ABD Başkanı Barack Obama, görevi aldığının ikinci günü George Mitchell''i Ortadoğu Özel Temsilcisi olarak atadığını ilan ettiğinde şahsında iki husus ön plana çıkmıştı. Kuzey İrlanda barış sürecindeki ''sabrı ve becerisi'', Mitchell''a, ''zoru başaran müzakereci'' sıfatını kazandırmıştı. Bu sıfatıyla Mitchell, İsrail-Filistin barışı için en umutsuz çevrelere bile umut aşılamıştı.

Ön plana çıkan ikinci husus, Mitchell''in ye-rine getirilmesi mümkün olmayan (mission impossible) bir görev üstlendiği/görev yüklendiği olmuştu. Mitchell''in işaret ettiği üçüncü ve asıl önemli husus ise, böyle bir isimde karar kılması sebebiyle Obama''nın elini taşın altına koyacağına işaret etmiş olmasıydı.

ABD Başkanı Obama, ''barışçıl duruşu''nun ödülünü, barış yönünde hiçbir başarı göstermeden, hak ettiğinden fazlasıyla, Nobel Barış Ödülü ile aldı. Parlak bir kariyeri olan Özel Temsilci ''çetin ceviz'' Mitchell ise 2,5 yıllık görevi sonunda kötü bir final yaptı.

Mitchell''in, 20 Mayıs''ta yürürlüğe girecek olan istifasını geçtiğimiz hafta sonu açıklamasının verdiği en açık mesaj, İsrail-Filistin barışı konusunda Obama yönetiminin şimdilik ''pes'' ettiği.

Obama''ya gönderdiği istifa mektubunda görevi aldığında bunu ''iki yıl'' süreyle sürdürme niyetinde olduğunu ve bu süreyi aştığını ifade eden Mitchell''in istifasının sürpriz bir yanı yok. Daha önceki dönemlerde barış görüşmelerinde müzakereci olarak görev yapmış olan New America Foundation kıdemli idarecilerinden Daniel Levy, Foreign Policy''deki yazısında doğal nedenlerin yanı sıra “müzakerelerden bir beklentisi olmadığı için görevde daha fazla kalmaya gerek görmemiş” olabileceği ihtimalini ifade ediyordu. Hebrew Üniversitesi''nden Shlomo Avineri''nin Huffington Post''a gönderdiği e-mailde, “Başarısız oldu, çünkü Başkan Obama''dan yerine getirilmesi imkansız olan bir görev aldı” dediğini belirten Andrea Stone, istifanın sürpriz olan tek tarafının “neden bu kadar uzadığı” diye yazıyor.

Misyonun neden başarıyla tamamlanamadığı konusunda Steve Clemons önemli bir noktaya parmak basıyordu. Obama, görüşmelerin tamamen Mitchell''in inisiya-tifinde yürümesini istediği halde İsrail Başbakanı Netanyahu, Beyaz Saray''da istediği zaman Dennis Ross aracılığıyla Mitchell''i devre dışı bırakabiliyordu.

Ortadoğu''da ve Kuzey Afrika''da Arap ayaklanmalarının sürdüğü, Fetih ile Hamas''ın 6 yıl aradan sonra birlikteliği sağlama yönünde adım attığı bir dönemde gelen istifa bir çok açıdan kayda değer. Salı günü Kral Abdullah ile görüşecek olan Obama, hafta içinde Arap ayaklanmaları, El Kaide lideri Üsame bin Ladin''in öldürülmesi ve İsrail-Filistin barışını konularını içerecek olan bir konuşma yapacak. Beyaz Saray''da uzun süredir tartışılan iki konu nihayetinde karara bağlanmış görünüyor. Cumhuriyetçiler''in daveti üzerine Washington''a gelecek ve Kongre''de bir konuşma yapacak olan Netanyahu ile görüşme konusu aşıldı. Mitchell''in istifasının yürürlüğe girdiği 20 Mayıs Cuma günü de Obama, Beyaz Saray''da Netanyahu ile görüşecek. Ancak daha önemlisi, ABD Başkanı''nın uzun süredir Arap dünyasındaki ayaklanmalara yönelik bir konuşma konusuydu ki, Obama bu konuşmasını Netanyahu ile görüşmesinden bir gün önce, yani Perşembe günü yapacak.

Arap isyanları, İsrail-Filistin çıkmazı ve bin Ladin''in ABD özel kuvvetlerince Pakistan''da öldürülmesi denkleminde Obama''nın nasıl bir konuşma yapacağını, ne tür mesajlar vereceğini görmek için Perşembe gününü beklemek gerekiyor.

2012 seçim kampanyasını başlatan Obama''nın, Netanyahu''yu köşeye sıkıştırması pek mümkün görünmese de, BM''de devlet olarak tanınmak için başvuruda bulunmaya hazırlanan Filistinlilere güçlü bir mesaj yollamak zorunda. 2010 Eylül ayında Abbas''a “Bir yıl içinde bir devlet görmek istiyorum” diyerek kendisini bağlayan Obama, hem verdiği sözün altında kalmamak, hem de ayaklanma halinde olan ve bir gözleri Filistin''e çevrili olan Arap sokaklarındaki dengeyi de gözetmek durumunda.

ABD Başkanı Obama, yemin içme töreninde, Kahire''deki o meşhur konuşmasında olduğu gibi muhtemelen İslam''ın nasıl yüce bir din olduğunu, Müslümanların Amerikan toplumunun değerli bir parçası olduğunu yine tekrarlayacaktır.

Amerika''nın “İslam ile savaş içinde olmadığını”, ama “aşırıcılara karşı savaşmaktan asla taviz vermeyeceğini de” tekrarlayacaktır muhtemelen. Üsame bin Ladin''in “bir İslam önderi olmadığını”, sadece Amerikalıların değil aynı zamanda yığınlarca Müslüman''ın da ölmesinden sorumlu “bir katil olduğunu da” söyleyecektir belki… Ve belki “Amerika''nın savaşmayı tercih etmediğini ancak savaşı sahillerinde bulduğunu da…”

Ancak, Obama''nın şunu da düşünmesi gerekiyor: Müslümanlar benden gerçekten ne duymak istiyor?

Sadece klişeleşmiş sözler mi?

Şüphe yok ki, Müslüman dünya Obama''dan klişeleşmiş sözleri tekrar tekrar dinlemek istemeyecektir. Hitabeti güzel, konuştuğu zaman güzel konuşuyor Obama.

Güzel konuşmak sonuç getirmiyor ama.

Obama, klişe sözleri aşabilecek mi? Perşembe günü göreceğiz…