|
Edward Said"in Filistin"i

Edward Said bir akademisyen, bir düşünür olmasının yanında Filistin sorunun uluslar arası platformda en iyi savunan, dile getiren isimlerden biridir. Yıllarca Filistin Kurtuluş Örgütü''nün üst yönetiminde bulundu, danışmanlık yaptı. Filistin yönetimi kurulup Arafat''ın İsraille anlaşma yapmasıyla birlikte yaşanan süreçte yolları ayrıldı. Yıllarca batı medyasında, akademik çevrelerde Filistin davasını savunan, Arafat''ı destekleyen Amerikan üniversitelerinin en tanınmış bilimadamı, yazar Edward Sait gelinen noktaya itiraz etti ve ayrıldı. Daha doğrusu isyan etti. Filistin meselesinin geldiği noktayı, Arafat''ın tüm yaptığının Filistin yönetimi için yapılan milyonlarca dolarlık dış yardımları kendi etrafında kendisine sadık bir çember oluşturmaya harcanmasından ileriye bir adım olmadığı şeklinde açıklıyordu. "Yıllarca Filistin''e girememiş, sürgün hayatı yaşamış birinin 500 Amerikan doları aylıkla Filistin''e dönebilmesinin ne demek olduğunu yaşamayan bilmez." Said''in argumanları, Arafat''ın ve oluşturulan Filistin yönetiminin hiç bir şey kazanmadan nasıl ayakta durduğuna, ayakta tutulmaya çalışıldığına ilişkin içerden yapılmış en önemli açıklamalardan biriydi.

Geçtiğimiz hafta Barak''ın büyük bir fedakarlıkla Filistin''e devretmeyi kabul ettiği toprak parçasında henüz Filistin yönetimi bile kurulmamışken. Arafat''la gizli bir görüşme yaptı. Sızan haberlere göre buluşmada ağırlıklı olarak Hamas gibi İslami gruplara karşı nasıl ortak mücadele yapılacağı konusu görüşüldü. Filistin yönetimi İsrail''in varlığını kabul eden, onu düşman konumundan çıkaran anayasa değişikliğini yaptıktan sonra artık Filistin için mücadele eden kimi İslami gruplar düşman konumuna gelmişti. Bu iç tehdit algılamasına karşı mücadelede dış partner de İsrail''di.

Amerikan, İsrail ve Filistin istihbaratı artık ortak stratejiler belirliyor, ortak operasyonlar yapmaya başlıyordu. Gazze şeridinde açık hava hapsinde tutulan Filistinliler çalışmak için bile dışarı çıkamazken, Batı Şeria''daki sözümona Filistin yönetimindeki bölgelere bile doğrudan geçemezken ülkenin varlığını tehdit eden unsurlara karşı dost ülkelerle birlikte mücadele çoktan başlamıştı bile.

Ürdün kralı Hüseyin''in yerine daha demokratik eğilimleri olan Veliahd Prens Hasan''ın yerine son anda asker kökenli oğlu Abdullah''ın yönetime gelmesi benzer stratejinin burada da geçerli olacağının işaretini vermişti. Ürdün''deki Hamas bürolarının kapatılmasından sonra üç yöneticisinin polis tarafından önceki gün alı konması bu iç tehdit algılaması ile yakından alakalıdır.

Hamas''ın manevi lideri şeyh Ahmet Yasin El-Haliç gazetesine tutuklamalar üzerine yaptığı açıklamada Ürdün''de demokratik bir faaliyet sürdürdüklerini, hiçbir İslam ülkesine, Filistin yönetimine karşı eylemlerinin olmadığını belirtti.

Ürdün yetkililerinin tutuklamanın gerekçesi olarak ileri sürdükleri suçlama ise hayli ilginçti: "Ülke bütünlüğüne yönelik faaliyetlerde bulunmak."

Kimi diplomatik çevreler ve medya ise bu operasyondan önce başlattıkları kampanya ile İslami kuruluşların gittikçe güçlendiği, krallığı devirecek konuma geldi ileri sürülerek zemin hazırlanmıştı bile.

Aslında tüm karmaşıklığına rağmen senaryolar birbirine çok benziyor. Artık Edward Said de bir Hamas üyesi olarak tutuklanırsa şaşmamalı. Zaten Amerikan pasaportuyla bile Filistin''e giremez.

25 yıl önce
Edward Said"in Filistin"i
Tarih bizi çağırıyor ama biz birbirimizle boğuşuyoruz!
“Görüntülere kazak ören aldatılmış büyükanneler” Türkiye’si...
Meselemiz “hesapsızlık”
Amerikan sponsorluğunda İsrail-Suudi normalleşmesi
Faz-2: Washington’un bölme operasyonuna Ankara yanıtı