Göztepe'de oynadığı 22 maçta 6 gol ve 6 asistle takımının en skorer oyuncusu olan Serdar Gürler, Yeni Şafak Spor Instagram canlı yayınında editörlerimizden Ömer Çelikbaşlı'nın sorularını yanıtladı. Yıldız oyuncu, maaş indirimi konusunda kulüpten herhangi bir teklif beklemeden oyuncular olarak fedakarlıklar yapacaklarını söyledi. Serdar Gürler'in canlı yayında yaptığı açıklamalar şu şekilde;
Bireysel çalışmalara devam ediyoruz. İnşallah en kısa zamanda başlarız takım halinde çalışmaya. Öncelikle çok uyuyorum. Ayıptır söylemesi 12’den önce kalkmam. Geç yatarım. Tatil modunda gibi ama her gün idman yaparım. Çocuklarla daha çok vakit geçiriyorum. Anne olmak çok zormuş onu anladım. Pizza yapmayı öğrendim. Eşim hamurunu yapıyor ben gerisini yapıyorum.
Huesca dışında başka teklifler de vardı. Alaves vardı, onlarda çok ciddiydi. Onlar biraz daha düşünmek istedi. O sıra Huesca bastırdı, biz de onlarla anlaştık.
İspanya’da iyi karşılandım ama Türk milleti nasıl birbirine sahip çıkıyorsa, İspanyollar’da öyle. İngilizce bilen yoktu, benimde İspanyolcam yoktu oraya giderken. Pek yardımcı olmadılar diyelim. Burada nasıl bir yabancı futbolcu geldiğinde evini, arabasını verirsin ona yardımcı olursun. Orada öyle değildi. “Ben seni aldım, artık benim malımsın. Çok zor durumda kalmadığın sürece beni arama” şeklindeydi. Ben oraya gittiğimde Arda Turan abinin yardımcısı vardı, o bana yardımcı oldu. Ev filan ayarladık.
Göztepe dışında teklifler vardı. Şimdi takım ismi vermiyim. Birkaç takım vardı. Biz oturduk menajerimle, babamla değerlendirdik. Kariyer planlamasına göre daha iyi olacağı için Göztepe’yi seçtik. İyi ki de burayı seçmişiz.
Bir kan değişikliği lazımdı. Tamer hocanın geldiği dönemde biz küme düşmeye oynuyorduk. Bizi çok zor durumdan kurtardı. Biz o psikolojiyi sezon başladığında hala atamamıştık. Maalesef diyorum bir değişiklik lazımdı. İlhan hoca geldi ve yepyeni bir hava kattı. O pozitifliğini Hatayspor’daki pozitifliğini gelip aynısını bize yansıttı. Biz de o yanıta çok iyi cevap verdiğimizi düşünüyorum. Hatayspor’da başarılıydı zaten. Bizde ona Göztepe’de yardımcı olduk. Süper Lig’deki ilk deneyiminde. Bizim mesela sıkıntımız varken gidip ona soruyoruz. O bize sorular soruyor. Tavsiyelerimizi alıyor. Ortak yollar bulalım diye. Başarı bence oradan geliyor. Sanki arkadaş gibi davranıyor bize.
Bizim maaş indirimi için kulüpten talep gelmesine gerek yok. Bu talebi bekleyen insanlar değiliz. Zaten kendiliğimizden fedakarlığı düşünüyoruz, biliyoruz. O kadar insan işsizken tabi ki biz de fedakarlığımızı yapacağız. Biz de insaniyetimizi göstereceğiz. Nasıl başkan zorunlu olmadığı halde maçlardan sonra prim veriyorsa bizi ödüllendirmek için. Biz de bu zor süreçte ona adım atıp, fedakarlık yapacağız. Maç primleri mecburi değil, kontratta yazmıyor ve bu sadece Türkiye’de var. İnanılmaz büyük paralar. Başkanımız bize o jesti yaptığı için, fedakarlık yap demesine gerek yok. Biz de oynayanların çoğu Türk. Süper Lig’de en çok Türk oynatan takımlardan birisiyiz. Biz elimizi kalbimize koyacağız ve gereken fedakarlığı yapacağız. Ondan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Ne kadar olur hiç bilmiyorum ama herkes bilsin ki Göztepe futbolcuları olarak herkes bu fedakarlığı seve seve yapacaktır. Herkesin adına konuştum şuanda. Çünkü bizim takımın mantalitesini biliyorum. Belki bir iki kişi hayır diyecek ama demez sanıyorum. Göztepe futbolcusu her fedakarlığı yapmaya hazırdır.
3 tane maç oynadık seyirciyle. Sonra Rize ile oynayacaktık, kar yağdı gelemediler. Sonra seyircisiz oynadık. Biz de doyamadık. Bir ara 3 maç üst üste kaybetmiştik. Bu Rize maçını seyircisiz oynamak belki işimize yaradı. Belki de daha çok baskı altına girecektik taraftar ile. Çünkü baya gol kaçırdık ilk yarıda. İnanılmaz goller kaçırdık. Taraftar sabırsızlanabilirdi belki. Stres altına girebilirdik belki de ama ikinci yarıda aynı futbolumuzu gollerle süsledik ve çok güzel bir galibiyet aldık. Fakat doyamadık stadımıza. Beşiktaş maçında ben koşuyorum pres yapıyorum ilk maç ama içimden taraftarlarla beraber ‘İsyan Marşı’nı söylüyorum onlarla beraber. İnanılmazdı. Orada bizim bütün takım 90 dakika koşardı. Zaten koştuk pres yaptık.
