|
Bu işte kimin çıkarı var?..
İstihbarat servislerinin nasıl çalıştığı konusunda bilgi sahibi olmaya pek gerek yok… Kriminoloji konusunda derin bir bilgi sahibi olmanın da çok büyük bir gereklilik olduğu söylenemez… Çocukluğumuzdan beri izlediğimiz, ciddi sayılabilecek polisiye dizilere göz atmış olmak; Sir Arthur Conan Doyle, George Simenon, John Le Carré, Agatha Christie, Dashiell Hammett gibi polisiye klasiklerinden en azından bazılarını okumuş olmak; ABD sinemasının CIA ve NSA kahramanlıklarını anlatmak için yaptığı filmleri izlemiş olmak yeterli olabilir…

Bizim kuşak Komiser Kolombo'yu kaçırmazdı mesela. Kolombo dizisinin en büyük özelliği de suçlunun daha ilk sahneden belli olmasıydı. Dizinin ilerleyen bölümlerinde Kolombo'nun katili nasıl köşeye sıkıştırıp yakaladığını pür dikkat izlerdik… Bu süreçte ve yukarıdan sözünü ettiğimiz bütün polisiyelerde ve de CIA filmlerinde kanun adamlarının sordukları ilk soru hep aynıydı. Hiç değişmezdi:

“Bu işte kimin çıkarı var?”..

HDP'nin Adana ve Mersin Merkezlerinde düzenlenen saldırılardan sonra yapılması gereken de budur… “Kimin çıkarı var bu saldırılarda?..” Sorulacak soru budur…

“Bu saldırıları kim düzenledi?” sorusu da tabii ki önemlidir. Ancak ikinci derecededir önemi…

Kimin çıkarı var, sorusunun yanıtı bulunursa, kimin bu işleri düzenlediği sorusunun yanıtına da yaklaşılır…

Kime yaramıştır bu saldırılar? Seçimlerde kime puan kazandırmayı amaçlamış olabilirler, bu işi düzenlemiş olanlar?…

Son bir yaklaşım da şu olabilir: Bir de tersten soralım soruyu: Kimin işine yaramaz, bu saldırılar?.. Kimin çıkarı yoktur bu saldırılardan?..

İki istikametten sorulan bu sorulardan sonra hakikate (hikmete) belki tam anlamıyla değil ama 'gerçekliğe' varmak, hızla yaklaşmak bir hayli kolaylaşabilir…

Dücane hocadan 'tadımlık'…

Cumartesi günü Bersay İletişim Enstitüsü'nde (BİE) Sayın Dücane Cündioğlu'nun bu sezonun 4'üncü ve son konferansını izleme fırsatı bulduk. Konferanslarına Ekim ayına kadar ara veren Cündioğlu'nun 2013'ten bu yana BİE'de verdiği konferanslarının video kayıtlarına bersay.com.tr sitesinden ulaşmak mümkün… Salonun ancak 120 kişi alması nedeniyle konuşmacının sohbetlerini izlemek isteyen binlerce düşünce insanı, web sitesindeki videolara başvuruyor.

Son konferansın konusu Merhamet ve Adalet kavramları üzerineydi. Bazı 'tadımlık' kelam parçalarını buraya almadan geçmek okurlara karşı haksızlık olur diye düşündük.

* Adalet merhametin zıddıdır…

* Çatışma yoksa adalete gerek olmaz…

* Müsavat, Hürriyet, Uhuvvet üçlüsünün içinde 'Merhamet' adaletin çözemediği çelişkileri çözer.

* Musa Peygamber maddeyi, İsa Peygamber manayı, Peygamber Efendimiz ise hem madde hem de manayı temsil eder…

* Güçlü olana merhamet yakışır.

* İman ile para 'çoğaldıkça görülmez'…

* Merhamet muhabbetten doğar; muhabbet ise kusurları örter, âlem kusurlarla kemale erer…

* Geç elde edilmiş kudrete genelde merhamet eşlik etmez…

* Diğer dinlerden farklı olarak İslamiyet'te merhamet inanç sisteminin en temel öğelerinden biridir.

Ders mükemmeldi. Dedik ya buraya tadımlık alabildik… Türkiye'de siyasi mücadelenin giderek ısındığı bir dönemde, 'merhamet' meselesini siyasi iletişimin eksenine oturtabilecek siyasi partinin ve liderin bu ülke milletinin 'ortak ruhi şekillenmesi'ni yakalayabileceği ve gelecek tasarımını daha iyi anlatabileceği son derece açık bir hakikattir…

Not:
Tüm okurlarımızın 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı'nı kutlarken Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün cumhuriyeti neden herhangi bir kuruma değil de gençliğe emanet etmiş olduğunu bir kez daha idrak etmeleri, üzerine düşünmeleri dileklerimi bir kez daha dile getirmek istiyorum… Saygılarımla…
#Komiser Kolombo
#Sir Arthur Conan Doyle
#George Simenon
#John Le Carré
9 yıl önce
Bu işte kimin çıkarı var?..
Bir Başka Mesele: Sistemi psikiyatr ve psikologlar bozdu
Niçin Diyanet
Bi şey yapmalı!
Hayallerin ötesinde yaşanan bir zaman dilimi
Zengin millet fakir devlet