Son yılların dikkat çeken edebiyat uyarlamalarından olan 'Adalet İçin/Michael Kohlhaas', bugün Türkiyeli sinemaseverlerin karşısına çıkıyor. Kafka'nın 'Ne zaman aklımdan geçse gözyaşlarına boğulurum' dediği filmin hikâyesi, Heinrich von Kleist'e ait. 16. yüzyılda geçen destansı bir başkaldırışı konu eden Fransız-Alman ortak yapımı filmin yönetmen koltuğunda, Arnaud des Pallières oturuyor.
Hikâyenin kahramanı Michael Kohlhaas, onuruyla yaşayan bir at tüccarıdır. Yetiştirdiği atları satarak geçimini sağlayan Kohlhaas, yine bir ticaret yolculuğunda, çıkartılan bir kanun gereği, atlarını bölgenin baronuna emanet bırakır. Ancak dönüşte atlarının ağır koşullarda çalıştırılarak yaralandıklarını farkedince, barona atlarını bıraktığı gibi istediğini veya tazminat talep ettiğini söyler. Baron atları vermemekle kalmaz, tüccarın yardımcısına da eziyet eder. Girişimleri sonuçsuz kalan Michael Kohlhaas, mahkemeden de olumsuz karşılık bulunca, baron ve ona destek çıkan sisteme meydan okumaya karar verir.
Yönetime karşı başkaldıran Kohlhaas'ın çevresi kısa sürede ona destek olan yüzlerce insanla dolar. Onlardan bir ordu kurarak isyanını genişleten bu adamı hafife alan baron ve destekçileri, zaman geçtikçe hareketin tehlikeli boyutlara ulaştığını görürler. Michael Kohlhaas ise muhatap alınmaktan memnundur ancak büyüyen hareketi kontrol etmekte de zorlanıyordur. Zira orduya katılan gerillalar etrafa zarar vermeye ve yasaları olur olmaz çiğneyerek Kohlhaas'ı zor durumda bırakmaya başlarlar. Michael Kohlhaas, böylece aradığı adaleti kendi ordusu içinde uygulaması gerektiğini anlar. Kendisinden başka kimsesi kalmayan kızının da katılmasıyla birlikte hareket alanı daralan ve iki koldan adalete sarılan onurlu adamın işi hiç de kolay olmayacaktır.
Önce baronu ardından kraliyet ailesini hukuka uymaya mecbur bırakan Michael Kohlhaas'ın başkaldırışı, filmde destansı bir dille anlatılmaya çalışılmış. Sosyal adalet, hukuk ve insani değerlere vurgu yapan hikâyesi son derece güçlü olan film, bu başarıyı kurgu ve senaryosuna taşıyamıyor. Şık görüntüleriyle dikkat çeken filmin kurgusu oldukça sıradan, hatta yer yer basitleşiyor. Olayın büyümeye yüz tuttuğu sahneler çoğu kez es geçilerek beklentileri karşılıksız bırakıyor. Hızlı biçimde nihayete ulaşan filmin finali, hikâyeden aldığı sonla seyircinin az da olsa gönlünü alıyor.