|
Darbelerle hesaplaşma yılı..

Dün “12 Mart” idi. Yani, 12 Mart 1971 darbesinin 40. yıldönümüydü.

12 Martçılar Meclis''i kapatmamışlar, doğrudan yönetime el koymamışlar ama isteklerini yerine getirecek “ara rejim” hükümetleri kurmuşlardı.

Durum, “28 Şubat” sürecinde yaşananlarla neredeyse bire bir örtüşüyor.

Meclis, seçimle iktidara gelmiş bir hükümetin bu şekilde düşmesine karşı direnç gösterememişti.

Üstelik askerlerin atadığı hükümeti de yine aynı Meclis onaylamıştı.

“Milli İradenin tecelligahı” olarak nitelenen Meclis, kendisinin üstüne çıkan bir iradeye boyun eğdirilmişti.

Bu yolu “27 Mayıs” darbesi açmıştı.

* * *

Bütün darbeler benzer gerekçelerle gerçekleştirilmişti.

27 Mayıs''ın gerekçesi “kardeş kavgası”nı ve “irtica”yı durdurmak idi.

“Kardeş kavgası” dedikleri, darbecilerin CHP örgütleriyle işbirliği içinde gerçekleştirdikleri öğrenci eylemleriydi.

Adnan Menderes ve iki arkadaşını idam etmek suretiyle toplum vicdanında derin yaralar açtılar..

Amerikan parasıyla orduda büyük kıyımlar yaparak silah arkadaşlarını tasfiye ettiler.

“Milli Birlik Komitesi” içinde de bir kardeş kavgası yaşandı..

14 Komite üyesi kendi arkadaşları tarafından bir sabah derdest edilerek Türkiye dışına çıkarıldı.

Sonra, 27 Mayıs''ı yetersiz bulan Albay Talat Aydemir''in iki darbe girişimi geldi..

Aydemir, ikincisi girişiminde de silah arkadaşları tarafından akamete uğratıldı..

Birincisinde affedilmişti ama ikincisinde kellesini kurtaramadı.

* * *

12 Mart öncesinde sağ-sol kavgalarına sahne olan üniversiteler fokur fokur kaynadı..

Bu süreçte onlarca üniversite öğrencisi hayatını kaybetti...

12 Mart muhtırası da benzer gerekçelerle verilmişti.

“Balyoz Harekatı”, 12 Mart''ı önce sevinçle karşılayan solu ezdi geçti.

Deniz Gezmiş ve iki arkadaşı 12 Mart''ın askeri mahkemelerinde idama mahkum edildi.

Şehirlerde, köylerde, dağlarda çok sayıda genç öldü.

Ara rejim hükümetleri, muhtıracıların öne sürdükleri hiçbir reformu gerçekleştiremediler.

1973''te Genelkurmay Başkanı Faruk Gürler''in Cumhurbaşkanlığı adaylığının Meclis''te dayatılması sonuç vermedi..

Böylece “12 Mart” dönemi kapanmış sayıldı ama darbeciler Anayasa''da sonraki dönemleri olumsuz etkileyen değişiklikler yaptırdılar.

“12 Mart” ve “12 Eylül” arasında Türkiye, tarihinde hiç görmediği biçimde kanlı bir kardeş kavgasına sahne oldu.

Beş bin gencimiz bu kardeş kavgasında kırıldı..

* * *

“12 Eylül” de güya ''kardeş kavgası''nı durdurmak ve ''irticaya geçit vermemek'' için yapıldı.

Darbe döneminde yapılan yanlışlar yüzünden ülkemiz etnik-terörün kurbanı oldu.

30 binden fazla insanımız bu süreçte hayatını kaybetti.

“PKK”yı 12 Mart darbesi doğurmuş, 12 Eylül darbesi büyütmüştü.

“28 Şubat” darbesi de büyük zararlar açtı başımıza..

Bu darbeyi yetersiz bulanlar yeni darbeler için girişimlerde bulundular ama ne Türkiye eski Türkiye idi, ne de Meclis eski Meclis idi.

Hiçbir derde deva olmadı bu darbeler, aksine yeni dertler, belalar, sorunlar getirdi.

Kaybettiğimiz canlara mı yanalım, uğradığımız ekonomik kayıplara mı üzülelim, ülkemizin geleceğinden çalınan yıllara mı acıyalım..

Şimdi bütün darbeler didik didik ediliyor, suç duyuruları, soruşturmalar peşpeşe geliyor.

