|
Tarzan bir kez daha zor durumda

Yukarıdaki başlık genellikle bizim kuşak tarafından kullanılırdı. İçinden çıkılması zor durumlara düçar olunduğunda, çocukluğumuzdaki Tarzan filmlerini hatırlardık. Bebekken Afrika ormanlarında kaybolmuş, ormandaki hayvanlar tarafından büyütülmüş Tarzan (Johnny Weissmüller) sürekli ‘kötü’ beyaz avcılarla ve vahşi hayvanlarla savaşmak durumunda kalır, sevgilisi Jane ve maymunu Çita ile başına gelen felaketlere karşı sürekli mücadele ederdi. Bu mücadele de bir türlü bitmezdi tabii.

Yani, bitmez tükenmez mücadelelere maruz kalmayı “Tarzan zor durumda” diye biraz da espiri ile anlatmaya çalışırdık.

Türkiye’de muhalefetin durumu da budur.

Son askeri operasyonda da bir kez daha kendilerini zor duruma sokmayı başardılar. İktidarın yaptığı her şeyi reddetme refleksi ile hareket ettikleri, başka hiçbir politika üretemedikleri, topluma istikrar ve esenlik hedefleri sunamadıkları için, insan aklının ve vicdanının onayladığı bir operasyonu karalama çabaları onları bir kez daha zor durumda bırakmışa benziyor.

“Muhalefetten sana ne Ali Saydam?” diyebilirsiniz. Her zaman ifade etmeye çalıştığım gerekçeyi bir kez daha tekrarlayayım: İktidar tüm rejimlerde vardır, muhalefet ise sadece demokrasilerde... Bu bir. İkincisi, eğer muhalefet bizdeki gibi bu kadar zayıfsa demokrasi kırılgan hale gelebilir. Hele de iktidara yakın bürokrasi tarafından her an yavaşlatılması, geriletilmesi mümkündür. Güçlü muhalefet kontrollü olur, bu da iktidarın hata yapma oranının düşük olmasının garantisidir. Bu sebeple, buradan arada sırada muhalefete ‘ayar veriyormuş’ gibi görünme tehlikesini de göze alarak ‘olanı’ değil; ‘olması gerekeni’ arz etmeye çalışıyoruz. Tabii ki, siyasi iletişim boyutunda. Diğer boyutlar bizim boyumuzu aşar.

Özünde bir karış toprak kaybedilmemiş olmasına rağmen; orada 8 aydır ‘bırakılmaları’ bizzat muhalefet tarafından eleştirilen bordo berelilerin dövüşerek de olsa bir kısmının IŞİD’in eline geçmesi halinde yaşanacak trajedinin büyüklüğünün tüm ulusu ve dünya halklarını derin acılara gark edeceği gerçeğine rağmen; müthiş bir kurmay stratejisi ile bir kaza hariç, zaiyat vermeden tereyağından kıl çeker gibi işi bitirmelerine rağmen bu olayı aşağılamak için ancak stratejik siyasi iletişim bilgi ve tecrübesinden yoksun olmak gerekir. Başka bir yeteneğe ihtiyaç yoktur.

İlle de karşı mı çıkacaksınız? Açarsınız telefonu Genelkurmay Başkanı’na; önce şehit düşmüş olan astsubay için başsağlığı dilersiniz, sonra da Türk Silahlı Kuvvetleri’ni şahsında tebrik edersiniz. Nihayetinde dönüp iktidarı eleştirirsiniz. Mesela dersiniz ki “Geç kaldınız!”, “Parlamentoyu niye önden bilgilendirmediniz?”, “Seçim malzemesi yapmanızı onaylamıyoruz” vb.

Oysa kendinizi durduk yere bir kez daha (Batı basınının bile eleştiremediği) kamu vicdanında olumlu yansımalar bulan bir operasyonda mızıkçılık yaparak zor duruma soktunuz.

Hollywood bir aynadır

Hollywood nasıl ABD toplumunun aynası ise, Oscar ödülleri de Hollywood’un aynasıdır... Eğilim (trend) gösterir Oscar ödülleri. O yılki eğilim daha adaylar açıklandığında belli olur... Yani Hollywood’un Amerikan toplumunu kısmen de olsa dünyayı nasıl okuduğu Oscar’da anlaşılır...

Bazen bir bakarsınız laylaylom müzikaller ağırlıktadır (özellikle kriz yıllarında), bazen mafya – polisiye konular... Bir bakarsınız gençliğin aileye başkaldırışını konu edinen filmler damgasını vurur Oscar’a (Rebell Without Cause – Âsî Gençlik); bir bakarsınız zencilere yapılan haksızlık ve zulüm (Mississippi Burning)... Ancak Vietnam ve Irak savaşları sonrası her dönem bir hesaplaşma filmi ödüllendirilmiştir ve ABD’nin her iki savaşta da ne kadar haklı ve kahraman olduğu vurgulanmıştır...

Uzunca bir süredir bunalım filmleri hâkimdi ödüllere (Revolutionary Road, Little Children vb).

Bu yıl ne hâkimdi, derseniz; yanıtı şöyle özetlemek mümkündür: İnsan iradesinin çelişkiler karşısındaki mücadelesi diyebiliriz... Julianne Moore’un ödül aldığı Still Alice, Eddie Redmayne’in ödüllendirildiği The Theory of Everything, en iyi film ödülünü alan (9 dalda aday, toplam 4 Oscar ödülü) Birdman, J.K. Simmons’a en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülü getiren Whiplash, tek Oscar almasına rağmen 6 dalda aday olan American Sniper, en iyi şarkı Oscarı alan Selma...

Hepsinde aynı duygu... İnsan iradesinin muhteşem serüveni... Ve iradesiyle çözmeye çalıştığı çelişkileri...

Neden bu ortak duygu ve yaklaşım diye düşünmeden edemiyor insan. Amerikan toplumunda eksikliği çekilen beşeri duyguların arayışı olabilir mi? Yoksa kadere karşı konulamayacağının kabulü mü?

Bir şey kesin... Ünlü düşünürün altını çizdiği gibi “Amerika (hâlâ) maneviyatını arıyor...”

#Afrika
#Tarzan
#Ali Saydam
9 yıl önce
Tarzan bir kez daha zor durumda
Bir bu eksikti...
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit