|
Esad"ı arkalayanlar!

Bütün yapıp ettiklerine rağmen "Esad rejimi"ne arka çıkanlar var. İlk sırada iyi niyetli bazı arkadaşlar yer alıyor. Esad rejimini tasvip etmedikleri halde bu arkadaşlar emperyalist güçlerin bölgeyi iç çatışmalara ve bölünmelere sürükleme planı yaptıklarına inanıyorlar. Önce Suriye bölünecek, sıra sonra Türkiye''ye gelecek. Bu nedenle Esad rejimine yönelik protestolar emperyalistlerin işine geliyor. Bu arkadaşlar Esad rejiminin devam etmesinde ilk günlerdeki gibi ısrarlı değiller şimdi.

İkinci grupta Baas rejimine sınırsız destek verenler yer alıyor. Esad ne yaparsa yapsın, arkasındalar. Gelişmeleri "Alevi-Sünni çatışması" şeklinde yansıtmaya çalışıyorlar. Bu Baas yandaşlarına göre gerici Sünniler, ilerici Nusayrileri iktidardan uzaklaştırarak Suriye''de egemenlik kuracaklar. Bu grupların gelişmeleri bağnaz mezhepçilik temelinde ele aldıkları ve zalim bir oligarşik rejimle Anadolu Aleviliğini bağdaştırmak çabası içinde oldukları görülüyor. 100 kadar çocuğu öldüren Esad''çı katillere Anadolu Alevilerinin sempati duyacaklarını düşünmek bile abes.

Üçüncü grupta İran''ın Suriye politikasına destek vermeyi "inanç meselesi"olarak görenler yer alıyor. Bu gruplar nezdinde Esad rejimi direniş ekseninin üyesidir. Suriyeli protestocuları İsrail, ABD ve Suudi Arabistan ajanları olarak gösteren bu gruplar "Esad rejimi giderse Hizbullah lojistik desteğini, İran da en önemli müttefikini kaybeder" diyorlar. Aynı grup Nusayriliği Şiiliğin parçası görüyor. Bu yüzden bölgesel Şii dayanışması sergilediklerini düşünüyorlar.

Dördüncü grupta ise Türkiye''nin Esad rejimiyle arasını açmasının PKK''nın elini rahatlatacağını düşünenler yer alıyor. PKK ile Suriye arasındaki bir yakınlaşma sonucunda PKK''nın Türkiye''deki eylemlerine hız vermesi Hükümetin elini zayıflatacaktır. Bu yüzden fanatik hükümet karşıtlığı yapanlar Baas rejiminin ayakta kalmasında yarar görüyorlar. Hükümetin terörle zayıflatılması kimin işine geliyorsa, bu gruplarlarla ilişki içerisindedirler. Beşinci grupta ise Suriye gizli servisi "Muhaberat"ın tezgahından geçmiş bazı illegal sol örgütlerin kalıntıları yer alıyor. Ülkenin ekonomik kaynaklarını aile içinde paylaştıran bir zorba rejime ilericilik, solculuk ve anti-Amerikancılık atfeden bu grupların Muhaberat''ın uzantısı haline geldiklerini yine daha önce bu örgütlerde liderlik yapanlar dile getiriyorlar. Örnek isteyen "THKP-C Acilciler" örgütünün kurucularından Engin Erkiner''in yazdıklarını okusunlar ve örgütün nasıl "Muhaberat Devrimcileri" haline getirildiklerini öğrensinler. Daha önce İran''ı katillikle suçlayan bazı sol grupların İran''ın ne kadar devrimci ve ne kadar anti-Amerikancı olduğunu keşfetmeleri için Esad rejiminin tehlikeye düşmesini beklemeleri ayrı bir tuhaflık. Hidayete ermek gibi bir şey. Öte yandan PKK şeflerinden Murat Karayılan''ın İran sınırlarından "PJAK" militanlarını çektiklerini açıklaması önemlidir. Karayılan, uluslararası güçler bölgeyi yeniden dizayn etmek için İran''ı kuşattığı için İran İslam Cumhuriyeti''yle savaşmak istemediklerini açıklamış. Birkaç gün önce "Türkiye''yi bırakır, İran''la savaşırız" diyen Karayılan''daki bu tavır değişikliği göz yaşartıyor. Bu tavır değişikliğinde hangi ülkelerin dahli olabileceğini doğru analiz etmek gerekiyor.

Londra-Şam hattında bir kıyaslama

Birkaç gündür Londra alevler içerisinde yanıyor.