Demek ki 2012 yılını, “darbelerle hesaplaşma yılı” olarak ilan etmek gerekiyor.

Yusuf El Kardavi ''Körfez''in kapağını açtı..

“Birleşik Arap Emirlikleri”nde “Beşşar Esed” aleyhinde protesto gösterileri yapan Suriyelilerin vizeleri ve oturumları iptal ediliyormuş..

“Dünya Müslüman Alimler Birliği”nin Katar''da yaşayan başkanı Prof. Yusuf El Kardavi de BAE Hükümetini eleştirmiş..

Aslen Mısırlı olan Kardavi, “Kral Faruk” ve “Albay Nasır” döneminde defalarca hapse girmiş bir alim..

BAE Hükümeti Prof. Kardavi''yi tutuklatmak için bir takım girişimlerde bulunmuş..

Mısır''daki “Müslüman Kardeşler” sözcüsü Mahmud Gozlan açıklama yaparak Kardavi''nin sahipsiz bırakılmayacağını ilan etmiş..

“Körfez İşbirliği Konseyi” de Gozlan''ı kınayan bir açıklamayla olaya dahil olmuş..

Böylece “Müslüman Kardeşler” ile “BAE” ve “Körfez İşbirliği Konseyi” arasında bir gerilim meydana gelmiş.

Bu krizi, Suriye halk devriminin Körfez''de nasıl bir yankı bulacağının ön işareti olarak görmek gerekiyor.

Kardavi''nin tepkisi, petrol zengini Körfez emirliklerinin Esed rejimine karşı gerçek tutumlarını ele verdi.

Anlaşılan o ki, Körfez emirlikleri “kestaneyi ateşten alma işini” başkalarına havale etmek istiyorlar.

Prof. Yusuf El Kardavi İslam dünyasında tanınan bir şahsiyet ve verdiği fetvalar ses getiriyor.

Uzun süredir bir tür sürgünde yaşayan Prof. Kardavi''nin Körfez''den ayrılarak Mısır''a yahut Tunus''a yerleşmesinde fayda var. O zaman sesi daha müstakil ve daha gür çıkacaktır.

BDP''yi bekleyen çetin bir sınav!

PKK''ya yakın sitelerde 8 örgüt militanının “çığ altında kalarak” öldükleri belirtilmiş..

En büyüğü 26, en küçüğü 20 yaşında olan 8 genç kızın isimleri de belli..

Çığ altında kalarak değil, örgüt tarafından infaz edildiklerine ilişkin iddialar var.

Cenazeleri ailelerine teslim edilmediği için, infaz mı edilmişler yoksa gerçekten de çığ altında kalarak mı ölmüşler, bilmiyoruz.

PKK tarihinde o kadar çok örgüt içi infaz var ki bu sekiz kadının öldürülmüş olabileceği ihtimalini kimse yadırgamıyor.

Nejdet Buldan''ın “PKK''da kadın olmak” kitabında çeşitli gerekçelerle infaz edilen kadınlarla ilgili çok çarpıcı bilgiler yer alıyor.

Daha önce bu kitaptaki itirafları yine infazlarla ilgili bir yazımda aktarmıştım.

O itiraflara göre infaz edilip “taş altı” yapılan kadın militanlar çatışmalarda öldükleri söylenerek ''şehit'' ilan edilmişlerdi.

Çığ altında kalarak öldükleri söylenen genç kızların aileleri çocuklarının başlarına gerçekte neler geldiğini nasıl öğrenecekler?

BDP, cenazelerin ailelerine teslim edilmesini sağlamak için neden kımıldamıyor?

Cenazeler teslim edildiğinde hem aileler, hem kamuoyu bu gençlerin infaz edilip edilmediklerini öğrenmiş olurlar.

BDP, oy aldığı Kürt kesimlerine karşı sorumluluklarını yerine getirmek için bu iddiayı açıklığa kavuşturmak zorunda.

Bu iddiaların üzerine gitmek BDP için ayrıca bir ''meşruiyet'' meselesidir.

Bakalım, “silah Kürtlerin sigortasıdır” diyenler, örgüt içi infazlara karşı seslerini yükseltebilecekler mi?

12 yıl önce
Darbelerle hesaplaşma yılı..
İsmailağa buluşması
Nezahet, Zarafet ve Nezaket...
İmalat PMI, kredi kartı harcamaları ve Fed
Kim bu çılgın tüketiciler
Yıl 2030: Sokak köpekleri simülasyonu