|
Sanal anarşistler gerçek eylemler

Geçen haftayı yurtta ve dünyada eylemlerle geçirdik, eylem ve örgüt kelimeleri farklı anlam ve yorumlarla hep gündemimizdeydi. İngiltere''de ise harçların artırılmasını protesto eden binlerce protestocu öğrenci bir haftadır sokaklarda.

Türkiye''de mülkiyelilerden bir gurup öğrenci Cumhuriyeti korumak adına protestolarını sürdürüyor, sanal âlemde ise anonim örgütünün savaşçıları ile küresel güçler savaşıyor.

''Eğer küresel istikrar aldatma ve yalanlara dayalı ise onu biraz sarsmak da gerekli'', Bu sözler Wikileaks sitesinin sözcüsü Kristinn Hrafnsson''a ait. Hrafnsson bu sitenin kimliği bilinen az sayıda kişisinden birisi. Wikileaks''i korumak için sanal alemde savaş başlatan “anonim” örgütünün adı biliniyor ama savaşçılarının kimlikleri gizli. Kod isimleri ile basına demeçler veriyorlar. “Soğukkanlı” kod adlı temsilcinin “savaş daha sona ermedi” sözleri bu intikam yemeğinin uzun bir zaman dilimine yayılacağını gösteriyor.

Sanal âlemin anarşistleri yalnızca internet üzerinden kendilerini ifade ediyorlar. DOS saldırısı denilen, internet sitesini devre dışı bırakan aşırı yüklenmeye neden olan botnet yazılımları bu savaşçıların en büyük silahları. Dünyanın her yerinden binlerce bilgisayarın gücü birleşiyor, düşman internet sitelerine saldırıya bir anda geçiliyor. Bu botnetlere her gün yeni savaşçılar katılıyor. Bu kişilerin sayısı çok kısa sürede 4 bine ulaşmış durumda.

Anonim örgütünde kontrolü mümkün olan hiyerarşik bir yapı yok. “Soğukkanlı” isimli üyenin örgüte ilişkin tanımı şöyle: “Biz bir grup sıradan insanız. Önümüze gelen konularda, neler yapabileceğimize kendi kendimize karar verip harekete geçiyoruz.” Sıradan insanlardan oluşmuş, bilgisayar dışında hiç bir silahları olmayan sanal âlemin savaşçıları karşısında tüm silahlar etkisiz kalıyor. Dünyada savaşın argümanları değişiyor biz ise hala üniversitelerde protestocu gençleri tartışıyoruz. Gençlerimiz de hala protestolarını yumurta atarak gösteriyorlar.

***

Öğrenci eylemleri biz 80 öncesi neslinin gündemine çocuk yaşlarımızda girdi. Ailemin Kayseri''den İstanbul''a gelmesine, İstanbul Hukuk fakültesinde okuyan abimin kaldığı öğrenci yurdunun her gün saldırıya uğraması, basılması sebep olmuştu. İstanbul''a taşındıktan sonra ise bu sefer olayları evin içinde yaşamaya ve dinlemeye başladık. Kavgalar, arananlar, saklananlar çocukluğumun kaçırmamaya çalışarak can kulağı ile dinlediğim hikâyeleri arasında yer alır.

Üniversiteye girdiğimiz gün her şey süt liman olmuştu, bütün kötü çocuklar içerideydi ya da ölmüştü. Onlar adına yas tuttuk, fikirlerini paylaşmasak da acıların paylaştık her şeyden önce de saygı duyduk onlara. Bunun tam karşı cephesinde düşünmekten, mücadele etmekten, siyasetten korkan gençler ise bizim için hep muhallebi çocukları oldu.

80 öncesinin öğrenci olayları Türkiye''yi hangi yönde etkiledi sorusunun cevabı bakış açılarına göre değişir. Ancak o dönemin öğrenci mücadelesinden geçmiş gençlerinin Türkiye''nin entelektüel ve siyasi birikimine büyük katkı sağladıkları bir gerçek.

Bugün hükümette olanların da gençliklerinde muhallebi çocukları olmadığını biliyoruz. Bu nedenle gençleri ve dünyayı anlamaya çalışmak için başka yerlere değil, kendi gençliklerine gitmeleri yeterli. Bu nedenle gençlere yönelik orantısız şiddeti tepki ile karşılıyorum. Öğrencileri de protestolarını da anlıyor ancak saldırganca tutumlarını asla desteklemiyorum.

LOCADAN

Kendi isimleri ile “Açık” açık yazamayanlar yine maskelerinin arkasına saklanmış, terbiye, ahlak, edep gibi yabancı oldukları kelimeleri kullanarak namuslu insanlara çamur atmaya devam ediyorlar. Bu kendini bilmeyen, fakat herkesin kendisini çok Açık bildiği kişinin iddialarının gerçek dışı olduğunu bir kere daha ifade ediyorum. Değerli okuyucularımın vaktini daha fazla almak niyetinde değilim. Ama gerektiğinde namuslarıyla iş yapan insanlara çamur atanların maskelerini indirmekten de çekinmeyeceğimin bilinmesini isterim.

ÖLMEK NE KADAR KOLAYMIŞ!

Ali Şükrü Sula, çok sevdiğim iki arkadaşımın Ayşe ve Havva''nın babası. Sadece kendi çocuklarının değil, hepimizin çocuklarının Kur''an öğretmede hocası, dedesi. Neredeyse bizim camiada Şükrü Hoca''nın derslerinde bulunmamış, dizinin dibinde oturup harf öğrenip ders dinlememiş kimse yoktur. Büyüyenler yerlerini küçüklere bırakır. Şükrü Amca ömrünü hayır işlerine adamış, Kur''an kurslarından camilere, imam hatip okullarına, Kur''an öğrenmeye vesile olacak birçok merkezin yapımına öncü olmuştu.

Ölüm haberini bir iki gün önce bir yatsı namazı camiye giderken geçirdiği bir trafik kazası sonrasında aldık. Eşine “hanım biz galiba çok yaşadık” dedikten iki namaz vakti, evinden camiye gitmek için çıkışından tam 5 dakika sonra, yapımına destek olduğu Cami''ye ulaşamadan hakkın rahmetine kavuştu.

Hepimize ölmek ne kadar kolaymış dedirtti. Ölüm haberinin ardından kısa sürede evi her yaştan “benimde hocamdı” diyen binleri geçen ziyaretçi ile doldu taştı.

Geride kendisi gibi yetiştirdiği dört evlat ve onbir torun, binlerce talebe ve talebe yetiştirmeye imkân sağlayan kurslar ve okullar bıraktı.

Allah rahmet eylesin.

13 yıl önce
Sanal anarşistler gerçek eylemler
Vadedilmiş topraklar
Siyasette yumuşama: Mümkün mü?
Genç kimdir?
Başkan Erdoğan soykırım davasının müdahili olarak ABD’ye gidecek mi?
Özgürlüğün otoriterliği karşısında Filistin taraftarı öğrenciler