|
Katar’daki futbolsa bizimki ne?

Oyunuyla, temaşasıyla ve mücadelesiyle spor sayfalarından takip edilmesi gereken futbol maçlarının, adliye koridorlarından birinci sayfalara taşındığı günlerde ‘Dünya’nın futboluna imrenerek bakıyoruz. Ve oralarda neden olamadığımızı sorgulayıp duruyoruz. Gerçekten dünyanın futbolunda neden yokuz? Bu sadece oynanan futbol ve alınan skorla ilintili değil...

Futbol kültürünü devşirme oyuncularla elde eden ülkeleri izlerken futbol kültürü geçmişten bugüne bu denli sekteye uğramış, yozlaşmış, yabancılaşmış bir ülkenin vatandaşı olarak hayıflanıyorum.

Kendi değerlerini dışlayan, yok sayan, futbol yaşantısının sonuna gelmişlere kucak açan ve maddi-manevi büyük değer veren anlayış terk edilmedikten, kazanmak için her yolun mubah sayıldığı günümüzde bıraktık futbolun gelişmesini, bu gidişle korkarım ki futboldan vazgeçilecek.

İlginin, coşkunun, temaşanın ve organizasyonun mükemmel olarak sergilendiği Dünya Kupası’nın bunca güzelliğinden sonra yeniden döneceğimiz ligden ne kadar keyif alacağımız da meçhul. Bireysel yeteneğin ön plana çıkmadığı, atletik oyuncuların aynı zamanda üst düzey fizik-kondisyonuyla Katar’da sergilediği oyunun adı futbol ise bizimki ne?

Savunmayı üçlü, dörtlü, rakibe göre beşli oluşturan, ikinci bölge oyuncularını sadece savunma amaçlı değil üçüncü bölgede de değerlendiren, kenar beki söylemini rafa kaldıran, sadece pas yapmakla kalmayıp pas oyununu hızıyla bütünleştiren anlayış inanın izlerken beni de yoruyor. Teferruata girmeden oyun anlayışındaki dinamik ayakların yaş ortalamasına baktığımızda gerçek yüzümüze şamar gibi iniyor. Sadece atletik olman yetmiyor, fizik-kondisyon gücünün olması için genç olacaksın…

Dünyanın futbolunu doğru oynayan ülkelere baktığımızda geçişlerde, hücuma katılımlarda ve en önemlisi takım savunmasında genç oyunculara teslim olmuşlar. Kimsenin kendisine bir metre karelik alan bulup oyalanmasına ve toplumları oyalamasına dünya izin vermiyor. Dünya Kupası takvimi nedeniyle Milli takımlardaki tüm oyuncular ligleri başladıktan sonra bu büyük arenaya çıktı. Bu nedenledir ki; Haziran ayının tatil modundan çıkıp, liglerin futbol takvimine ulusal takımlara giden oyuncuların hazır olduğundan da yola çıkarsak bu denli üst düzey mücadelenin de nedeni belli oluyor.

Buna örnek olarak da fazla detaya girmeden örnekleme yapmam gerekirse; Portekiz karşısında Uruguay’da 36 yaşındaki Edinson Cavani, 73 dakika sahada kalırken, 26 yaşındaki Maxi Gomez bu futbolcunun yerine oyuna girdi.

Bu örnekten yola çıkarak dünyanın futbolundan bizim buralara dönelim.

Trabzonspor, izinli birçok oyuncusundan yoksun ilk etap çalışmalarını tamamladı. Dün Antalya’da başlayan ikinci etapta sakatların dışında Milli takım kampındaki Gomez ile Larsen olmayacak. Kasım ayını işaret eden Teknik Direktör Abdullah Avcı, dinlenme periyodundan sonra Antalya’da güç yükseltecek, oyun tekrarı yapacak ve ligin kalan bölümü için kafasındakileri oyuncularına aktaracak.

Lig devam ederken transferlerini tamamlayan, maç yoğunluğu nedeniyle tekrar yapma fırsatı bulamayan Avcı’nın önceliği mutlaka oyunu güzelleştirmekten çok, etkili hale getirmesi olacaktır.

Gomez’in durumundan yola çıkarsak ve Portekiz maçzında direkten dönen vuruş tekniğine bakarsak Trabzonspor’un sorunu oyuncu kapasitesi değil. Trabzonspor’un giderilmesi gereken sorunların başında düşünce bütünlüğü geliyor sonrasında da oyuncu ve oyun bütünlüğü…

Trabzonspor, daha önceleri de belirttiğim gibi bu üç önemli sorunu ortadan kaldırır ve oyuna coşkuyu da ekleyebilirse ligin kalanında çok daha farklı, çok daha iddialı olacaktır…

#Katar
#Dünya Kupası
#Trabzonspor
1 عام قبل
Katar’daki futbolsa bizimki ne?
Merhametliler mangası…
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim