|

Hukuki açıkların Türk futboluna zararı büyük

Türk kulüplerinin sözleşmeleri iyi yönetememeleri nedeniyle 10 yılda 75 milyon avro zarar ettikleri, benzer problemlerin Avrupa'da da yaşandığı bildirildi.

Yeni Şafak
12:07 - 1/01/2015 Perşembe
Güncelleme: 14:11 - 1/01/2015 Perşembe
AA

Spor hukuku uzmanı avukat Emin Özkurt, Türk kulüplerinin son 10 yıl içerisinde yapmış oldukları sözleşmeleri iyi yönetememeleri nedeniyle yaklaşık 75 milyon avro zarara uğradıklarını söyledi.


Geçmişte Fenerbahçe ve Beşiktaş'ın UEFA ve FIFA'daki davalarına bakan Emin Özkurt, AA muhabirine, son günlerde Galatasaray’ın eski teknik direktörü Cesare Prandelli ile yaşadığı sorunla birlikte yeniden gündeme gelen, "Türk kulüplerinin yabancı transferlerden kaynaklanan zararlarına" ilişkin AA muhabirine değerlendirmede bulundu.


Özkurt, yaklaşık tahminlere göre, Türk kulüplerinin son 10 yıl içerisinde yapmış oldukları sözleşmeleri iyi yönetememeleri nedeniyle uğradıkları zararın 75 milyon avro civarında seyrettiğine vurgu yaparak, bu kapsamda yaşananlar göz önünde bulundurulduğunda Türk kulüpleri bakımından durumun "pek iç açıcı" olmadığına işaret etti.


FIFA’da, CAS’ta ve son yıllarda UEFA’da görülen ve oyuncu alacaklarına ilişkin davalara bakıldığında, Türk takımlarının bu konuda Rusya ve Güney Kıbrıs ile birlikte en kötü sicile sahip ülkelerden biri olduğunu anlatan Özkurt, bu kötü sicilinden dolayı, takımların daha sözleşme imzalanırken ciddi maliyetler altına girdiğini, Türkiye’ye getirilen yabancı oyuncuların ve teknik adamların da bu durumu bildikleri için Avrupa’da alacakları rakamlardan çok daha yüksek paralara imza attığını söyledi.


"Bugün için hedef Avrupa değil, lig"

Özkurt, Türk kulüplerinin sözleşme kaynaklı kayıplarının sebeplerinin başında kulüp yönetim anlayışının geldiğine dikkati çekti. Özkurt, her yıl yüz milyonlarca liranın döndüğü sektörde, sözleşmeler yapılırken ve daha sonra sözleşme süreçleri yürütülürken, gerekli hukuki katkılar alınmadığından, neticesi istenmeyen sorunların ortaya çıktığını kaydetti.


Bir sözleşmede yer alan rakamın futbolcuya ya da teknik direktöre ödenmesi kadar o sözleşmenin hukuken nasıl yürütüldüğünün önemli olduğuna değinen Özkurt, "Kimi zaman çok basit hukuki açıklardan faydalanıp sözleşmesini FIFA hükümleri çerçevesinde haklı nedenle fesheden ve ayrıldığı Türk kulübünü ciddi gelir eksikliğiyle karşı karşıya bırakan örnekler görmekteyiz" dedi.


Özkurt, en son Galatasaray’ın İtalyan teknik adam Prandelli ile yaşadığı soruna atıfta bulunarak, şunları söyledi:


"Yaşananlara bakıldığında da ne yazık ki bahsettiğimiz kötü tecrübelerden bir başkası olmaya namzet birsözleşme süreci yönetimi ile karşı karşıya olunduğunu belirtmemiz gerek. Prandelli olayında, bir teknik direktörün sözleşmesini fesih etmek için onun basına yaptığı ve hakaret içermeyen, teknik yoruma ve değerlendirmeye yönelik açıklamalara dayanmak mümkün değildir. Yani Prandelli'nin 'Bugün için hedef Avrupa değil, lig' açıklamasından dolayı sözleşmesinin feshedilmesi haklı neden oluşturmaz ve kulübü teknik direktöre karşı olan mali sorumluluklarından kurtaracak nitelikte değerlendirilmez. Daha önce FIFA ve CAS nezdinde görülmüş dosyalar incelendiğinde bu yaklaşımın kulübü teknik direktöre ödeme yapmaktan kurtarmayacağı kanaati ağır basmaktadır." 


