|

Ne zor meslektir şu 'babalık'...

Danimarka'nın saygın kadın yönetmenlerinden Susanne Bier'in bu yılki Oscar ve Altın Küre törenlerinde 'En İyi Yabancı Dilde Film' kategorisi ödüllerini ardı ardına kazanarak zor erişilebilecek bir başarıya imza attığı çarpıcı yapıtı 'Daha İyi Bir Dünyada', aileye dair duygu yüklü hikâyeleri nicedir unutmuş gözüken İskandinavya sinemasının da 'insan odaklı sinema'ya yeniden dönüşünün görkemli bir örneği...

Ali Murat Güven
00:00 - 23/04/2011 Cumartesi
Güncelleme: 05:45 - 24/04/2011 Pazar
Yeni Şafak
Ne zor meslektir şu 'babalık'…
Ne zor meslektir şu 'babalık'…
alimuratg@yahoo.com

DAHA İYİ BİR DÜNYADA (Özgün Adı: Haevnen / Uluslararası Dağıtım Adı: In a Better World)

Yapım Yılı ve Ülkesi:
2010, Danimarka-İsveç ortak yapımı
Türü ve Süresi:
Aile odaklı drama / 119 dakika
Gösterim Formatı:
35 mm standart sinema filmi
Perdedeki Resim Oranı:
2.35:1 / Geniş perde
Yönetmen:
Susanne Bier
Senarist:
Anders Thomas Jensen
Görüntü Yönetmeni:
Morten Soborg
Özgün Müzik Bestecisi:
Johan Söderqvist
Kurgucular:
Pernille Bech Christensen, Morten Egholm
Yapım Tasarımcısı:
Peter Grant
Set Dekoratörleri:
Lene Ejlersen, Mathias Holmgreen
Kostüm Tasarımcısı:
Manon Rasmussen
Saç ve Makyaj Tasarımcıları:
Charlette Laustsen, Daniel Parker (Makyaj özel efektleri)
Oyuncular:
Mikael Persbrandt (Anton), Trine Dyrholm (Marianne), Ulrich Thomsen (Claus), William Johnk Nielsen (Christian), Markus Rygaard (Elias), Wil Johnson (Najeeb), Satu Helena Mikkelinen (Hanna), Camilla Gottlieb (Eva), Kim Bodnia (Lars)
İthalatçı Şirket:
Umut Sanat Ürünleri
Dağıtıcı Şirket:
Umut Sanat Ürünleri
İçerik Uyarıları:
Filmde (çok kısa bir plan haricinde) cinsellik/çıplaklık yok. Fakat, gençler arasındaki kavgalara, yüzeysel argoya ve özellikle mülteci kampı sahnelerinde kanlı şiddete yer vermesi nedeniyle, ilköğretim çağındaki izleyiciler için uygun bir yapım değildir.
Ailece izlenebilir mi?
/ ŞARTLI EVET
(Ailenin küçük üyelerinin 13 yaşından daha büyük olması şartıyla)
Resmî İnternet Sitesi ve Fragmanı:
Yeni Şafak-Sinema Puanı:
* * * 1/2

* * *

FİLMİN KONUSU:

Evi ve ailesi komşu ülke

Danimarka

'da bulunan

İsveçli

hekim

Anton

, iç savaş mağduru Afrika ülkelerinden birinde, mültecilerin barındırılıp tedavilerinin yapıldığı bir kampta çalışmaktadır. Bölgedeki yoğun hasta/yaralı trafiği ve zorlu çalışma koşulları nedeniyle ülkesine ancak belirli periyodlarla gidip gelebilen bu gönüllü doktorun, bir süredir ayrı yaşadığı karısı

Marianne

'den olma iki de oğlu vardır.

Kampta derdi başından aşkın olan kahramanımızın hasta ve yaralıların bakımından fırsat bulabildiği dar zamanlarda internet üzerinden haberleştiği on yaşındaki büyük oğlu
Elias
, gittiği okulda saldırgan çocuklar tarafından rahatsız edilmeye başlandığında yardımına yeni sınıf arkadaşı
Christian
yetişir. Christian, babası
Claus
ile birlikte yakın zamanda
Londra
'dan o bölgeye yerleşmiş ve annesini beyin kanserinden kaybetmiş biridir. Başlangıçta gayet masumâne bir dayanışma içgüdüsüyle kurulan bu arkadaşlık, bir süre sonra her iki çocuğu da tehlikeli sulara doğru sürüklemeye başlayacaktır.

* * *

Sinema-TV sektörüne 1980'lerin sonlarında müzik videoları yöneterek ilk adımlarını atan
1969-Kopenhag
doğumlu
Danimarkalı
kadın yönetmen
Susanne Bier
, kariyerinin
12
'nci uzun metrajlı filminde bizlere yıllarca hafızalardan silinmeyecek bir ruhbilimsel gösteri sunuyor.

