|
"Hayır" için "sponsor"lar aranıyor

İstanbul surlarının hemen dışında başlayan Eyüp semtinin Haliç''e doğru inen daracık sokakları arasında fetihten kalma yapılar görülür. Bunlar arasında sahabe mezarlarından fetih şehitliklerine, medrese kalıntılarına hatta fetihle yaşıt mescitlerden birine her köşede rastlanır... Çoğu çirkin yapılaşma arasında kaybolmuş, kimi bakımsızlıktan harabe haldedir. Sur dışında, tarihi bir camiden arta kalan yıkık bir minare ve birkaç temel kalıntısı her haliyle tarihle kurduğumuz ilişkiyi resmediyor. Her karışı, buraları vatan edinişimizin hatıralarıyla dolu bu bölgenin en azından maddi görüntüsü hüzün vermekten öte bir medeniyetin mirasçılarının geleceği adına sarsıcı bir ihtar gibi duruyor.

Ve yıkık o minareli ata yadigari caminin kalıntıları önünde şöyle bir levha asılı: "Nazperver camii restorasyon için sponsorlar bekliyor..."

Buradaki samimi gayretle gayretin referansları arasındaki çelişki en az o caminin sergilediği manzara kadar hazin... Hazırlayanlar ne kadar farkındalar onu bilemiyoruz, ancak caminin "restorasyon"u için "sponsor" arayan ilan müthiş bir zihniyet dönüşümünün habercisi...

İstanbul''un tenha bir köşesinde gayretli insanların derin bir sezgiyle ayağa kaldırmaya çalıştıkları bu mabede kondurulan ilan yıllar öncesine ait bir anımı tazeledi... Çocukluğumda bir cami bahçesine konmuş yardım kutusunu hiç unutmam, otobüsle her geçişimde o kutunu üstündeki yazının anlamın çözmeye çalışırdım: camiye hayır. Cami bahçesinde neden camiye hayır denilirdi ki...

Kalvinist ( Protestan) İslam tartışmalarının yapıldığı bir dönemde, bir caminin yeniden ibadete açılması için başvurulan yöntem, kullanılan dil yeni bir zihniyetin işaretleri olarak okumak abartı sayılmamalı. Yeniden formatlanan zihniyet dünyamızın, cami, ibadet, hayır gibi kavramların kovulup yerine ödünç alınan tarihsiz ve profan kavramlar üzerinden nasıl inşa edilmekte olduğu üzerinde düşünmeli değil miyiz?

Artık bir mescidin yeniden imar edilip ibadete açılması için insanları hayra çağıran, hayır sahiplerini yardıma davet eden vazgeçen bir algı biçimi oluşuyor demektir. Kapitalist ilişki biçiminin ortaya çıkardığı sponsorluk ''hayır'' yapmanın yerine göz dikerek bir mescidin ibadete açılması yerine onun restore edilmesini hedeflemesine ne demeli?

Sponsorluk, Manfred Bruhn''un tanımıyla; karşılıklı çıkar amaçlı olarak, spor, kültür ve sosyal alanlara yapılan destekleri ve bu faaliyetlerin yönlendirilmesi, planlanmasını içerir. Bu anlamda reklamdan da daha kuşatıcı bir kapitalist ilişki biçimi olarak sponsorluk, bilhassa reklamı yasaklanan ya da yetersiz kaldığı kimi ürünlerin tanıtımı için kullanılır. İçki, sigara gibi dev şirketler, reklamdan çok daha masum ve etkili görünen sponsorluk stratejisini benimsemeleri kapitalist ahlakın yeni biçimini olarak karşımıza çıkar. Temelde çıkar esaslı olmak üzere reklam, halkla ilişkiler ve pazarlamayı esas alır.

Temelde faydanın öne çıktığı, olimpiyat sponsorluklarından çok boyutlu sosyal etkinliklere kadar uzanan geniş alanda gerçekleşen sponsorluk reklam gibi ahlaki sorunlarla dolu bir sektör yanında çok daha kapsayıcı ilişkidir. Hem organize edecek, hem yönlendirecek hem de yatırım yaptığı alanın prestijini kullanarak imaj kazanacak ki bu en etkili reklamdır.

Şimdi, bir elin verdiğini diğerinin görmediği, karşılıksız hayır anlayışının inşa ettiği bir medeniyetin çocukları olarak yere düşen bir mirası ayağa kaldırmak için kapitalist ilişki biçiminden fayda ummak bizzat sahip çıkılan ruhu yaralamaz mı? İnsanların artık ''hayır yapmak''tan çok firmasına reklam, kendine şöhret ve prestij sağlayacak sponsorluklara özendirilmesi yeni bir ilişki biçimini, hatta yeni bir değerler sistemini gerektirir. Hayırsever müminleri hayra davet etmek yerine sponsorlar arayabilmek için o eserin önce zihnimizde ibadet mekanı, bir cami olmaktan çıkarılıp restore edilecek bir tarihi esere dönüşmesi gerekiyor. Zaten davet çok açık: camii restorasyon için sponsorlar bekliyor...

Türkler pratik insanlardır; muhtemeldir ki bu levhayı asanlar bu kadar sosyolojik çözümlemeler yapmadan, tarihi bir camiyi tekrar bina etmenin en cazip ve kestirme yolu olarak bu ifadeyi uygun bulmuş olsa gerek...

Her medeniyet kendi kavramları ve değerleri üstüne kurulur; Osmanlı için vakıf medeniyeti denilmesi boşuna değil...

18 yıl önce
"Hayır" için "sponsor"lar aranıyor
Azdırılan para piyasasına çare
“Görüntülere kazak ören aldatılmış büyükanneler” Türkiye’si...
Meselemiz “hesapsızlık”
Amerikan sponsorluğunda İsrail-Suudi normalleşmesi
Faz-2: Washington’un bölme operasyonuna Ankara yanıtı