"Birinci sınıf futbol ülkesi"

Futbol ekonomisti Tuğrul Akşar ise Türkiye'nin birinci sınıf futbol ülkesi olmadığı için ülkeye gelen teknik adam ve oyuncuların taviz verilerek getirilebildiğine işaret etti. Akşar, "Bu da olumsuzluklara yol açıyor. Bir diğer konu da  kulüp yönetim kurulu yerine başkanın bireysel tasarrufu söz konusu. Bu durumda tazminat kulübün fonları ile ödeneceği için bu konuyu çok dikkate almıyoruz. Oysa, en az sözleşmenin aslı kadar önemli bir tutarı içeriyorzarar tazmini" diye konuştu.


Yaşanan olumsuzlukların temel nedeni olarak kurumsal yönetimin olmamasını gösteren Akşar, "Dernek statüsünde ve başkana dayalı bilimsel olmayan ve hesap vermeyen bir yönetim modeliyle bu olumsuzluklara yer verilmektedir" dedi.


"Trabzonspor'un erken fesihden kaynaklı zararı 3,6 milyon avro"

Öte yandan Transfermrkt sitesinden derlenen bilgilere göre şu an Fenerbahçe ve Galatasaray'da oynayan yabancıların toplam değerinin ortalaması 74 milyon avro.


Fenerbahçe'nin yabancılarının toplam değeri 64,5 milyon avroyken, en değerli yabancılara sahip Galatasaray'da ise bu rakam 83,5 milyon, Beşiktaş'ta 32 milyon, Trabzon'da ise 29 milyon avroyu buluyor. 


Ayrıca 2014 yılında Fenerbahçe ve Beşiktaş erken fesih bedeli ödemezken, Galatasaray'dan ayrılan Roberto Mancini'ye tazminat ödenmedi.  İtalyan teknik adam Cesare Prandelli süreci Galatasaray'da henüz sonuca ulaşmazken, Trabzonspor'da bu yıl sözleşmeleri sonlandırılarak erken fesih bedeli ödenenler ise şöyle;


Teknik direktör Vahid Halilhodzic: Bu sezon 2 yıllık sözleşmeyle göreve başlayan Boşnak teknik adamın, 6 ay sonunda sözleşmesi karşılıklı feshedildi. Trabzonspor, sözleşme fesih bedeli için Halilhodzic'e sezon sonuna kadarki alacağı olan 980 bin avro ödeyecek. 


Colman: Sözleşmesi karşılıklı olarak feshedildi. Anlaşmaya göre, futbolcuya, 457 bin avro hak ediş bedeli ve 243 bin avro erken fesih bedeli olmak üzere toplam 700 bin avro ödendi.


Malouda: Sözleşmesi karşılıklı olarak feshedildi. Futbolcuya 150 bin avro hak ediş ve 600 bin avro fesih bedeli olmak üzere toplamda 750 bin avro ödendi.


Zokora: Sözleşmesi 31 Mayıs 2015 'te sona erecek oyuncuya geçmişteki alacaklarına karşılık 300 bin avro fesih bedeli ödenecek.


Celustka: Kulüple iki yıl daha anlaşması bulunan futbolcunun sözleşmesi, 112 bin avro ödenerek feshedildi.


Janko: Sözleşme 600 bin avro ödenerek feshedildi.


Bamba: Anlaşmaya göre, oyuncuya 250 bin avro fesih bedeli ödenecek.


Gençlerbirliği Kulübü Başkanı Cavcav

Türk futbolunun önemli isimlerinden Gençlerbirliği Kulübü Başkanı İlhan Cavcav ile Türkiye'de en fazlasözleşme imzalayan teknik direktör unvanının sahibi Yılmaz Vural, konuya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.


