|
Papa Francis ‘Vatikan’dan işe başlamalı!
Papa Francis, Türkiye ile Vatikan arasında diplomatik ilişkinin kurulduğu 1960’dan bu yana ülkemizi ziyaret eden dördüncü Papa. 1967’de ve 1979’da gerçekleşen ilk iki ziyaret ülkemizde tepkiyle karşılanmıştı. Tepkilerin temelinde hiç kuşkusuz “Haçlı Seferleri” yer alıyor. 11 yüzyıl sonlarında Anadolu, “Kudüs”e doğru ilerleyen Haçlı sürülerinin yağma, talan ve cinayetlerinden ziyadesiyle payını almıştı. Bu yüzden Papa 16’ncı Benedict, Almanya’daki müslümanların temsilcileriyle biraraya gelmiş ve Haçlı Seferlerinden ötürü özür dilemişti. Papa 16. Benedict, “Bu seferlerde binlerce cinayet işlendi. Tanrı adına bu cinayetlerin işlendiğini söylemek kabul edilemez. Haçlı seferleri bizim utancımızdır” demişti. Konumuz Haçlı Seferleri değil. Konumuz, Kardinal Jorge Bergoglio’nun “Francis” adıyla Papa seçildikten sonra geliştirdiği yeni söylem. Sadeliği yüceltmesi, miskinlerle düşüp kalkması ve yoksullarla ilişkisi nedeniyle “Aziz” ilan edilen misyoner pederlerden “Francis”in adını alması, Papa’nın Vatikan’a bir yenilik taşıyacağının işaretiydi.

Papa Francis bir süredir hıristiyanların dikkatini “vahşi kapitalizm”e çekiyor. Böylece, Hıristiyanlığın tıkanmış damarlarına taze kan pompalamaya çalışıyor. Papa Francis ömrünün büyük kısmını, ekonomik açıdan yoksullara ve ezilenlere yardımcı olma eğilimini içeren “Hıristiyan Kurtuluş İlahiyatı”nın kendisine güçlü bir zemin bulduğu Latin Amerika’da geçirdi. Vatikan’ın muhalefeti nedeniyle “Kurtuluş İlahiyatı”nın büyümesi bir ölçüde azalmış olsa bile, 1960’lardan itibaren yayılmaya devam etti. Papa Francis, kapitalizmin hıristiyanlar üzerindeki yıkıcı etkisine karşı ‘Kurtuluş İlahiyatı’ndan yükselen gücü öne çıkarıyor. Mesela, “Kapitalizm yeni bir tiranlık haline geldi. Şiddeti ve adaletsiz gelir dağılımını körükleyen bu finansal düzen değişmeli” cümlesi Papa Francis’e aittir. Oysa ‘bankacılık’ da yapan Vatikan şaibeli finansal işlemlere bulaşmakla itham edildi yıllarca.

21. yüzyılın en büyük sorunu “küresel eşitsizlik” olduğuna göre, Papa Francis’in ne yapmaya çalıştığını az çok anlayabiliyoruz. Finansal kapitalizmin spekülasyonlarına maruz kalarak yoksullaşanlar sadece hıristiyanlar değil elbette. Bir buçuk milyardan fazla nüfusa sahip olan Müslümanlar da, 900 milyonluk Hindular da, 300-400 milyonluk Budistler de aç gözlülüğün, tamahkarlığın, para ve servet düşkünlüğünün yıkıcı etkilerine maruz kalıyor.

Papa Francis Katoliklerin ‘ruhanî’ ve ‘cismanî’ lideri. ‘Yanılmazlık’ payesi verilen ve ‘Tanrı adına’ konuştuğuna inanılan Papa’nın finansal düzenin değişmesine yönelik çağrısı bizatihi Vatikan’da makes bulur mu? Peki bu çağrının hıristiyan aleminde karşılığı olur mu? Bırakın hıristiyan alemini, finansal düzenin motoru olan faize karşı en sert hükümler içeren bir dine inanan müslüman dünya bu tiranlığa karşı etkili bir direnç gösterebiliyor mu?

Acaba dünya müslümanlarının bir ‘halifesi’ olsaydı bu finansal tiranlık geriletilebilir miydi? Soru yakıcıdır ve doğrudan müslüman bireyin şuuruna hitap ediyor. “Büyüme” hastalığına yakalanmış bir zihin, nelerin kaybedilmesi pahasına nelerin kazanılacağını idrak edebilir mi? İdrakler yenilenmedikçe, şuurlar açılmadıkça, Halife olsan ne, Papa olsan ne! Emeviler, Abbasiler, Fatimiler, Osmanlılar bir halifeleri olduğu halde yıkılıp dağılmadılar mı? Fert yahut millet, kendi nefsinde olan kötü halleri değiştirmedikçe kurtuluş yolunu bulabilir mi?
#Papa Francis
#papa vatikan
#abdullah muradoğlunun ziyareti
#yeni şafak köşe yazarları
9 yıl önce
Papa Francis ‘Vatikan’dan işe başlamalı!
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit
İstanbul’da bir Yemenli âlim: Abdülmecid el-Zindanî