|
Adalete rövaşata..

En sağlam duvarlar bile çatlaklarla yıkılır” demiş Konfüçyüs.. “Adalet” bizde de “mülkün temeli” olarak nitelenir.

Bu yüzden yargının adalet işlevini sekteye uğratacak her türlü çatlağa karşı uyanık olmak gerekir.

Neyse ki Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu''nun atama kararnameleri çatlak beklentilerini boşa çıkardı.

Ergenekon Soruşturması''nı yürüten savcılar ve hakimler yerlerinde kaldı.

Zaten öyle olmalıydı.

Davanın etkin, hızlı ve adil bir biçimde tamamlanması için bu şarttı.

Yeni savcılar, yeni hakimler davanın uzamasından başkaca bir sonuç doğurmazdı.

***

Geçenlerde Sicilya mafyasına karşı mücadele eden ve bu uğurda can veren İtalyan Savcı Giovanni Falcone''yi anlatan bir kitap okudum.

İtalyanlar da büyük suç örgütlerine ilişkin davalarda benzer güçlüklerle karşılaşmışlar.

Savcı Falcone de Mafya''nın “dokunulmaz” diye bilinen efsaneleşmiş “baba”larından bazılarını mahkemeye çıkartarak mahkum ettirmeyi başarmıştı.

Ama bu kolay olmamıştı.

Gerek davaların açılması, gerekse yürütülmesi sırasında inanılmaz güçlüklerle karşılaşmıştı..

“Cosa Nostra (Mafya)” babalarını yargı önüne çıkarabilmek için pişmanlık yasasından yararlanan itirafçıların tanıklıklarından da yararlanmıştı.

Gazeteci Marcelle Padovani, Falcone''yle yaptığı söyleşileri “Cosa Nostra: Bir hukuk adamının mafyayla mücadelesi” başlığıyla kitaplaştırmış.

O kitapta bakın mafya nasıl tarif ediliyor:

“Mafia bir güç düzenidir. Gücün ifadesini, gücün eğretilemesini, gücün patolojisini taşır. Mafya, devletin trajik bir şekilde yetersiz kaldığı topraklarda, devletin yerine geçer. Onun işini görür. Mafya bir ekonomik düzendir. Öteden beri karanlık eylemlerle bağlantıdadır, düzenli bir verim ve kazanç sağlar.”

***

İtalya''da siyasetçiler “Cosa Nostra” davası karşısında iyi bir sınav vermemişler..

Şu sözler Padovani''nin kitabından:

“Mafyaya karşı savaşta, muhalefet hiçbir zaman güvenilir bir destek verememiştir, çünkü iktidarda olan Hıristiyan Demokratlar''a karşı olan siyasal kavgayla, mafyaya karşı olan hukuksal kavgayı hep birbirine karıştırma eğiliminde olmuştur. Ya da kendi kendini aldatmaya çalışmıştır: Başımızda bu hükümet, iktidarda bu adamlar olduğu sürece, mafyaya karşı hiçbir şey yapılamaz.”

Bazı itibarlı kişilerin mafyayla ilişkilerinin belirlenmesi İtalyanları da şaşırtmış..

Mesela Milanolu bir doktor mafyanın adamı çıkınca, Milanolu doktorlar meslektaşlarının yargı önüne çıkarılmasına tepki göstermişler.

Oysa o doktor mafyaya katılmaktan hüküm giymiş sonra..

***

1992''de Savcı Falcone bir suikast sonucunda yaşama veda etmiş.

Yani, İtalyan devleti, mafyaya karşı hukuk devletini savunan Falcone''yi koruyamamış.

Peki Cosa Nostra davası başarılı olmuş mu?

Bu soruyu Padovani şöyle cevaplamış:

“Büyük davanın mahkumlarının serbest bırakılmalarına ve 475 sanıktan sadece 47 kişinin cezaevinde kalmasına karşın elde edilen bir şey var: Mafya mahkeme önüne çıkarılabilir ve şefleri mahkum edilebilir.”

1993''te Türkçe''ye çevirilen bu kitabı, suç örgütleri davalarına ilgi duyan herkesin okuması gerekiyor.

1990''ların başında “Kontrgerilla” tartışmaları sırasında hukuk harekete geçseydi belki de bugün Türkiye bambaşka bir yerde olacaktı.

Dolayısıyla önümüzdeki bu dava, gecikmiş bir dava.

Hukuk devletini savunanlar, yargıçlar ve savcıları kuşa kurda yem etmemeli.

Böyle bir zaaf hem hukuk devletini, hem demokratik ilerlemeyi sekteye uğratır.

Ertuğrul Özkök''ün umresi..

Türkiye değişiyor, insanlar değişiyor sevgili okurlar.. On yıl önce Ertuğrul Özkök umreye gidip yarı hacı olacak deselerdi, herhalde hiç kimse inanmak istemezdi.

“Ertuğrul Özkök''ün başına bir şey mi düşmüş” diyenler de olurdu tabii.

İnsanın ağzı torba değil ki büzesin, her şeyi söylerler işte.

Umre sağdıcı olarak “Ahmet Hoca”(sakallı, ama cüppesiz olanı) acemi Özkök''ü umreye hazırlıyormuş.

Ali Şeriati''nin “Hacc” kitabı başta olmak üzere pek çok kitap da önermiş Özkök''e Ahmet Hakan.

Alex Haley''in Şehit Malcolm X''i anlatan kitabını da Özkök''ün önüne koymalıydı..

Ama vakit geçmiş değil, koyabilir.

Çünkü Malcolm X''in Haccı kimliğinin yeniden kuruluşunu simgeliyor.

Amerika''da bir siyah olmanın ne anlama geldiğini yaşayarak öğrenen Malcolm X''in her renkten insanın hürmet ve sevgisiyle karşılaştığı Hacc serüveni tam anlamıyla olağanüstüdür.

Zaten Hacc''dan sonra Malcolm X, “El-Hacc Malik El-Şahbaz” adını almıştır.

Haley''in kitabından Hacc bölümünü yeniden okudum ve Ertuğrul Özkök''ün okumasında da büyük fayda hasıl olacağı kanaatine vardım.

Allah umresini kabul etsin ama anlamadığım bazı noktalar var.

Ahmet Hoca, “Mekke ve Medine''ye Müslüman olmayan giremez” dediğinde Ertuğrul Bey biraz afallamış nedense..

Tamam bu kadar acemiliği ve bilgisizliği anlayabilirim..

Benim korkum, Ertuğrul Özkök''ün umresinin yeni bir “tesettürlü Ayşe Arman vakası”na dönüşmesi..

Kızmasın ama böyle bir potansiyel var Ertuğrul Bey''de..

Umarım, bizi yanıltır ve bambaşka bir Ertuğrul Özkök olarak döner.

Arınmış olarak.

Tam Hacc yerine geçmese bile umre de bir arınma vesilesi..

Allah hepimize nasip etsin.

15 yıl önce
Adalete rövaşata..
“Görüntülere kazak ören aldatılmış büyükanneler” Türkiye’si...
Meselemiz “hesapsızlık”
Amerikan sponsorluğunda İsrail-Suudi normalleşmesi
Faz-2: Washington’un bölme operasyonuna Ankara yanıtı
İsmailağa’ya değil, Türkiye’ye operasyon