|
Kurucu aktör olmak!

Rus sratejist Igor Panarin, Rusya ve Çin''in ekonomik krizden güçlenerek çıkacağını söylemiş.

Üstüne üstlük iki ülkenin yeni dünya düzenini kuracağı kehanetini de patlatmış.

Yeni dünya düzeninin hangi değerler üzerine inşa edileceği hususunu ise atlamış.

Eski dünya iki kutupluydu, bir tarafta “kapitalist” blok, diğer tarafta“komünist” blok vardı.

Dünyanın geri kalanı bu iki blok arasında tost vaziyetlerdeydi.

Komünizm iflas etti, “proleterya diktatörlüğü”nden bir şey çıkmadı.

Marx yaşasaydı ayakları üstüne doğrulttuğu Hegel''in diyalektiğini “galiba baş aşağı kalması daha iyiydi” diyerek eski haline iade ederdi.

Çünkü “elveda proleterya”dan “elveda kapitalizm” aşamasına geçtik.

Sosyalizm, sapkın bir tutkuya dayanan kapitalizmin sınırlayıcısı idi. O da ahlaksız bir ''yeni sınıf'' yüzünden tükendi gitti.

Stalin''in küller altında bıraktığı “ortodoks” kökenlerine döndü Ruslar.

Rusya''nın eski komünist- yeni zenginleri kapitalizmle sarmaş dolaş..

Galiba bu durumda kazanan Hegel oluyor.

Çin ise Mao''nun ölümünden sonra ''devrim ihracı''ndan yüz çevirmişti..

Üstelik daha 1970''lerin başında Amerika''yla flört etmeye başlamıştı.

Şimdi Çin, “Komünist Parti” oligarşisinden sıyrılma derdinde.

Yani Çin aksanlı komünizmin bir geleceği yok.

Kapitalist şirketlerin ucuz emek pazarına dönüşen Çin hangi evrensel değerlerle çıkacak insanlığın karşısına?

Sadece ekonomik güç, yeni dünya düzeninin kurucu aktörü olabilmek için yeterli değil..

Sadece askeri güç olmak da yetmiyor..

Bunlardan daha fazlası gerekiyor.

Şu an dünya bir alacakaranlık kuşağında.

İnsanlık bir yol ayrımında..

Ya esfeli safilin, ya eşrefi mahlukat..

Ya yok oluş, ya yeniden diriliş. Başka yol yok.

Olağan müşteriler..

Bu mevzuya Kavafis''in “Barbarları beklerken” şiiriyle gireceğim..

“Neden birdenbire bu tedirginlik, bu karışıklık (asık mı asık yüzler!)

Neden hızla boşalıyor sokaklarla alanlar

ve neden insanlar kaygıyla evlerine dönüyorlar?

Çünkü akşam oldu ve gelmedi barbarlar.

Ve sınırlardan gelen adamlarımız artık barbar kalmadığını söylüyorlar.

Peki, şimdi ne yapacağız biz böyle barbarsız, bir türlü çözüm yoluydu bizim için bu insanlar.”

Bir zamanlar “Uygar Batı” ve “Barbar Doğu”yu birbirinden “Berlin Duvarı” ayırırdı.

Sovyet Rusya aradan çekilince, ne duvar kaldı, ne de düşman..

Şimdi yeni kurtarıcılar aranıyor, olağan müşteriler kızıştırılıyor.

Bu yüzden 1990''ların başında ''radikal İslam'' diye bir düşman imgesi türetildi.

11 Eylül''le korkutulması gereken halklar korkutuldu.

Şimdi bir imgeden daha fazlasına ihtiyaç var.

Tek başına ''İran'' yetmiyor, birkaç İran lazım..

Amerika''nın elinde patlayabilir belki ama şu “Yeni Osmanlı” masalı bu kurgunun parçası olmasın sakın!

Baksanıza, Corc amcam“Osmanlıcılık” pompalayıp duruyor.

Türkiye''nin bölgede artan ağırlığını gölgeleyecek bir söylem üretiyor.

Haritalar çiziyor, oraya buraya valilikler dağıtıyor.

Bayram değil seyran değil, bu ne muhabbet!

Bu Pentagon stratejisti George Friedman bana sürek avını hatırlatıyor..

Sorup soruşturdum, sürek avı şöyle yapılıyormuş arkadaşlar..

Çığırtkanlar ortalığı velveleye vererek avı ürkütüyorlarmış..

Yedekçi avcılar da kuru sıkı atarak avı belirli bir yöne sevkederlermiş.

Av, esas oğlanların menziline girdiğinde avlanırmış.

Aman gaza da gelmeyelim, saza da..

Serin gidelim.

Ulusalcılık daha beyaz yıkar!

Adam halkı aşağılıyor, cahillikle suçluyor, demediğini bırakmıyor..

Halk düşmanlığı yapıyor, sonra da “Ben ulusalcıyım arkadaş” diyor.

Öyle bir ulusalcılık ki bu, demokrasiyi Milli Şef''likten ibaret sanıyor.

Artık ''Türk ulusu'' ile ''Türk milleti'' kavramları farklı anlam dünyalarına ait..

Nevzuhur ulusalcılara göre ise Türk ulusunun tarihi 1923''e kadar gider.

Selçuklu-Osmanlı bin yılını silerek birkaç bin yıl geriye götüren de vardır..

Milletin kültürel, sosyal ve dini değerlerinden yalıtılmış bir ''ulusalcılık'' bu.

Şimdi ulusalcılık ile “halk düşmanlığı” neredeyse özdeş hale getiriliyor..

Halk göbeğini kaşıyan adam oldu, dağdaki çoban oldu, bidon kafalı oldu..

Hatta oyunu bir buzdolabına satan beş para etmez bir “recep ivedik” oldu.

Nevzuhur ulusalcıların kitabında halk, millet, din yabancı kavramlardır..

Sanırsınız ki ''Türk ulusu'', Türk milletinin manevi şahsiyetini temsil ediyor.

Bu kitapta “ulus” yeri gelir soyutlama nesnesi, yeri gelir somutlama öznesi olur..

Bir tasavvurdur, gerçekliği yoktur, lakin darbecilere “darbe” meşruiyeti sağlar.

İşin özünde ''Türk ulusu'' kavramı aslında hiç varolmamış bir ulusa tekabül eder..

Türk milletiyle, Türkiye halkıyla ilgisi ilişiği yoktur ama İsviçre bankaları gibi daha beyaz yıkar.

15 yıl önce
Kurucu aktör olmak!
Bu başarı hepimizin
Bin Kayrevan’dan bir Kayrevan’a
Herkeste bir ‘ben’ var, bir de ‘gerçeklik’…
Yatırım grevi
Gölge oyunu...