Sparta Prag ile oynanan iki karşılaşmadan sonra lige girdiği Kasımpaşa maçında ismine her ne kadar rotasyon dense de kadro arayışı olan değişkenlikten sonra Trabzonspor, AEK karşısında sahaya geçen sezondan alışılagelen sadece Hugo Rodallega yerine Alexander Sörloth’lu kadro ve bu kadronun oyun anlayışıyla çıktı. Bordo-mavililer, bu anlayışla hem gelecek haftanın zor periyodu içinde yer alacak rövanş maçı için avantaj sağladı hem de ülkeye önemli puan kazanımı sağladı. Oyunun geneline baktığımızda geçişleri sağlıklı ve çabuk yapan rakibi karşısında Sosa’nın savunmanın önünde yer alması, Abdulkadir Parmak’ın da ikinci bölgeyi tek başına savunmaya çalışması AEK takımının işini kolaylaştırdı. Trabzonspor’un geçen sezon ki anlayışı dedik ama Pereria ile Novak’ın ilk yarım saat içinde sadece savunma bölgesinde kalması rakibin oyunu öne taşımasında etken sebeplerden biriydi. Bu bölümde bir kez hücuma çıkan Novak’ın penaltı kazandırması alışkanlığın göstergesiydi ve bu alışkanlık 22. Dakikada kaçan penaltıdan sonra sahaya yansıdı, oyun da değişti skor da.

Sonuç olarak ilk çeyreğinde rakibin pas yüzdesinin yüksek olmasıyla sıkıntı yaşayan Trabzonspor, oyunun diğer zaman dilimi içerisinde istediği her şeyi sahaya yansıttı, Sosa’nın oyunu kontrol eden anlayışı, Ömür’ün geçişleri başarıyla yapması, Ekuban ve Sörloth’un önde baskısı hem oyun üstünlüğünü hem de skor üstünlüğünü Trabzonspor’un tekeline geçirdi. Bu maçta Sörloth dinlendi, Ekuban, “Ben de varım” dedi.

Trabzonspor’da kadroya yeni katılan oyuncular, mevcutlarda hırs mı yaratacak yoksa tedirginlik mi bunu zaman gösterecek. Fakat bana göre bu takımın önceliği, ikinci bölgede direnç gösterip, rakibi karşılaşacak oyuncu olmalıydı. Çünkü bu takımda önüne gelen gol atıyor zaten...