Dün akşam Rizespor-Galatasaray maçı futbolseverlerin bu hafta sonucunu en çok merak ettiği müsabakaların başında geliyordu. Son yıllarda Rizespor-Galatasaray maçları, hakem kararları ve saha içindeki aksiyonlarla ilgi çekti. Dün gelenek bozulmadı ve yine eski maçların tekrarı niteliğinde bir maç izledik. Sonucunda Galatasaray bu haftayı da kayıpsız geçerek zirve yolunda zor bir deplasmanı geride bıraktı.

Hakem kararlarını tartışmak bana manasız geliyor. Bütün heyecanı ve enerjiyi bu noktaya harcamak saha içini ne yazık ki boşlamaya veya sonuç kötü olunca kolay bir bahane yolunun önünü açıyor. Fenerbahçeliler özellikle dünkü hakem yönetiminden memnun olmadı. Belki de haklılar buna bir şey diyemem ancak sürekli buna da takılmamak gerekir. Bir süre sonra da eminim ki kimin maçı daha önce veya daha sonra oynadığı da sorun oluşturacaktır. Bunları yıllardır tartışıyoruz ama sonuçta işin sonunda 3 puanı kazanıyorsanız unutup gidiyorsunuz. Sonra yeni bir hafta başlıyor ve yeni bir mücadele başlıyor. Psikolojiyi en güçlü tutan şey inanın kazanmak ve inanmaktır. Bunun tam zıttı ise işte tam da bu kararların içinde yoğrulup gitmektir. Sezon sonunda bütün bunlar unutulup gidecek. O halde önce bugüne bakmak ve sahanın içini çözmek gerekiyor. Bundan hem futbolcu yoruluyor hem de camia. Biz gazetecilere elbet malzeme çıkıyor orası ayrı ancak sürekli de aynı şeyleri konuşmak ve tartışmak işten keyfi kaçırıyor. Belli ki şimdiden özellikle sene sonundaki iki Fenerbahçe-Galatasaray derbisi çok konuşacağız ve tartışacağız. Gücümüzü daha yolun başında tüketmeyelim derim.

Rizespor ise çok iyi başladığı sezonda zorlu bir fikstüre girdi ve puan kayıpları yaşıyor. Ben her şeye rağmen yeşil-mavili takımın iyi yolda olduğunu ve toparlayacağını düşünüyorum. Özellikle İlhan Palut özelinde kendisine duyulan güvenin haklı olduğu kanaatindeyim.

Bir şekilde oyuncularını tekrar motive edecektir. Rize seyircisi de maçlara daha çok gitmeye başladı, umarım bu devam eder.