin başarılı bir “bilim adamı” olmak gibi…
Efendisi bir deney sırasında beklenmedik şekilde ölünce, Igor da yıllardır beklediği şansı yakalar. Ülkede her yıl düzenlenen “Şeytanî İcatlar Fuarı”na katılmaya karar veren adamımız, bizzat laboratuarda ürettiği iki arkadaşından da destek alacaktır. Buna karşılık, taze asistanları Igor'a yardım ettikleri kadar bir süre sonra ayak bağı da olmaya başlarlar. Bunlardan “Beyin”, ismiyle tezat oluşturacak derecede zekâ yoksunu bir varlıktır. “Scamper” ise zeki olmasına zekidir; ancak yoğun karamsarlığıyla ekibe pek destek olduğu söylenemez. Ölümsüz olmasına karşın en büyük fantezisi başarıyla sonuçlanacak bir intihar girişimi olan bu varlık da sürekli konuşarak sahibi Igor'u çileden çıkartır. Yeterince tehlikeli ve zor bir işe soyunmuş olan kahramanımız, gizlice bilim fuarına hazırlanırken, yaşadıkları ülkeyle ilgili büyük bir sırrı da keşfedecektir.
Ana fikri, “Bu sefer kahraman olma sırası, hep hor görülenlerde” şeklinde özetlenebilecek, kaliteli bir animasyon gösterisi…