Geçtiğimiz yılın ortalarından itibaren
Selanik
'ten
Sevilla
'ya,
Rio de Janerio
'dan
Sundance
'a kadar dünyanın dört bir tarafından aldığı davetlerle festival festival dolaşan
“Daha İyi Bir Dünyada”
, ya da orijinal adının bire bir çevirisiyle
“İntikam”
, sonunda, gördüğü bu yoğun ilgiyi ABD sinema sektörünün en prestijli iki ödülü,
Altın Küre
ve
Oscar
'ı ardı ardına alarak taçlandırmıştı.
(Her iki yarışmada da
"En İyi Yabancı Dilde Film"
dallarında)

Bier
, her ikisinin üyeleri arasında da ciddi iletişim sorunları bulunan iki ayrı İskandinavyalı aile ve buna paralel olarak yeryüzünün birbirine taban tabana zıt iki diyârı arasındaki (alabildiğine huzurlu ve güvenli Danimarka ile aynı oranda huzursuz ve güvenlikten yoksun bir Afrika köşesi) gelgitlerle anlattığı hikâyesinde, bizleri insan ruhunun, özellikle de adına
“çocuk”
denilen muammanın karmaşık ruhsal dehlizlerinde tüyler ürpertici bir yolculuğa çıkartıyor. Hayatın fiziksel cephesine ilişkin koşullar her ne kadar mükemmel olursa olsun, hattâ söz konusu olan bu yöndeki bütün istatistiklerin tavan yaptığı refah ülkesi
Danimarka
bile olsa, aile ortamında yeterli sevgi, ilgi ve iletişim olmadığı takdirde insanın aydınlık cephesinin -daha hukuken reşit bile sayılmadığı yaşlarda- nasıl çöktüğünü, yerini kötülüğe eğilimde ne denli cüretkâr bir
“câni”
nin alabildiğini gözlerimiz zaman zaman faltaşı gibi açılarak izliyoruz. Bu anlamda, içinden çıkıp yetiştiği kültüre de sert eleştiri okları göndermekten çekinmeyen yönetmen, bütün o süslü püslü refah toplumu görüntüsünün ardında yatan yoğun iletişimsizliği ve karşılıklı yabancılaşmayı, olabildiğince az gevezelik yapan etkili sahneler üzerinden bir güzel yerden yere vuruyor. Her ne kadar, beyazperdede, bizim gibi genlerinde Akdeniz duygusallığı taşıyan izleyicilerin gözlerinin alışık olduğu coşkulu jest ve mimiklerden bir miktar yoksun dursa da Kuzey sinemasına özgü son derece temiz ve ekonomik oyunculuklarla ilerleyen filmde, dört dörtlük bir görüntü yönetimi, yanı sıra bu çok ayaklı hikâyeyi hiç sektirmeden sağ salim sonuna kadar taşımayı başaran usta işi bir kurgu çalışması mevcut…
İskandinavya'dan gelen bu tür aile odaklı dramalar, oralardaki günlük hayatı ve standart insan davranışlarını bilmeyen bizim gibi Akdenizlileri ilk anda bir parça yadırgatıyor. Bu tamamen ortama tanık olmamaktan kaynaklanan bir yabancılık duygusu… Halbuki,
Danimarka
ve aynı kültürel kökten geldiği komşuları,
“Üniversite sınavında birinci olmuşum”
cümlesini bile bakkaldan çiklet ister gibi söyleyen
“cool”
insanlarla dolu… O yüzden, filmin sunduğu aile ve insan ilişkileri hiç kimseye garip gelmemeli; aksine yönetmenin bu mesafeli ilişki biçimlerini belli ölçüde
“ısıttığı”
bile söylenebilir.

9
yeni filmin gösterime girdiği bu hafta sonunun tartışmasız en iyi filmi… Bir süredir Hollywood'un dünyaya dayattığı ana akım sinemayı taklit edip özellikle aksiyon gibi türlerde onunla yarışma sevdasına düşen
İskandinavyalılar
'dan insan odaklı bir sinemaya yeniden dönüşün sinyallerini veren sarsıcı bir başyapıt… Ve ne yazık ki toplam
10 kopya
ile uğradığı
Türkiye'de
, şimdilik yalnızca
İstanbul
ile
Ankara
'da gösterimde. Bu kentlerde yaşıyorsanız kaçırmamaya çalışın.

* * *

ÖZEL TEŞEKKÜR:
Basın gösterimini kaçırdığım bu önemli filmi erken bir tarihte izleyip görüşlerimi sizlerle paylaşabilmem için bana filmin demo DVD'sini kargoyla gönderme inceliğini gösteren
Umut Sanat Ürünleri
şirketi dağıtım müdürü Sayın
Metin Ergül
'e sevgi ve şükranlarımı sunuyorum. Bu, şimdiye kadar yalnızca
Umut Sanat
şirketinden görmüş olduğum, bütünüyle karşılıklı güvene dayalı ve son derece zarif bir yaklaşımdır.

* * *

YENİ ŞAFAK SİNEMA SAYFASI / YILDIZ PUANLAMA TABLOSU

* * * *
(4 Yıldız)
Sinemanın sanat kimliğini pekiştiren gerçek bir başyapıt… Kaçırmanız gerçekten de yazık olur.
* * * 1/2
(3,5 Yıldız)
Oldukça başarılı bir film. Şartlarınızı zorlamak pahasına mutlaka görmelisiniz.
* * *
(3 Yıldız)
Çoğu bölümüyle sanatsal bir derinlik ve lezzet yakalayabilen, kayıtsız kalınmayacak bir film. Ömrünüzden bir kaç saati vermeye değer…
* * 1/2
(2,5 Yıldız)
Bazı bölümlerinde iyi bir filmin kalite standartlarına erişmeyi başarabiliyor; fakat bir bütün olarak bakıldığında ise sorunlu ve tam olmamış.
* *
(2 Yıldız)
Hiç bir sanatsal değeri ve akılda kalıcılığı yok. Yalnızca zaman öldürmek için tüketilebilir. Ki zamanınıza önem verdiğimiz için bunu da pek önermiyoruz.
* 1/2
(1,5 Yıldız)
Kötü bir film ve neden çekildiğini anlamak zor… Görmemeniz yararınıza olacaktır.
*
(1 Yıldız)
Sinema sanatı adına utanç verici bir gösteri… Arkanıza bakmadan kaçın, sevdiklerinizi de uzak tutun!

13 yıl önce