Çekilmesi bile başlıbaşına bir “devrim” anlamına gelen böylesi bir filmin tarihsel önemini, Fransız devletinin sinema yoluyla yapılan politik eleştirilere ne denli tahammülsüz olduğunu bilenler çok daha iyi idrak edeceklerdir hiç kuşkusuz… Yakın tarihteki uluslararası askerî operasyonlarını mercek altına yatırma fikri her gündeme geldiğinde en kaşarlanmış diktatörlükten bile daha despot bir kimliğe bürünen bu ülke, aynı şekilde, Cezayir direnişine yönelik olarak da son yıllara kadar akıllara durgunluk verici bir pişkinlik sergilemeyi yeğledi.
Aynı şekilde, İtalyan yönetmen Gillo Pontecorvo'nun 1966 tarihli başyapıtı “Cezayir Savaşı” da (La Battaglia di Algeri) Fransız devletinin gazabına uğrayan ünlü filmlerden bir diğeriydi. Fransa'da 1971 yılına kadar yasaklı olan film, sonradan ancak belirli bölümleri kesilerek gösterime sunulabildi.
Öyküsünün akış tekniği açısından Oliver Stone'nun 1986 tarihli “Müfreze”siyle (Platoon) hemen hemen aynı yoldan ilerleyen bu yapıt, tıpkı o filmdeki çömez asker Chris (Charlie Sheen) karakteri gibi, iki baş kahramanının savaş ortamında yaşadıkları travmalar üzerinden ruhsal olgunlaşma sürecini ve aynı süreçte emperyalist gerçekleri bütün boyutlarıyla kavramalarını betimliyor.
“İçimizdeki Düşman”, görsel kalite olarak muhteşem, tarihsel olaylara yaklaşımındaki dürüstlük açısından ise “Geç olmuş, ama iyi olmuş” dedirten, her yönüyle ilgiye değer bir savaş karşıtı film… Bırakın görsel ya da estetik yetkinliğini, sırf Fransız sinemasındaki bu büyük politik kırılmaya tanık olmak adına bile mutlaka izlenmesi şart…