Cavcav, İstanbul takımlarının transferde harcadıklarıyla kırmızı-karalı kulübün futbolcu ya da antrenörlere ödediği bedeller arasında "uçurum" olduğunu belirterek, "Kasasında on para yok masada milyon harcıyor" diye konuştu.


Kulüplerin durumunun "hiç iyiye" gitmediği uyarısını yapan Cavcav, "Daha dün 550 bin avro ödeyip Milan Smiljanic'i gönderdim. Hayrını görsün. Hiç oynamadan kazandığının hayrını görür mü? Görsün" ifadelerini kullandı.


Kendisinin çalışmadan hiç para kazanmadığını dile getiren Cavcav, şunları söyledi:


"Sözleşmeler üzerinde düşünmek gerekiyor. Kimse üç yıldan az sözleşme yapmak istemiyor. Üç yıl futbolda çok uzun süre. Ben, üç yıl para ödemeye söz veriyorum, sözleşmede yazmasa da futbolcu da 'oynayacağım, hatta iyi oynayacağım, iyi oynamasam da hep çalışacağım' diyor. Ben sözümü tutmadığımda hukuk, UEFA ve avukatlar devreye giriyor, futbolcu sözünü tutmadığında ancak böyle arkasından 'hayrını görsün' diye iyi dileklerde bulunuyorsun."


Futbolcuların hakkının aranmasının kesinlikle gerekli olduğunu kaydeden Cavcav, "Futbolcuların haklarını arayalım tamam ama bu kulüplere ne olacak? Yarın bu kulüpler battığında, Türk futbolu battığında futbolcular nerede oynayacak, lunaparklarda kalecilik mi yapacaklar, akşamları halı sahalarda baklavasına maç mı yapacaklar?" diye konuştu.


"Devlet olmasa tarih olmuşlardı"

Cavcav, hırsları nedeniyle bütçelerine dikkat etmeyen kulüplerin "birer birer batacağını" savunarak, "devlet olmasaydı İstanbul takımlarının çoktan tarih olacağını" iddia etti.


"Ben paradan anlarım ama futbol ekonomisinden anlamıyorum" diyen Cavcav, şunları kaydetti:


"Ne zaman gazeteleri açsam 'şu İstanbul kulübünün bu kadar borcu var, şunun şu kadar borcu var' yazıyor. Rakamlar havada uçuşuyor. Yüz milyonlar, hatta beş yüz milyonlar. Sonra bakıyorum aynı kulüpler pazara çıkmış, futbolcu bakıyor. Bu sefer on milyonlar, yirmi milyonlar vererek futbolcu alıyorlar. Yok illa şampiyon olacaklar, şampiyon olunca sanki borcu sıfırlıyorlar. Otur yerinde, borcunu öde, beş sene de şampiyon olmayıver. Hırsları yüzünden birer birer batacak hepsi neredeyse. Devlet olmasa şimdiye kadar çoktan tarih olmuşlardı. Onların verdikleri bedellerle bizim verdiklerimiz arasında büyük uçurum var. Adamın kasasında on para yok masada milyon harcıyor."


Yılmaz Vural'dan sistem eleştirisi

Türkiye'de en çok takım çalıştırma rekorunu elinde bulunduran teknik direktör Yılmaz Vural ise Türk futbolunda sistemin baştan aşağıya değişmesi gerektiğini söyledi. 


Kulüplerle davalık olan antrenör veya oyuncuların tazminat almadığını belirten Vural, şunları söyledi:


"Örneğin iki yıllık sözleşme imzalıyorsun, ücretin de belli. Kulüp seni 6'ncı ayda gönderiyor. Sen de doğal olarak kalan paranı istiyorsun. Yabancı antrenörün federasyonu olmadığı için ona UEFA sahip çıkıyor. Türk antrenör veya oyuncuya ise 'konuyu kendi yerel federasyonun ile çöz, biz iç işlerinize karışmayız' deniyor." 


Geçmişte "Uyuşmazlık Çözüm Kurulu"nun olduğunu hatırlatan Vural, bu tür sözleşme sorunlarının çözülebilmesi için kurulun yeniden hayata geçmesi gerektiğine dikkati çekti.


