|
Sarkozy"nin yaptığına bakın!

Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy''nin Türkiye''yle ilgili politikasını beğenmiyoruz.

Ermenilerle Türkiye arasındaki tarihi bir meseleyi iç politika malzemesi haline getirmesinden hoşlanmıyoruz.

Ülkesindeki göçmenlere parya muamelesi yapmasını hazmetmiyoruz.

Hepsine eyvallah.

Lakin Sarkozy''nin ülke dışındaki Fransız yurttaşlarını korumak için yaptığı girişimlere şapka çıkartmak lazım.

Önce Sarkozi ne yapmış, ona bakalım.

3 Fransız gazeteci ve 4 İspanyol hostes, 103 Afrikalı çocuğu ''insani amaçlar''la kaçırmak istedikleri gerekçesiyle Çad''da tutuklanmıştı.

Olayın ayrıntılarına girmiyorum.

Sarkozy bu işi çözmek için kalkıp Çad''a gidiyor.

Önceki gün Çad Devlet Başkanı ile görüşüyor.

Tutukluların Fransa''da yargılanmaları için serbest bırakılmasını istiyor.

İstediğini de alıyor.

Helal olsun.

* * *

Şimdi dünya Sarkozy''yi konuşuyor.

Sarkozy, Libya''da tutuklu Bulgar hemşirelerin serbest bırakılmasını da sağlamıştı.

Lafı şuraya getireceğim.

Bizim ülkemizin yurttaşlarından da yabancı ülkelerde çeşitli gerekçelerle tutuklananlar oluyor.

Suç varsa, ceza olacak.

Egemen her ülke kendi ülkesinde işlenen suçları soruşturur, yargılar.

Ama bazen suç, siyasal nedenlerle, keyfi gerekçelerle ve hukukun genel kuralları çiğnenmek suretiyle oluşturulabiliyor.

Böyle birkaç olaya tanık olduk.

Rusların tutukladığı gazeteciler de oldu, Kuzey Irak''ta tutuklananlar da..

Aylarca kendilerinden haber bile alınamamıştı.

Daha başka örnekler de var.

Peki biz Türkiye olarak, hukuksuz durumlarda Sarkozy''nin gösterdiği refleksi gösterebiliyor muyuz?

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül''ün Türkiye dışında yaşayan Türk vatandaşları için bir dayanak ve güvence olacağını umut ediyoruz.

Önceki Cumhurbaşkanlarından bir farkı da bu olacaktır.

Diktatörleri de severler..

İspanya Hükümeti''nin General Franko döneminin izlerini silmek için “Tarihi Bellek” diye bir yasayı Meclis''ten geçirdiğinden söz etmiştim. Bir okurum mail göndermiş, bakın ne diyor?

“İspanya''da Franco''nun mezarını gördünüz mü? Görmüş olmanızı, görmediyseniz görmenizi temenni ederim. Mezarın ve ziyaretçilerinin görüntüsü sizin yazınızla vermek istediğiniz mesajla uyuşmuyor diye düşünüyorum. İspanyolları yakından tanıma fırsatı bulanlar, her sınıftan insanın Franco''nun bugünkü müreffeh İspanya''nın altyapısını hazırladığına inandıklarını bilirler. O zaman bu yazılanlar, söylenenler, yasalar vs. vs ne oluyor? diye sorulabilir. O da işin tiyatrosu.”

Hatırlatayım, ''Tarihi Bellek'' yasasının bir maddesi Franco''nun mezarının başında gösteri yapılmasını yasaklıyor. İspanya''da Franco''yu sevenler de az değil. Hatta okurumun dediği gibi Franco, İspanya''da imrenilecek eserler de yaptırmıştır. Buna itirazım yok.

Franco bir diktatördü ve her diktatör gibi gösterişli mimariye önem vermiştir. İspanya''nın refaha ulaşmasında Franco''nun katkısını ölçecek durumda değilim. Bildiğim bir şey var, o da İspanya''nın Avrupa Birliği''ne girişinden sonra rahat yüzü gördüğü. Franco görkemli binalar dikmiş olabilir, ama kaç masum İspanyol''un canı kanı pahasına? Asıl önemli olan bu değil mi?

1980''lerin başında İspanya, Basklar''ın ve Katalanlar''ın özerklik taleplerinin yanı sıra sağ ve sol çatışması yaşıyordu. İspanya bir tercih yaptı ve yönünü Avrupa Birliği''ne çevirdi. Müzakere sürecinde önemli sorunlar da yaşadı. İspanya AB''ye girdikten sonra kişi başına düşen milli geliri dört kat arttı. Diğer sorunlar ise kontrol edilebilir seviyeye indi. Franco döneminde yasaklanan Katalan dili bugün Barcelona''nın resmi dili, vs.

Kudüs''de Osmanlı Şehitliği

Dört yüz yıl Osmanlı''nın yönettiği Kudüs, 1917''de düştü. O günden beri huzursuz bir kent. Dört yüz yıl, üç dinin mensupları barış ve huzur içinde yaşadı Kudüs''te. Sultan İkinci Abdulhamit, Kudüs''teki kiliselerin birbirlerini yok etmelerine bile göz yummamıştı. Kıpti Klisesi''ne sahip çıkmasını Habeşistan (Etyopya) hıristiyanları hala minnetle anıyorlar. Bu kadar duyarlıydı Osmanlı.

Filistin''de şehit düşen Osmanlılar için Kudüs''de Eski Kent içinde sembolik bir şehitlik yapılacakmış. Kudüs''teki Türk Konsolosluğu projeye destek veriyormuş. Sembolik şehitlik ve anıtı, şehit asker ve subayların yer aldığı Bab El Rahme (Rahmet kapısı) Mezarlığı seçilmiş. İsrail Hükümeti zorluk çıkarmıyormuş, ancak Kudüs Belediyesi inat ediyormuş. Köktendinci Museviler de projenin gerçekleşmemesi için çabalıyorlarmış.

İspanya''dan kaçarak Osmanlı''ya sığınan Musevileri anmak için İstanbul''da 500. Yıl Vakfı kurulmuştu. Umarız bu vakıf Kudüs Osmanlı Şehitliği için de seferber olur. Kadirşinaslık göstermek en fazla Türk Musevilerine düşer çünkü.

Diğer şehitliklerimizde olduğu gibi Kudüs Şehitliği''nde de asker ve subaylarımızın isimleri bir bir yazılmalı. Bakalım, Kudüs için kaç Diyarbakırlı, Erzurumlu, Trabzonlu, Kosovalı, Üsküplü şehit düşmüş, bilelim. Bu tür sembollere her zaman ihtiyacımız var çünkü.

17 yıl önce
Sarkozy"nin yaptığına bakın!
Ali Cengiz oyunu ya da bir ipte iki cambaz
Kara dinlilerle milletin savaşı
Hayvan sevgisi
Başıboş ve sahipsiz düşünceler
Büyüyoruz dikenlerin üstünde