|

Fransa'nın Cezayir'deki günahları üzerine 'içeriden' ilk sorgulama

Fransız yönetmen Florent Emilio Siri'nin hayranlık uyandırıcı bir sanat yönetimi ve birbirinden başarılı oyunculuk gösterileriyle bezenmiş 'İçimizdeki Düşman'ı, aynı zamanda bu ülkenin sinemasında politik açıdan da önemli bir kırılma noktasını temsil ediyor.

Ali Murat Güven
00:00 - 5/07/2009 Pazar
Güncelleme: 03:40 - 5/07/2009 Pazar
Yeni Şafak
Fransa'nın Cezayir'deki günahları üzerine 'içeride
Fransa'nın Cezayir'deki günahları üzerine 'içeride

İÇİMİZDEKİ DÜŞMAN / L'ennemi Intime

Yapım Yılı ve Ülkesi:
2007, Fransa yapımı

Türü ve Süresi:
Yakın tarih / Savaş / 111 dakika

Gösterim Dili:
Orijinal seslendirmesi Fransızca olan bu film, ülkemizde Türkçe altyazılı kopyalarla gösterime sunulmuştur.

Yönetmen:
Florent Emilio Siri

Senaristler:
Patrick Rotman (öykü) ve Florent Emilio Siri (adaptasyon)

Görüntü Yönetmeni:
Giovanni Fiore Coltellacci

Özgün Müzik Bestecisi:
Alexandre Desplat

Kurgu Ekibi:
Christophe Danilo ve Olivier Gajan

Sanat Yönetmeni:
Dominique Carrara

Oyuncular:
Benoît Magimel (Teğmen Terrien), Albert Dupontel (Çavuş Dougnac), Aurélien Recoing (Komutan Vesoul), Marc Barbé (Yüzbaşı Berthaut), Eric Savin (İşkenceci Çavuş), Muhammed Fellag (Idir Danoun), Lounès Tazairt (Said), Abdelhafid Metalsi (Raşid), Hicham Hlimi (Teğmen Constantin)

İthalatçı Şirket:
D Productions

Dağıtıcı Şirket:
Pinema Film

İçerik Uyarıları:
Savaş filmlerine özgü şiddet, yanısıra da bazı bölümlerinde kaba konuşmalar içerdiğinden dolayı, 15 yaşından küçükler için uygun bir film değildir.

Resmî İnternet Sitesi ve Fragmanı:

Yıldız Puanı:
* * *

Cezayir, 1959… Bağımsızlık için az sayıda mücahitle ve son derece ilkel koşullarda mücadele eden Arap kabilelerine karşı en modern silahlarla techiz edilmiş Fransız ordusunun saldırıları iyice kural tanımaz bir görünüm almıştır. Emperyalistler bölgedeki yerel direnişe karşı koyarken alabildiğine zalim ve de vahşidirler. Ülkenin yalçın dağlarında yaşanan gerilla savaşı sırasında Fransız işgal ordusuna mensup bir bölük komutanı mücahitler tarafından öldürülür. Yetkililer, ortaya çıkan otorite boşluğunu zaman yitirmeksizin doldurmak üzere, bölüğün başına idealist Teğmen Terrien'i getirirler. Terrien, burada hayattan bütünüyle ümidini kesmiş Çavuş Dougnac ile tanışır. Aralarındaki kişilik çatışmaları ve içindeki bulundukları ortamın doğurduğu diğer zorluklar, her iki askerin hem yeteneklerini hem de cesaretini en üst düzeyde sınayacaktır. Gerçekte hiç bir anlamı olmayan onursuz bir savaşta yitip gitmiş bu insanlar, içine düştükleri şiddet batağında öldürdükçe ve öldükçe, aslında barışın en büyük düşmanının yine kendileri olduklarını fark etmeye başlarlar.

FRANSIZLAR'IN YARIM YÜZYIL SONRA DEPREŞEN VİCDANI

“İçimizdeki Düşman”, Fransız sinemasının yalnızca son üç-beş yıl içinde değil, belki de tarihi boyunca yaptığı en önemli filmlerden biri; ki bana göre gerek biçimsel değeri, gerekse içeriği itibarıyla bu ülkenin sinema tarihinde rahatlıkla ilk 10'a girebilecek nitelikte bir başyapıt…

Çekilmesi bile başlıbaşına bir “devrim” anlamına gelen böylesi bir filmin tarihsel önemini, Fransız devletinin sinema yoluyla yapılan politik eleştirilere ne denli tahammülsüz olduğunu bilenler çok daha iyi idrak edeceklerdir hiç kuşkusuz… Yakın tarihteki uluslararası askerî operasyonlarını mercek altına yatırma fikri her gündeme geldiğinde en kaşarlanmış diktatörlükten bile daha despot bir kimliğe bürünen bu ülke, aynı şekilde, Cezayir direnişine yönelik olarak da son yıllara kadar akıllara durgunluk verici bir pişkinlik sergilemeyi yeğledi.