Olaylar çete mensubu olduğu belirtilen siyah bir İngiliz vatandaşının polisle girdiği çatışmada hayatını kaybetmesiyle başladı.

Olaylarda 35 polis yaralanmış..

Protestocular yüzlerce mağazayı talan ettiler, arabaları yaktılar, binalara ateşe verdiler, polise saldırdılar.

İlk günkü olayda hayatını kaybeden kişi dışında bir kişi daha yaşamını yitirmiş. Suriye''de ise 2 bin civarında insan hayatını kaybetti ve sayı her geçen gün artarak devam ediyor.

İki ülkenin kendi yurttaşlarına karşı uyguladığı şiddetin niteliği konusunda sanırım bir fikir veriyor bu sayılar.

İngiliz polisiyle çatışan protestocular safkan İngiliz bile değiller, göçmenler.

Londra Hükümeti öfkeli protestoculara karşı olabildiğince alttan alıyor, doğru da yapıyor.

"Londra''da mı yaşamak istersiniz, Şam''da mı" diye sorsam şimdi, "Londra''da yaşamak isterim" diyenler çoğunlukta olacaktır.

Kim bu şartlarda Suriye''de yaşamak ister?

"Esad rejimi"ne arka çıkanlar bu iki hükümet türü arasındaki farkı dikkate alıyorlar mı yoksa ölen ölsün kalan sağlar bizimdir havasındalar mı?

Sadece merak ettiğim için soruyorum.

İki rejimin kendi halkına karşı davranışındaki bu korkunç derecede farklılık beni cidden ürkütüyor çünkü.

Helikopter kazasında yeni ipuçları..

BBP Lideri Muhsin Yazıcıoğlu''nun helikopter kazası sonucunda hayatını kaybetmesiyle ilgili kuşkular her geçen gün ortaya çıkan soru işaretleriyle genişliyor.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül''ün kazayla ilgili kuşkuları ciddi bularak Devlet Denetleme Kurulu''nu harekete geçirmesi bu işin sonuna kadar gidileceğinin bir işaretiydi.

Cumhurbaşkanının DDK''yı seferber etmesiyle birlikte kamuoyu kaza hakkında bilmediği pek çok ayrıntıya vakıf olmaya başladı.

Bozulan radarlar, belirlenen alanlarda arama-taranma yapılmadığı halde aranmış kaydı düşülen tutanaklar, kazanın olduğu anlarda çevrede hareket halinde olduğu belli olan savaş uçakları hakkında çelişkili bilgiler, vs.

Bir savaş uçağının belli bir mesafede bir helikopterin üzerinden geçip gitmesinin bile kazaya sebep olduğunu, aslında daha önce böyle bir kazanın gerçekleştiğini de yine bu soruşturma sayesinde öğrendik.

BBP''liler şu an bizim bilmediğimiz daha başka pek çok ayrıntıyı da ilgili makamlara teslim etmişler.

Öte yandan kaza olduktan sonraki saatlerde yaratılan bilgi kirliliğinin failleri de titizlikle sorgulanıyor.

Seveni kadar düşmanı da çok olan Merhum Yazıcıoğlu''nun bir sabatoja kurban gittiğine dair kamuoyunda çok ciddi kuşkular var. Yazıcıoğlu gibi önemli bir lidere gerçekte ne olduğunun hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde aydınlatılması hususunda Cumhurbaşkanı Gül''ün gösterdiği hassasiyet bu yüzden çok önemli. Böylece en ince ayrıntısına kadar soruşturulmadan dosyanın kapanmasına izin verilmemiştir.

Başta Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis olmak üzere pekçok kuşkulu ölüm ve kaza gerçekleşti. Yazıcıoğlu''nun hayatını kaybettiği bu kuşkulu kazayla ilgili soruşturmada iğne ipliği kadar bile boş bir yer bırakılmamalı.

Cumhurbaşkanı Gül''ün bu işe el atması hepimiz için soruşturmanın ciddiyeti konusunda bir güvence.

Faili veya kurbanı kim olursa olsun bu ülkede hiçbir cinayet cezasız kalmamalı.

13 yıl önce
Esad"ı arkalayanlar!
Yeni anayasa: Evet ama nasıl?
Anayasalar"ın Anayasası
Kara dinlilerle milletin savaşı
Yeni anayasada neler yer almamalı
Yeni Anayasa"da Neler Yer Almamalı - (2)