Her taraf olma durumu var. Kimse kimseyi kandırmasın. Burası futbol. Herkes ekmeğinin peşinde. İsteğim, temennim Göztepe’de kalmak ama şartlar oluşursa. O taraf olumlu olursa benim taraf olumlu olursa bir orta yolunu bulursak, benim en büyük temennim Göztepe’de kalmak. Bunu ben kulübüme ve yöneticilerime zaten ilettim ve çalışmalara başladılar bana dediklerinde. Trabzonspor en büyük camialardan birisi bu ligde. Güzel bir kulüp. Önceden oynadığım ve kötü ayrıldığım bir kulüp ama profesyonelim. Ben geliştim, onlar yönetimi değiştirdi, hocasını değiştirdi, mantalitesini değiştirdi belki. Demek istediğim temennim, istediğim Göztepe’de kalmaktır ama şartlar oluşursa. Çünkü ben ailemi düşünmek zorundayım. Trabzon olur başka bir yer olur. Onu Allah bilir ama transfer konuşuluyor normal yani. Göztepe’nin İstanbul takımlarından aşağı kalır yanı yok. Harika bir Stadı, harika bir taraftarları, hedefleri var. Şimdi gelecek sezon şampiyonluğa oynayacağız demek yalan olur. Herkesin gerçekçi konuşması lazım ama Avrupa hedefleri var. Bunlar kademe kademe olur. Avrupa’ya oynarsın, oraya gidersin, sonra hedefin gün gelir şampiyonluk olur.
Çok hocalarla çalıştım ve çok iyi hocalarla çalıştım ama benim gelişimimi sağlayan 3 tane hoca vardır. Ümit Özat ile başladı. İbrahim Üzülmez dönemi vardı. Sonra da İlhan Palut dönemi var. Ümit Özat beni çok farklı bir seviyeye taşıdı. Ben 2 senede 30 tane gol attım, kanat oyuncusu olarak. Bu sorumluluğu bana verdi. Bende bunu iyi üstlendiğimi düşünüyorum. İnşallah yeniden onunla bir gün başka bir yerde karşılaşırız.
Messi.
Mbappe.
Thierry Henry.
Evet düşünüyorum.
Herkesin hayali Barcelona'dır. Kime sorsan öyle der. Benim ulaşabileceğim noktayı söyliyim. En maksimum ulaşabileceğim nokta Sevilla diyeyim. Sevilla’nın oyuncusu seviyesine gelebilirsem, bu iş tamamdır yani.
2 tane var. Birisi Ankaragücü maçımız son maç. Kümede kaldığımız. Diğeri de Barcelona. Hayallerime ulaştığım stat diyelim.
Bursaspor maçı, önce ölüm kalım maçına çıkıyoruz. Bütün hafta kimse uyumamış. Herkes dalgın. Öğlen yemeğe iniyoruz. Salonda herkes yemeğini aldı ama ciddi. Ses çıkmıyor. Alpaslan Öztürk kalktı ve roman havası açtı. O bizim stresimizi attırdı. Herkes bir rahatladı. Biz Türkler oynamaya başladık. Yabancılar alkışlamaya başladı. 2 saat sonra ölüm kalım maçına çıkıyoruz. Kaybetsek kesecekler bizi. Biz de orada çifte telli oynuyoruz ama bu çifte telli bizi inanılmaz motive etti. Orada iki tane geçerli golümüzü vermediler ama ona rağmen berabere kalmayı bildik ve İzmir’de işimizi bitirdik Ankaragücü’ne karşı.
2 tane var. Bir tanesi Süper Lig’de ilk golüm. İkincisi de kariyerimin en güzel gollerinden birisi Osmanlıspor’da Beşiktaş’a attığım rövaşata.
Konyaspor maçı. Uzak köşeye vurdum direkten dışarı çıktı.
15 dakika oynadım ama Ramos’a karşı oynadım yani. Ramos üstü de bir stoper yok, benim tanıdığım.
Totemim yok ama maçtan bir gün önce her zaman aynı şeyleri yaparım. Bir şeyi değişik yaparsam aklıma hemen kötü şeyler geliyor. Maç kötü geçecek, yandık vs gibi. Mesela maç günü yemek yemem ben. Sadece 2 tane muz yerim, bir tane Redbull içerim, 3-4 tane kahve içerim gün boyunca.
Hiç düşünmedim ama babamın, dedemin, amcamın yaptığı mesleğe devam ederdim. İnşaatçı olurdum. Babamın yanında çırak olurdum.
Belhanda. Ben oyun stiline bakarım. Topun ayağına yakıştığına bakarım. Kariyerine bakarım. Türkiye’de Talisca olsaydı Talisca derdim. Alex olsaydı Alex derdim. Şu anda İstanbul takımlarına bakın. Bence en kalitelisi Belhanda. Performans tartışılır. Ayağına top yakışması, aldığı zaman dikine oynaması. Mesela neden Belhanda'ya çok kızıyorlar. Top kaybı yapıyor. Mesela maçta öne oynamak için 20 topun 15’ini kaptırıyor öne oynamak için ama o 5’iyle de seni pozisyona sokuyor.
Film. Dizi pek izlemiyorum. Çünkü çok merak ediyorum. Oturup bir anda bütün sezonu bitirmem lazım.
Scarface.
En güzel değil de rn çok şarkı söyleyen Alpaslan Öztürk.
Ben. "Aman Serdar aman söyleme" derler.