"Yeni sistem şart"

Yılmaz Vural, Türkiye'ye Del Bosque, Löw, Aragones ve Hiddink gibi çok kariyerli isimlerin geldiğini ancak çalıştıkları kulüplerden gönderildiğini hatırlatarak, sözlerini şöyle tamamladı: 


"Bu isimler başarılı antrenörler değiller miydi de gönderildiler? Türkiye'de sistem yanlış. Her şey psikoloji üzerine kurulu. Profesyonellik anlamında da sıkıntılar yaşıyoruz. Para boyutunda herkes profesyonel ama uygulamada herkes amatör. Hoca eğitiminden futbolcu eğitimine kadar yeni bir sistem yaratmalıyız."


Spor hukuku uzmanı avukat Günal


Spor hukuku uzmanı avukat Gurur Gaye Günal, Türkiye Futbol Federasyonuna (TFF) sunulması gereken sözleşmede gerekli hususların dışındaki diğer maddelerin serbestçe belirlendiğini söyledi.


Günal, yabancı teknik adam ve futbolcuların bu maddelere koymuş oldukları şartların, yerli takımlar tarafından "ellerinin yeterince güçlü olmaması" nedeniyle aynen kabul edildiğini ve anlaşmazlık durumunda ciddi tazminatların gündeme geldiğini belirtti.


Yabancı isimlerin, sözleşmelerinin profesyonel ekiplerce düzenlendiğini vurgulayan Günal, "Oyuncularının lehine olabilecek hükümleri sözleşmeye ekletiyorlar. Türk futbolcu yanında bir hukukçuylasözleşme imzalamaya gittiğinde ise bu durum pozitif karşılanmıyor" dedi.


Günal, yıldız futbolcuların pazarlık sürecinde daha avantajlı olduğuna dikkati çekerek, "Pazarlıkta elinin güçlü olması diye kavram var. Kimin eli daha güçlüdür? Marka değeri daha yüksek olana, çok talep edilene, fazla bedel verirsiniz. Bu tamamen futbol piyasasının ekonomisiyle alakalı" diye konuştu.


Kulüplerin, "marka futbolcuları" kadrolarına katabilmek için taviz verdiğini vurgulayan Günal, sözlerini şöyle sürdürdü:


"Takımlar, hem Türkiye hem de Avrupa'da ciddi rekabet içindeler. Maksimum performansı göstererek başarılı takımlar arasında yer almak istiyorlar. Bunun için yıldız futbolcuları kadrolarına katmaya çalışıyorlar. Yıldız bir oyuncuya sözleşme imzalatırken, aynı zamanda 'marka değeri'ni de satın almış oluyorlar. Dolayısıyla sözleşmeye konulacak şartlar sporcunun lehine, kulüplerin aleyhine oluyor. Aslında baştan öngörülebilir bu riski takımlar bilerek kabul ediyorlar. Yüksek tazminatlar genellikle bundan kaynaklanıyor." 


"Hukukçuların fikirlerinden faydalanılmıyor"

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Kadir Gürten ise Türk kulüplerin sözleşme sürecinde hukukçuların fikirlerinden yeterince faydalanmadığını ifade etti.


Gürten, taraftar baskısı ve kulüp içi muhalefet nedeniyle yöneticilerin inisiyatif alarak, yabancı futbolcuların istedikleri şartları kabul ettiğini dile getirdi.


Türk takımların, kısa süreli başarıyı yakalamak için yüksek bedelli yabancı oyuncuları transfer ettiğini belirterek, "FIFA, yabancı teknik adam ve oyuncuları koruyan bir yapıya sahip. Sözleşmeyi tek taraflı feshettiğinizde yapacağınız çok fazla bir şey kalmıyor. Yüksek tazminatı ödemekle yükümlü kalıyorsunuz" değerlendirmesinde bulundu.


"Sorun uzun süreli sözleşmeler"

Gençlerbirliği Kulübü avukatı Sinan Gürsoy ise yüksek tazminatların uzun süreli sözleşmelerden kaynaklandığı bildirdi.


Gürsoy, aynı problemin Türk futbolcular ve teknik adamlar için de geçerli olduğunu ancak diyalogla çözülebildiğini söyledi.


