|
Yalan haber ödülleri…

Trump iki gün önce Fakenews, Yalan Haber Ödüllerini dağıttı. Trump’ın basın danışmanı her yıl bu ödüllerin dağıtılacağını ve Başkan’ın yalan haber yapan muhabirlerin listesini tutacağını duyurdu. Trump’ın dün açıkladığı listesinde birinci sırada The New York Times iki haberle yer alıyor. NYT yazarı Paul Krugman ise Trump döneminde ekonominin iflas edeceğini söyleyen yalancı yazarlar arasında birinci sırada geliyor. Devamında ise CNN, ABC News, Washington Post, Time, Newsweek’e listenin ilk sıralarında yer verilmiş.


Trump “Fakenews’ ödüllerini verirken elbette kendisini merkeze almış durumda. Oysa bunun örnekleri pek çok alanda görülüyor. Mesela Amerikan medyasında Türkiye aleyhine çıkan dezenformasyon özelliği taşıyan yüzlerce haber var. Sadece Türkiye’de değil dünyada Amerikan çıkarlarına takılan, maskeleri öne çıkartan, “karartma haberler”in bir listesi tutulsa sıralamada bir hayli zorlanırdık herhalde. Amerika’nın dünyadaki operasyonlarının öncü gücü olan “dezenformasyon” haberleri ise saymakla bitmez. Irak Savaşını başlatan kimyasal silah fabrikaları bunun en büyük örneğidir. Haber ilk ortaya atıldığından bu yana 27 yıl geçti, operasyon hala bitmedi.

Canlı tanıklıklarımız da var elbette! 2006’da İsrail’in Beyrut’u bombalamasının ardından bölgedeydim. Yüzlerce insan evini ve yakınlarını kaybetmişti, hastaneler yaralılarla, parklar mültecilerle doluyken çekimlerimizi bitirip otele geldiğimizde ABC kanalı gözüme takıldı. Bomba haberleriyle İsrail’de yaşayan bir küçük kızın travması, psikolojik sorunları anlatılıyordu. Hakikatler ve medyada gösterilenler arasındaki uçurum örneklerini çokça bulabiliriz.

Diğer taraftan Türkiye odaklı yalan haberlerin sayısı da bir hayli yüksek. Bir listeleme yaparsak NBC’nin Amerikalı bir askerî kaynağa dayandırarak verdiği 15 Temmuz gecesi Erdoğan’ın ülkeden kaçtığı haberi gibi. Her operasyon döneminde bir de yazılan haber senaryoları ortaya çıkıyor. Son yıllarda neredeyse hazır program formatları gibi hazır haber formatları ürettiler. Oyuncuları bulmak zor değil elbette. Adaptasyon Kore senaryoları gibi; kişiler olaylar değişiyor ama olayların örgüsü ve akışı değişmiyor.

Önümüzde Afrin ve Menbiç bölgelerine ilişkin bir operasyon süreci görünüyor. Farz edelim ki operasyona karar verildi ve operasyon başladı diyerek batı medyasının konumlanışı ile ilgili gözümüzde bir canlandırma yapalım. Tamamen tahminî elbette!

Önce 50 takipçili Kürt isimli bir twitter hesabından, bölgeden “Türkiye kimyasal silah kullandı” iddiası ortaya atılır. Sonra bir haber kanalı “Bunu araştırıyoruz, bölgeye gazeteci gönderdik.” der. Bir iki olasılık içeren bulgudan bahseder. Oradan bir İsveçli gazeteci ünlü bir dergide bir makale yayınlar, Halepçe örneği üzerinden bölgedeki kimyasal silah kullanımlarını anlatır. NBC ve ABC gibi televizyonlar bir haber dosyasıyla kimyasal silah kullanıldığı iddia edilen bölgedeki sivil hayattan örnekler verir. Son yıllarda bolca haber olan kadın gerillalar yeniden gündeme gelir. NYT’ta ise mutlaka bir makale çıkar. Muhtemel Türk-Kürt savaşından ve içinde kimyasal silah kullanıldığı ihtimalinden söz edilir. Makale bölgede ölen siviller olduğunu ama bunların teyit edilmediğini söyler. Ortada net hiçbir bilgi, belge, bulgu yoktur. Ama dünya kamuoyu nezdinde şüphe kırıntıları serpiştirilmiştir.

Elbette gerçek değil, bu bir muhtemel medya senaryosu! Alev Alatlı’nın format endüstrisinin menşei Hollywood’u anlatan kitabında yer alan çok beğendiğim bir tespiti ile bitireyim. “Amerika’da Hollywood hayatı değil, hayat Hollywood’u taklit eder!”

11 YILIN ARDINDAN
ONARICILARA İHTİYAÇ VAR…

11 Yıl önce bugünlerde Ak Parti’nin Kızılcahamam’da yapılacak istişare kampına giderken Hrant Dink cinayetini haber almış ve çok üzülmüştük. Akabinde cinayetin çözülmesi için yapılan çabalar da sonuç vermedi. Bu cinayet toplumu ayrıştırma projelerinin işaret fişeği oldu. Karşılıklı iyi niyet içeren tüm girişimler önyargılara kurban gitti, toplum kırıldı, önyargılar kırılamadı. Yıllar sonra 15 Temmuz 2016 sonrası gördük ki bu aslında büyük bir komplonun bir adımıydı. Daha doğrusu “Danıştay Cinayeti”nden sonra ikinci büyük adımı. Türkiye’nin kronik sorunlarını çözme iradesini etkilemeyi de amaçlıyor, ülkede yaşayan Ermeniler ile devlet arasındaki en önemli köprüyü deviriyordu. Cinayetin üzerinden onca zaman geçti, belli ki çok hedefli kurgusu olan bir cinayetti. Fetö irtibatlı kişilerin olayların öncesi ve sonrasındaki kilit rolleri belirlendi. Toplum olarak hepimizin isteği elbette bu cinayetin aydınlatılması. Ve devamında da farklı kesimlerle kurulan diyaloğun yeniden canlandırılması ve güçlendirilmesi. Bu ilişkinin iki taraflı yara aldığının farkındayız elbette. Ancak bu yaraların sarılması imkansız da değil. Daha önce başarılmıştı, şimdi de başarılabilir. Geçen 11 yılın ardından siyasetin yaraları saran, ortak yaşam alanlarını güçlendiren yeni bir dil kurması gerektiğine inanıyorum. Onarıcılara ihtiyacımız var. Ruhu şad olsun.

#Trump
#Haber
#ABD
#Türkiye
6 yıl önce
Yalan haber ödülleri…
Yeni sistem: CHP rejiminin sonu
Kara dinlilerle milletin savaşı
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm