|
Güçlü Türk"ün yeni temsilcileri...

Bu kez ne sağ var ne sol, ne Kürtler ne Türkler, ne siyaset ne de orayantalist bir lezzet…

Bu kez sadece insan ve sinema var…

Bir Türk sinemacısı, Nuri Bilge Ceylan Cannes Film Festivali''nde kendi sinema dili, kendi dünyasıyla, Üç Maymun filmiyle en iyi yönetmen ödülüne ulaştı.

Bu ilk kez oluyor…

Bir Türk sinemacı bu festivalde ilk kez en iyi yönetmen ilan ediliyor.

Nuri Bilgi Ceylan bu topraklardan çıkmış, kendisini burada, bu kültürde, bu kültürün imkanlarıyla dev kalmış bir sanatçı…

Cannes Film Festivali dünyanın en prestijli, yaratıcılığa ve evrensel dile katkıya en çok önem veren festivali…

Hangi açıdan bakarsanız bakın; ister artistik, ister kültürel, ister siyasi, Nuri Bilge Ceylan''ın Cannes''da aldığı ödül, şu anda bu ülkede olup biten her şeyden daha önemli, daha anlamlı ve daha kalıcıdır.

Cannes sinemanın Nobel''idir.

Köklü ve anlamlıdır Cannes Festivali. 1938 sonunda, Nazi Almanya ve faşist İtalya hükümetlerinin "Mostra de Venise"deki film seçimine müdahale etmesi üzerine Fransa''nın girişimiyle başlatılmıştı.

Zaman içinde bu kuruluşuna uygun bir çizgide ilerledi ve gelişti.

İnsan hakları, demokrasiyi, kültürler arası eşitliği, yönetmenin bağımsızlığı, yaratıcılığını ve farklı dil arayışını önemsedi…

1968 olaylarında bile yer aldı.

1968 festivalinde juri başkanı Louis Malle önderliğinde, François Truffaut, Claude Berri, Jean-Gabriel Albicocco, Claude Lelouch, Roman Polanski ve Jean-Luc Godard gibi sinemanın anıtsal hale gelecek isimleri Cannes''da büyük salonu ele geçirip, film gösterimini durdurmuşlar, bu şekilde ülke çapında yapılan öğrenci-işçi greviyle dayanışma içinde olduklarını ilan etmişlerdi.

Yıllar içinde her oyuncu ya da yönetmenin içinde yer almaya önem verdiği bir festival haline geldi.

Cannes sinemanın sanat yüzünü temsil eder…

Orson Welles, Luis Bunuel, Federico Fellini, William Wyler, Rene Clement, Michaelangelo Antonioni, Lindsay Anderson, Vojtech Jasny, Masaki Kobayashi ve Robert Bresson gibi isimler festivalin ödüllü taşıyıcılarıdır.

Nuri Bilge Ceylan''ın bu taşıyıcılar arasına katılması, küçük bütçeli, tavizsiz filmlerden yola çıkarak dünya sinemasına dev isim olarak doğması Türk sineması, kendisi, çevresi için olduğu kadar ülke ve bizler için de onur vericidir.

Ceylan ilk kez boy göstermiyor Cannes''da.

2003 yılında "Uzak" ile Jüri Büyük Ödülü''nü almıştı.

2006''da da "İklimler" ile sinema yazarlarının verdiği FIPRESCI ödülünü kazanmıştı.

Geçen yıl ise bir başka Türk sinemacısı Fatih Akın aynı festivalde en iyi senaryo ödülü almıştı.

Bu açıdan bakıldığında yeni Türk sinemasının ve sinemacısının varlığını ve gücünü temsil eden bir işlev yerine getiriyor Cannes…

Ve yeni Türk sineması Türkiye''nin hiç bir kurumuyla yapamadığını edebiyatla el ele vererek yapıyor, bu toprakları dünya kültürünün çekim merkezlerinden birisi haline getiriyor.

Bu sinemayı temsil edenler her geçen gün artıyor.

Nuri Bilge Ceylan, Zeki Demirkubuz, Semih Kaplanoğlu, Fatih Akın…

Her biri kendisine has, evrensel ama bir o kadar da ama bu toprakların, bu kültürün rengiyle, tınısıyla iç içe geçmiş bir sinema yapıyorlar…

Cannes''daki konuşmasında, "ödülü, tutkuyla sevdiğim yalnız ve güzel ülkeme adıyorum…" diyordu Nuri Bilge Ceylan…

Bu ülke onu ve onun gibileri her zaman sevecek ve hatırlayacaktır…

Ünlü Fransız deyimindeki "Güçlü Türk"ü artık o ve Orhan Pamuk gibiler temsil edi-yor…

16 yıl önce
Güçlü Türk"ün yeni temsilcileri...
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit
İstanbul’da bir Yemenli âlim: Abdülmecid el-Zindanî