|
"Koalisyon" ne ifade ediyor?

İmmanuel Wallerstein"in 1 ay kadar önce kaleme aldığı makalesinin başlığı "Birleşik Devletler çarpışmaya doğru( The United States Heading for a Crash)" idi. Wallerstein IŞİD"i gerekçe göstererek, arkasına bir dizi devleti de toplayarak askeri harekata koşulan ABD"yi büyük bir kazaya doğru sürüklenen otomobile benzetmişti. Buna göre ortaya çıkmasında önemli ölçüde sorumlu oldukları Irak"taki durum hakkında ABD"nin politika yapımcıları çaresizlik içindeler, ne yapacaklarını bilmiyorlar, panikle hareket ediyorlar. Wallerstein"e göre paniğin açıklaması basittir. ABD ciddi bir düşüş içindedir ve her şey ters gidiyor. Panik içinde, sürdüğü güçlü arabanın kontrolünü kaybetmiş ve nasıl durduracağını bilmeyen biri gibi davranıyor. Aracı durdurmak yerine hızlandırıyor ve büyük bir kazaya doğru sürüklüyorlar. Araba her yöne dönüyor ve patinaj yapıyor. Sürücü aracını kendi felaketine doğru sürüyor ama aynı zamanda dünyanın geri kalanına da felaket getirebilir.

ABD güya Irak"ta "felaketi durdurmak" misyonuyla hareket ettiğini ileri sürüyor ama felaketin sebebinin kendisi olduğunu unutmuş görünüyor. IŞİD"e karşı oluşturulan sözde koalisyonun Arap üyeleri de ABD"ye bu gerçeği hatırlatmayı akıllarına bile getirmiyorlar. Aslında çorbada hepsinin de tuzu var. Wallerstein"e göre felaket senaryosunu engellemenin yolları var. Bu yollar birbirinden hoşlanmayan ve birbirine güvenmeyen her türden grup arasında politik anlaşmalardan geçiyor. Wallerstein bu türden anlaşmaların Ortadoğu"da gerçekleşmesinin yolunun ABD"nin daha az müdahil olmasından geçtiğini vurguluyor. Zira yardıma çağıranlar bir süre beraber davransalar bile ABD"ye güvenmedikleri gibi verdiği destekten ötürü minnet de duymayacaklar. Müzik susar, dans biter, çiftler masalarına döner.

Amerikalı sosyal bilimcilerden Michael Mann da "21.Yüzyılda iktidar" başlıklı kitabında, "ABD"nin yıkıcı askeri iktidarı var ama yeniden inşa edici siyasi ve ideolojik iktidarı yok. Yine de neredeyse hiçbir Amerikalı siyasetçi bunu kabul etmiyor ve çok az sayıda Washingtonlu düşünce kuruluşu entelektüeli bu durumun farkında" diyor. ABD"nin rejimleri yıkabileceğini ama yeniden yapılandıramayacağını belirten Mann, bunun askeri kuvvetlerin sayısından ziyade ideolojik ve siyasi bir meşruiyet sorunu olduğunu vurgular. Haklıdır. Bölgenin dokusuyla uyuşmayan hiçbir güç bu bölgede nizam kuramaz. Ama nizamsızlığın parçası olabilirler. Bölgede kalıcı nizamı "Osmanlı" kurmuştu. Osmanlı"dan sonra böyle bir nizam kurmaya ne İngiltere, ne Fransa, ne de Amerika muktedir olabildi.

İşin acıklı tarafı, bölge güçlerinin bölge sorunlarını çözmekte ne kadar isteksiz, ne kadar kifayetsiz olduklarının bir kez daha anlaşılmış olması. Herkes farklı bir istikamete çekmeye çalışıyor ve herkes biribiriyle açık ya da gizli düşmanlık halinde. Bırakın problem çözmeyi, kendileri problemin parçası durumundalar. Büyük güçlerle "yanaşma" ilişkileri kuran bu rejimlerin siyasi, maddi ve mezhebi bencillikleri yüzünden bölge bir "Kurban Bayramı"na daha kan gölü içinde girdi. 1970"lerde, bir derginin kapağında ABD"nin en meşhur, en hırslı dış politika yapımcılarından Henry Kissinger"le ilgili bir karikatür yayınlanmıştı. Arap ülkelerini parmağıyla gösteren Kissinger dönemin ABD Başkanına "Görüyorsunuz sayın Başkan, bize danışmadan aralarındaki en ufak bir problemi dahi halledemiyorlar" diye hitap ediyordu. O günden bugüne çok şey değişmiş değil ve Kissinger de hala yaşıyor.

10 yıl önce
"Koalisyon" ne ifade ediyor?
İslâmî hareketten kavramlar savaşına…
Yaşama Sanatı ve Sinema
Bizim sorunumuz ne?
İran’da değişimin ayak sesleri…
İslâmcılık, milliyetçilik ve tam bağımsızlık