Yabancı futbolcuların ise genellikle FIFA'ya gitmeyi tercih ettiğine işaret eden Gürsoy, "Bana göre en büyük sıkıntı uzun süreli sözleşmeler. 3-4 yıllık sözleşmeler yaptığınızda, oyuncunun performansından verim alamazsanız problemler ortaya çıkıyor. Sözleşmeyi feshedince de cezai şartlarına katlanmak zorunda kalıyorsunuz" diye konuştu.


Gürsoy, yabancı isimlerin Türkiye'ye gelirken garanti parayı şart koştuğunu vurgulayarak, "Türk kulüpleri de yıldız futbolcuları getirmek istedikleri için oyuncuların taleplerini kabul ediyorlar. Problem tamamen yönetimsel hatalardan kaynaklanıyor" ifadelerini kullandı.


Avrupa'da da sözleşme sıkıntısı yaşanıyor


Türk futbolunda özellikle yabancı teknik adamlara ödenen yüklü miktardaki tazminatlar, Avrupa futbolunda da yaşanıyor. Chelsea 2003'den bu yana 7 teknik adama 75 milyon sterlin ödedi.


İngiltere'de bu sezonun ilk yarısını lider kapatan Chelsea, kovduğu birçok teknik adama milyonlarca sterlin tazminat ödeyerek yaptığı sözleşmelerden zarar eden kulüpler arasında ilk sıralarda bulunuyor.


Chelsea Başkanı Rus milyarder Roman Abromovic, kulübü satın aldığı 2003 yılından bu yana görevine son verdiği 7 teknik adama yaklaşık 75 milyon avro tazminat ödedi.


Chelsea'ye teknik adam dayanmadı

Porto'da 2010-2011 sezonunda UEFA Avrupa Ligi'ni ve lig şampiyonluğunu kazanarak dikkatleri üzerine çeken Andre Villas-Boas, ertesi yıl Portekiz kulübüne verilen 13,3 milyon sterlin tazminat karşılığında Chelsea'nin yolunu tuttu. Aldığı sonuçlar nedeniyle Abromovic tarafından beğenilmeyen Portekizli teknik adamın görevine henüz bir yıl dolmadan son verilirken, bu kez tazminat olarak kulübün kasasından 11 milyon sterlin çıktı. Porto'daki başarısını Chelsea'de gösteremeyen Villas-Boas, kulübe 76 milyon sterlinlik transfer de yaptırmıştı.


"Maviler"de 691 gün görev yapan ve ilk sezonunda lig şampiyonluğu ve Federasyon Kupası'nı kazanarakkulüp tarihinde bir ilki başaran Carlo Ancelotti, Manchester United'ın 9 puan gerisinde ligi ikinci sırada tamamladığı sezonun ardından 6 milyon sterlinlik tazminatla gönderildi. Chelsea'yi UEFA Avrupa Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek finale çıkarabilen İtalyan teknik adam, görev süresince futbolcu transferine de 119 milyon sterlin harcattı.


Londra ekibinde 105 gün görev yapan ve Federasyon Kupası'nı kazanan Hollandalı çalıştırıcı Guus Hiddink ise tazminat almadan kulüpten ayrıldı.


Chelsea'nin birçok teknik adamla kısa sürelerin ardından yollarını ayırmasına en büyük tepkiyi, kulübü 2008-09 sezonunda çalıştıran Brezilyalı çalıştırıcı Luiz Felipe Scolari göstermişti. Villas-Boas'ın ardından İngiliz temsilcisine gelecek teknik adamları "cehennemin" beklediğini savunan Scolari, takımı 223 gün çalıştırabilirken, 12,6 milyon sterlin tazminatla kovulan bir başka teknik adam oldu.


 İsrailli teknik adam Avram Grant ise transfere 27,5 milyon sterlin harcatarak Chelsea'ye daha az miktarda harcama yaptırsa da görevinin sonlanmasına engel olamamıştı. Londra ekibinde Eylül 2007-Mayıs 2008 döneminde 247 gün görev alan Grant'a 5,5 milyon, 2012 yılında UEFA Şampiyonlar Ligi Kupası'nı kazandıran Roberto Di Matteo'ya ise 2,5 milyon sterlin tazminat ödenerek işine son verildi.


