Filizlenmesinde küçük çaplı da olsa emeğimiz bulunan bir kısa film yarışması daha kazasız belasız tamamlanıp mutlu sona ulaştı. Ancak ben bu defaki serüveni pek kazasız belasız atlatamadım doğrusu…
Sonuçları -dereceye giren yapıtların sahipleri için birer sürpriz olması amacıyla- geçtiğimiz hafta “kısmen” açıklanan, ancak hangi yönetmenin hangi ödülü aldığı bilgisi ödül törenine bırakılan Kristal Klaket'in kapanış töreni geçen salı akşamı İstanbul-Taksim'deki The Marmara Oteli'nde yapıldı. Fakat, son iki haftadır “Mustafa Akkad'ı Anma Gecesi”nin hazırlıkları nedeniyle İstanbul'un bir noktasından diğerine aralıksız olarak savrulup duran bendeniz, kendimi onca hengame arasında Taksim'deki “ödül töreni”ne doğru savuracak doğru hamleyi yapamadım. O akşam Kristal Klaket'in kapanış kokteyline katılacağımın bilinci içinde, üzerime daha sabahtan “lacilerimi” çekmiş bir vaziyette koştururken, törene yalnızca bir buçuk saat kala, sağanak yağmur, delirtici bir trafik sıkışıklığı ve bol miktarda çamurla bezeli kasvetli bir İstanbul akşamında, balçığa dönmüş caddenin birinde ayağım kayınca doğruca yere kapaklandım. Tabiî, bu tatsız olay sırasında üstüm başım da berbat oldu. Üstüne üstlük bir de düşme sırasında elim burkulunca bir anda bütün tadım kaçtı ve beş jüri üyesinden biri olarak ödül töreninde bulunmayı çok istediğim Kristal Klaket yerine, temizlenmek için çaresizce evimin yolunu tuttum.
Finale kalan 20 kurmaca ve 4 belgesel filmi de daha bundan haftalar önce izleyip puanlarımı verdiğimden dolayı, jürinin genel puanlaması sonrasında ortaya çıkan tablo benim açımdan pek de şaşırtıcı olmadı. Hepside belli bir kalite çıtasını aşmış olan, birbirinden güzel filmler dereceye girdi ve ödülleri kucaklayan bütün yönetmenler de Türk sinemasının geleceği adına umut vaad etmekteler…
Sonradan öğrendiğim kadarıyla, başından sonuna dek özenle yürütülen bu yarışmanın ödülleri de gayet nezih bir tören eşliğinde dağıtılmış. Genç sanatçı Volkan Koşar tarafından verilen kısa bir müzik dinletisi ile başlayan programda, yarışma birincisine plaketini sevgili yönetmenimiz Mesut Uçakan takdim etmiş.
Programın açılış konuşmasını Fatih Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Oğuz Borat'ın yapması ise bu organizasyonun üniversite yönetimi tarafından ne denli ciddiye alındığının bir başka göstergesi. Prof. Borat konuşmasında, “Fatih Üniversitesi olarak, böylesine çekişmeli geçen bir kısa film yarışması düzenlemekten dolayı çok mutlu ve gururluyuz. Bu yarışmayı geleneksel hâle getirerek, bilimsel çalışmalarımızın yanısıra, kültür ve sanat alanlarında da faaliyetlerimizi sürdürüp gençlerimize destek olmaya devam etmek arzusundayız” demiş.
Şimdi de dilerseniz, spor haberlerinde kullanılan o geleneksel cümlede olduğu gibi, “toplu sonuçlar”ı açıklayalım:
Hem kurmaca hem de belgesel dalında iki bayan yönetmenin birincilikleri kazandığı bu yarışma, bir çok özelliği gibi bu yönüyle de anılarımızda ayrıcalıklı bir yer edinecek. Ödül kazanan arkadaşları kutluyor, başta Faruk Keysan kardeşim olmak üzere, organizasyonda emeği geçen herkese sevgilerimi yolluyorum. Fatih Üniversitesi'nin çalışkan ve üretken ekibine son olarak bir de tavsiyem var:
Güzel bir isme sahip olan, internet sitesinden ödül törenine kadar her aşaması başarıyla organize edilmiş bir yarışma oluşturdunuz. Üstelik de daha ilk yılınızda 140 film gibi müthiş bir katılım sayısı yakaladınız. Kısa film dünyasının size ve tarafsızlığınıza duyduğu bu güven çok önemli. Bana sorarsanız, rektörünüzün de belirttiği gibi, bu işin peşini sakın bırakmayın ve Kristal Klaket'i adım adım gelenekselleştirin sevgili dostlar…
