|
Yıldızlar bir bir kayıyor!

Kim ne derse desin herkes keyif alsa da yaklaşık bir ay devam eden 2022 FIFA Dünya Kupası’nda gözlerim hep yeni yıldızları ve yıldız adaylarını aradı.

Turnuva başlamadan önce başlayan Ronaldo ve Messi kıyaslaması, Portekiz ile Arjantin’in futbolundan çok bu iki ismin Dünya Kupasına nasıl damga vuracağı tartışmaları, Ronaldo’nun dramatik vedası ile noktalandı. Ardından Messi ile Mbappe tartışması gündeme oturdu. Bir anda Ronaldo da Neymar da unutuldu. Arjantin ile Fıransa finalinin öncesinde başlayan Messi-Mbappe kıyaslaması maç sonrasına da sarktı.

Final maçına gelene kadar 5’er golle gol krallığına ortak olan ikili arasında Mbappe bir fazla atınca 8 golle gol kralı olurken Messi şampiyonluk kupasının yanında elde ettiği en değerli futbolcu ödülüyle sevincine sevinç kattı.

Ulusal alanda kariyerini sonlandıran Cristiano Ronaldo hayal kırıklığı yaşarken, Messi en büyük hayalini gerçekleştirdi.

Büyük turnuvalar, büyük oyuncularla keyifli olduğu gibi gelecek organizasyonlar için sinyal veren oyuncular da heyecan oluşturur, gelecek turnuvalar bu heyecan sarmalında beklenirdi.

Bir sonraki büyük turnuvalara kim yıldız gelir, bu turnuvalarda yıldızlaşan futbolcu olur mu bilmiyorum ama bu büyük organizasyondan geleceğe onlarca futbolcu arasından kariyerli olarak belki Neymar da olabilir ama sanırım bir Mbappe kalır.

Futbolun bir organizasyon oyunu haline dönüşerek, taktiğe bağlı ve sadece takım üzerine yoğunlaşılan bunun yanında kişisel yeteneğin çok da ortaya çıkmadığı bir dönemden geçiyoruz. Kişisel becerisini bile oyun organizasyonu için kullanan, takımın sadece bir parçası olarak önceliğinin sisteme uymak olduğunu iddia eden bir anlayış belli ki dünyayı sardı ve bu dünyada artık Messi ile Ronaldo gibileri çok da kabul etmiyor.

Aslında final maçına baktığımızda Dünya Kupası’nı kazanan Arjantin’in, Messi’nin ikinci bölgede kaptırdığı topla ikinci golü yemesiyle neredeyse dünya başına yıkılıyordu. Ve o kupa kaybedilmiş olsaydı olacakları düşünmek bile insanı ürpertiyor.

Dünyanın aslında Rusya’daki Dünya Kupası’ndan bu yana futbolun organizasyon oyununa dönüşmesi uğraşı ister istemez bünyesinde yeni yıldızların çıkmasına çok da izin vermiyor. Dünyanın bireysel oyunu terk ettiği dönemlerde bizim ülkemizde aynı tas aynı hamam.

Yıldız oyuncu arayışı, yetiştirme gayreti, olmadı transferi için büyük gayret sarf edilen ülkemizde dünyanın kabul ettiği oyunu oynayamazsan elde edilen üçüncülükle, çeyrek finallerle daha çok avunur dururuz.

Merhum Özkan Sümer’in, “Yıldız arayan gökyüzüne baksın” söyleminin üzerinden 22 yıl geçti ama biz yıldız aramaktan bir türlü vazgeçmiyoruz. Yıldız arıyoruz fakat iş yıldız yetiştirmeye gelince de dudak büküyoruz.

Dünya Kupası artık geride kaldı ve bu hafta sonu ligimize dönüyoruz.

İstikrarsız bir görüntü ile Dünya Kupası arasına giren Süper Lig’de takımların geri dönüşleri merak edilirken, en önemli kriter mutlaka yine oyun olacak.

Geçen sezonun şampiyonu Trabzonspor, mutlu sona ulaşırken oyun olarak çok da coşkulu olmasa da organize olarak sonuçsal başarıyı şampiyonlukla taçlandırdı. Bunda hiç kuşku yok ki her zaman dediğim gibi futbolcu bütünlüğünün, oyun ve düşünce bütünlüğü ile birleşmesinin etkisi büyüktü.

Hazırlık dönemi, hazırlık maçları derken Trabzonspor, yenilenmiş kadrosu ve oyun anlayışı ile sezonun geri kalanına başlayacak. Hazırlık döneminde oynanan üç karşılaşmadan da beraberlikle ayrılan Trabzonspor, oyuncu ve oyun bütünlüğünü düşünce bütünlüğü ile pekiştirmiş bir görüntüde.

Yıldızları terk etmeye başlayan dünya futbolunun bir parçası olmak için yetenekli futbolcuya tamam ama yıldız adı altında bir veya birkaç futbolcu üzerinden takım değerlendirme dönemi artık geride kaldı. Ya dünya futboluna ayak uydurup oyunu organize bir şekilde değişkenlik gösterip geliştirerek oynayıp oralarda olacaksın ya da kendi liginle avunacaksın.

#FIFA
#Dünya Kupası
#Katar
#Ronaldo
#Messi
1 yıl önce
Yıldızlar bir bir kayıyor!
Bereket
Azınlığın zenginliği ile 1 Mayıs'ın yoksulluğu
Tadımlık hile
Öğrenci hareketleri: İsrail’e karşı ama düzene karşı mı?
Netanyahu’ya tutuklama tehdidi ve Amerika’nın uluslararası itibarı