|
Almanya"da sol muhalefet..

Kim ne derse desin Almanya seçimlerinin en dikkat çekici sonucu Sol Parti''nin yükselişidir.

Eski Doğu Alman komünist partisinin devamı olan Demokratik Sosyalizm Partisi 2007''de solcu sendikacılar grubuyla birleşerek Die Linke(Sol Parti) adını almıştı..

Sol Parti, Doğu Alman eyaletlerine sıkışmış ve aşırı uçlarda gezinen marjinal bir parti görünümü veriyordu..

Sol partilerin bile "koalisyon yeteneği yok" diyerek merkezi iktidarda koalisyon ortağı olarak görmek istemediği bir partiydi.

Gerçi eyalet hükümetlerinde hem "Sosyal Demokratlar" hem "Yeşiller", Sol Parti ile koalisyon kurdukları halde iş merkezi hükümete gelince hep burun kıvırıyorlardı.

Sol Parti''nin hem Doğu ve hem Batı eyaletlerinde varlık göstermesinde Oskar Lafontaine''nin partiye getirdiği açılımın payı büyük.

Hükümetin Afganistan politikasını sert bir dille eleştiren Lafontaine alman askerlerinin geri çekilmesini istiyordu.

Seçimden önce işsizler arasında yapılan bir araştırmada oy verilecek partiler arasında ilk sırada Sol Parti''nin çıkması da protesto oylarının yönünü gösteriyordu.

***

Sol Parti yükselişe geçerken "Hıristiyan Birlik partileri"yle koalisyon yapmanın bedeli olarak Sosyal Demokrat Parti büyük bir oy kaybına uğradı.

Bir önceki seçimlerde SDP''ye oy veren on milyon civarında seçmen başka partilere kaydı..

146 yıllık bir geçmişi olan Sosyal Demokrat Parti''nin tarihinde aldığı en büyük yenilgiydi bu.

SDP''nin Başbakan adayı Frank-Walter -Steinmeier seçim sonuçlarını değerlendirirken, "bizim tarihimizin en büyük acısı" diyecekti bu yüzden..

1998 seçimlerinde yüzde 44 oy alan SDP''nin bu seçimde aldığı oy yüzde 23.5 idi.

Demek ki 1998''den bu yana SDP''nin oy kaybı neredeyse yarı yarıya..

***

Seçimlerin bir diğer ilginç sonucu da FDP(Hür Demokrat Parti)''nin oylarını yüzde 14''ün üzerine çıkarmasıydı.

Bu oran da FDP''nin tarihinde aldığı en yüksek oydur bildiğim kadarıyla.

Bir önceki seçimlerde Hür Demokrat Parti, Yeşiller ve Sol Parti''nin her birinin oyları yüzde 10''nun altındaydı.

Her üç partiden en az oy alanı ise Sol Parti''ydi.

Bu seçimlerde her üç parti de oylarını yüzde 10''un üstüne çıkardı..

Ekonomik kriz, işsizlik, göçmenler, sosyal güvenlik ve Afganistan gibi sorunlar gündemdeyken sağ partilerin sayısal çoğunluğu elde etmeleri dikkatle not edilmelidir.

***

İlginçlikler bu kadarla sınırlı değil elbet.

11 yıl sonra sağ partiler ilk defa bu seçimlerde az bir farkla da olsa koalisyon yapma oranına ulaştılar.

Helmut Kohl Hristiyan Birlik Partileri(CDU-CSU) ile Hür Demokrat Parti koalisyonunu 16 yıl devam ettirmişti.

1998 seçimlerinde ise Sosyal Demokratlar ve Yeşiller Koalisyonu iktidara gelmişti ..

İki dönem iktidarda kalan SDP, bir önceki seçimlerde Hıristiyan Birlik Partileri ile koalisyon ortağı olmuştu.

Şimdi Hıristiyan Birlik Partileri ve Hür Demokratlar bir koalisyon hazırlığı içindeler.

Önümüzdeki dönemde sol, muhalefette kalacak ve bu da Alman siyasi yaşamının gerilimli bir sürece gireceğini gösteriyor.

Velhasıl, seçimden birinci çıkmasına rağmen yüzde 1.5''luk bir oy kaybına uğrayan Angela Merkel''i zor günler bekliyor.

Lafontaine kendini gösterdi..

Alman seçimlerinden başarıyla çıkan "Sol Parti" genel Başkanı Oskar Lafontaine 1990''larda SDP(Sosyal Demokrat Parti)''nin genel başkanıydı.

Partisini 1998''de iktidara taşıyan Lafontaine başbakanlığı Gerhard Schröder''e bırakmıştı.

Kendisi de aynı hükümette kısa bir süre Maliye Bakanlığı yapmıştı. Daha sonra Schröder''le siyasi görüş ayrılığına düşen Lafontaine bakanlıktan da istifa etmişti.

Sosyal Demokrat Parti''yle 2005''de yollarını kesin olarak ayıran Lafontaine 2007''de Sol Parti''nin başına geçmişti.

"Almanya''nın DTP''si" rolü biçilen Sol Parti''yi çekip çeviren Lafontaine, SDP''ye yönelttiği eleştirilerde partinin sosyal demokrasi yeteneğini kaybettiğini vurguluyordu.

Neredeyse 150 yıldır Sosyal Demokratların ideolojik ve siyasi alternatif iddiasında bulunarak Marksist gelenekten koptuğunu hatırlatırsak bu eleştirinin önemi daha iyi anlaşılacaktır.

Seçimlerde partisini yüzde 12''lere taşıyan Lafontaine Alman siyasi yaşamında kalıcı bir aktör olduğunu göstermiş oldu.

Haymatlos!

Şehzade Osman Ertuğrul''un vefatıyla ilgili haberlerde onun birkaç yıl öncesine kadar "haymatlos" olduğu vurgulanıyordu. Başbakan Erdoğan''ın girişimiyle "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı"na giren Osman Ertuğrul Efendi 12 yaşında Türkiye''den çıkarılmıştı. Dolayısıyla durumu aslında ne mülteciye ne de haymatlosa uyuyor.

Haymatlos, "ülkesi belli olmayan", "vatansız", "uyruksuz" gibi çeşitli anlamlarda kullanılıyor. Hukuksal metinlerde haymatlos herhangi bir devletin hukukuna göre yurttaşlık hukukundan yoksun bulunan kişiler olarak tarif ediliyor. Resmi kaynaklarda ise daha çok "hiçbir devlet tabiyetinde olmayan kişiler" olarak tanımlanıyor. Bence de bu tanım geçerli sayılmalı.

Haymatlos''un daha iyi anlaşılabilmesi için Yönetmen Steven Spielberg''in çektiği ve Tom Hanks''ın başrolü oynadığı "Terminal" filmini hatırlatmak isterim. Bu filmde 16 yıldır haymatlos olarak Paris Charles de Gaulle Havaalanı''nda yaşayan İran''lı Merhan Kerimi Nasseri''nin yaşam öyküsünü anlatılıyordu.

Merhum Osman Ertuğrul Efendi''ye gelecek olursak, Osmanlı hanedanından pek çok kadın ve erkeğin yabancı uyrukluğunu almasına karşın o hiçbir devletin tabiyetine girmedi. Elbette diğer hanedan üyelerinin yabancı devletlerin tabiyetine geçmeleri kadar doğal bir şey olamaz ama Osman Ertuğrul Efendi''nin yaşamında karşılaşabileceği bütün zorluklara rağmen bu yola gitmemesi takdire şayan bir davranış olarak kaydedilmeli diye düşünüyorum. Onun bir vatanı vardı ve 1924''te olan bitenlerle bir hanedan üyesi olması dışında hiçbir ilgisi yoktu.

Sırası gelmişken "İslam Peygamberi" isimli güzide eseriyle tanıdığımız merhum Muhammed Hamidullah Hoca''nın da yaşamının büyük bölümünü haymatlos olarak geçirdiğini de hatırlatalım. 1948''de Hindistan hükümeti Haydarabad Nizamlığı''nı işgal ve ilhak etmişti. Haydarabad''lı olan Hamidullah Hoca bu durumu hiçbir zaman kabullenmedi ve ömrünün sonuna kadar Haydarabad dışında yaşadı. 1908''de doğan ve 2002''de vefat eden Hamidullah Hoca da Osman Ertuğrul Efendi gibi başka bir devletin tabiyetine girmedi.

Binlerce Filistinli de 1948''den itibaren Hamidullah Hoca''yla aynı kaderi paylaştı ve bu durum hala devam ediyor.

٪d سنوات قبل
Almanya"da sol muhalefet..
Neden Şimdi?
Tevhid risalesi yazan Milli Eğitim Bakanı
Bir Başka Mesele: Kadın ve erkeğin ince ayarları bozuldu
Omelas’ı bırakıp gitmeyenler..
Tek bir zamana/ tarihsizliğe hapsedilmeye başkaldıran adam: Kadir Mısıroğlu