1954-1962 yılları arasındaki direniş hareketi sırasında Kuzey Afrika'nın bu yoksul ülkesine tek kelimeyle kan kusturan Fransız sömürgecileri, sonunda pes edip Akdeniz'in öte tarafına geçtiklerinde arkalarında milyonlarca şehit ve her köşesi çökmüş bir Cezayir bırakmışlardı. Ancak, başta ABD ve İngiltere olmak üzere pek çok kıdemli emperyalist devletin, vaktiyle Vietnam'da, Hindistan'da ve Afrika'nın derinliklerinde çevrilen rezil tezgâhlara ilişkin olarak sağduyulu sinemacıları eliyle çeşitli sorgulamalara girişmesine karşın, Fransız sinemacıları bu yönde bir özeleştiriye hiç bir zaman hevesli olmadılar. Dahası, başkaları aynı yönde adımlar attıklarında da ortaya çıkan yapıtları derhal yasaklama yoluna gittiler. Sözgelimi, Birinci Dünya Savaşı'nda kendi yönetim zaafiyetleri nedeniyle hezimete uğrayınca suçu birliğindeki masum askerlere atıp onları pisi pisine darağacına gönderen Fransız komutanların öyküsünün anlatıldığı Stanley Kubrick imzalı “Zaferin Yolları” (Paths of Glory, 1956), söz konusu ülkede 30 yılı aşkın bir süre boyunca “yasaklı filmler” listesinde yer almıştı. Pek çok sinemasever Fransız da Kubrick'in bu sarsıcı filmini o dönemde yurt dışından gizlice getirttikleri video kasetlerden izlemek zorunda kaldı.

Aynı şekilde, İtalyan yönetmen Gillo Pontecorvo'nun 1966 tarihli başyapıtı “Cezayir Savaşı” da (La Battaglia di Algeri) Fransız devletinin gazabına uğrayan ünlü filmlerden bir diğeriydi. Fransa'da 1971 yılına kadar yasaklı olan film, sonradan ancak belirli bölümleri kesilerek gösterime sunulabildi.


BİR “ÖNCÜ FİLM” İÇİN YETERİNCE DÜRÜST…

İşte, haysiyet sahibi Fransız yönetmen Florent Emilio Siri, “İçimizdeki Düşman”ı aynen böyle bir ülkede ve bu düzeyde bir toplumsal vurdumduymazlığa karşı çekmiş bulunuyor. Cezayir direnişini yıllar yılı yalnızca “âsilere karşı sıradan bir savaş” olarak gören Franklar, o savaşta sergiledikleri her türlü ahlâksızlığı “silahlı bir mücadelenin kaçınılmaz sonucu” olarak gördüler ve pes edip çekilirken geride bıraktıkları yüzlerce toplu mezarı da bütün dünyaya bu şekilde göstermeye çalıştılar. Ancak, yalanlar sonsuza dek halının altına süpürülerek gizlenemiyor. Hele de sinema ve televizyon gibi iki oyunbozan iletişim aracının var olduğu böyle bir çağda…

Öyküsünün akış tekniği açısından Oliver Stone'nun 1986 tarihli “Müfreze”siyle (Platoon) hemen hemen aynı yoldan ilerleyen bu yapıt, tıpkı o filmdeki çömez asker Chris (Charlie Sheen) karakteri gibi, iki baş kahramanının savaş ortamında yaşadıkları travmalar üzerinden ruhsal olgunlaşma sürecini ve aynı süreçte emperyalist gerçekleri bütün boyutlarıyla kavramalarını betimliyor.

Yukarıda anlattığımız politik gerekçelerden dolayı savaş filmlerindeki beceri kapasitelerini sıklıkla sınama şansını bulamadığımız Fransız sinemacılar, bu vesileyle, eğer isterlerse hem içerik hem de teknik kalite itibarıyla ne denli başarılı yapımlara imza atabileceklerini göstermiş oldular bizlere…

“İçimizdeki Düşman”, görsel kalite olarak muhteşem, tarihsel olaylara yaklaşımındaki dürüstlük açısından ise “Geç olmuş, ama iyi olmuş” dedirten, her yönüyle ilgiye değer bir savaş karşıtı film… Bırakın görsel ya da estetik yetkinliğini, sırf Fransız sinemasındaki bu büyük politik kırılmaya tanık olmak adına bile mutlaka izlenmesi şart…


15 yıl önce