En ağır tazminatı Mourinho aldı

Chelsea'de ilk kez göreve geldiği sezonlarda takımına 2 kez lig şampiyonluğu, 2 kez Lig Kupası, birer kez de Federasyon Kupası ve Community Shield'i kazandıran Jose Mourinho, 18 milyon sterlinle kulüpten ayrılırken en fazla tazminat alan teknik adam oldu. Porto'ya ödenen 1,7 milyon sterlin tazminatın ardından 2004'ün haziranında Chelsea'deki görevine başlayan Portekizli teknik adam, 2007'nin eylülünde görevine son verilene kadar 226 milyon sterlinlik transfer yaptı. Mourinho yönetimindeki Londra temsilcisi, Şampiyonlar Ligi'nde 2004-05 sezonunda yarı finale kadar çıksa da Liverpool'a elenmişti.


2000-2004 yılları arasında ''Maviler''i çalıştıran Claudio Ranieri'nin de bin 351 günlük Chelsea macerasının ardından 4 milyon sterlin tazminatla görevine son verilmişti.


Bundeliga'nın ilk yarısı boyunca 4 teknik adam kovuldu

Bundesliga'da ise bu sezonun ilk devresine kadar geçen zaman diliminde 4 teknik adam, aldıkları başarısız sonuçlar nedeniyle kulüplerinden gönderildi.


Piyasa değeri 2,5 milyar avroyu bulan Bundesliga'da 15 Eylül'de Hamburg'u çalıştıran Mirko Slomka'nın görevine son verilirken yerine Josef Zinnbauer getirildi. Ülke medyası, Slomka'nın kulübünden 1,8 milyon avro tazminat aldığını yazdı.


Hamburg başı çekiyor

Bundesliga'da teknik adamlara en fazla tazminat ödeyen kulüpler arasında Hamburg ilk sıralarda yer alıyor. Alman kulübünün, 2001 yılından bu yana görevine son verdiği sportif direktör, oyuncu ve teknik adamlara 14 milyon avro tazminat ödediği tahmin ediliyor.


Kulübü 25 Eylül 2013-15 Şubat 2014 tarihlerinde çalıştıran Bert van Marwijk ve yardımcısının sözleşmesinde toplam 2,7 milyon avroluk tazminat maddesi yer almasına rağmen Hollandalı teknik direktörün o dönemde spor yorumculuğu yapmak istemesi nedeniyle tarafların daha az bir rakama anlaştığı öne sürülmüştü. Hamburg'a 2001'de gelen Frank Pagelsdorf  ise 6 maçta sadece bir galibiyet alınca kovuldu. Alman teknik adam, kulüpten 2 milyon 100 bin avro tazminat alarak bu alanda Bundesliga'da bir rekora imza attı. 


Schalke 04 ise 7 Ekim'de teknik direktörü Jens Keller'in sözleşmesinin feshederek yerine Roberto Di Matteo'yu getirdi. Keller, alacakları konusunda kulübüyle anlaşmaya varmasına rağmen aldığı miktar basına yansıtılmadı.


Werder Bremen Teknik Direktörü Robin Dutt, 25 Ekim'de kovulurken yerine Viktor Skripnik getirildi. Bremen, Dutt'a sözleşme tarihi sonlanana kadar aylık kazancını vermeye devam edeceğini açıkladı.


Stuttgart Teknik Direktörü Armin Veh ise Bundesliga'da istediği başarıları elde edememesi nedeniyle istifa ederek 23 Kasım'da görevinden ayrıldı. Alman teknik adam, kendi isteğiyle ayrılması nedeniyle kulüpten tazminat talep etmedi.


Bundesliga'da 1963 yılından bu yana 48 teknik direktör değiştiren Schalke 04, lig tarihinde en fazla teknik adam değiştiren kulüp olarak dikkati çekti. 

#Yılmaz Vural
#Türk futbolu
#Jens Keller
#İlhan Cavcav
#Halilhodzic
#Roberto Mancini
9 yıl önce