Süper Lig’in bundan sonrasını tümüyle etkileyecek bir maçtı. Zirve iddiası bulunan her takım, Başakşehir’in alıp başını gitmemesi için sonucu dikkatle takip etti, hatta Başakşehir’in puan kaybına taraf oldu.

Medipol Başakşehir, oyunun başlamasıyla beraber istediklerini sahaya yansıttı. Düşük tempoda topun sahibiydiler, boş alan ve ters top aradılar. Galatasaray’ın ise takım olarak istediklerini yapma konusunda gücü bu sezon yetersiz kalıyor. Elindeki gol umutlarının hepsi saman alevi gibi futbolcular, bir günleri bir günlerini tutmuyor. Feghouli, Rodrigues, Onyekuru ve Eren ve dün oynamayan diğerleri... Hiçbirinin performansı maç öncesi öngörülebilir ve doğal olarak güvenilir değil. Bu isimlerden en büyük beklenti ise yeteneği doğrultusunda Feghouli. Porto karşısında geri dönüş sinyalleri vermişti, dün de istekliydi ama kendine eşlik edecek ve oyunu yükseltecek bir takım arkadaşı bulamadı. Ndiaye’nin düşük pas kalitesi oyun kurulumunu olumsuz etkiledi, Rodrigues ve Onyekuru etkisizdi. Deplasman kabusu bilinen sarı-kırmızılılar geri düşmeye hızlı reaksiyon vermese Başakşehir gibi bir takıma karşı sıkıntılı anlar yaşayabilirdi. Penaltı golü Galatasaray’ın oyunun içinde kalmasını sağladı. Medipol Başakşehir’in ise beraberliğe itiraz etmeyen bir tavrı vardı. Puan farkıyla lider olan Avcı ve takımı bir rakibini kendine yaklaştırmamanın, kazanmak için alınacak riskle değişilmeyeceğini düşündüler sanırım. Galatasaray’ın olası yorgunluğundan faydalanmak için Adebayor ve Elia’yı 67’de sahaya sürdüler ama düşük tempoda onlar da hiçbir tehdit oluşturmadı.

Başakşehir’in hevesi, Galatasaray’ın ise gücü yoktu. Sonucun mevcut şartlarda kimseye yararı da zararı da dokunmadı. Hatta ligde yukarılara göz koyan bütün takımlar da çıkan sonuçtan memnun kaldı.