|
Albert"i okuyorsan evlenirim!

Şaşırdım, “Hadi be” oldum ama bol bol da güldüm. Pazar günü kanalları gezerken Flash tv''de Dest-i İzdivaç programına takıldım.

Hanımefendi eş bulmak üzere gelmiş. Galiba mühendismiş, entellektüel eş arıyordu. Bir beyefendi telefonla yayına katıldı, talip olduğunu söyledi. Eş arayan hanımefendiye “Ünlü yazar Albert Pauchart''ın kitaplarını okuyor musun?” diyordu. Yani Albert abimizin yazdıklarını okuyorsa eğer, gidip isteyecekti kızı... “Evlenme şartına bak” dedim...

Entellektüel eş arayan entellektüel hanımefendi “Benimle evlenecek olan mühendis olabilir, bilimadamı olabilir” diyordu.

Stüdyodaki seyircilerden biri “Kasap olmaz derken kasapları niye küçük görüyorsun?” diye sert çıkış yaptı. Entellektüel koca peşindeki bayan “Bana beynini çalıştıran adam lazım, ellerini çalıştıran değil” karşılığını verince kıyamet koptu...

“Vaay... Yani kasapların beyni çalışmıyor mu?. O beyin talimat vermese o eller eti nasıl kesecek?” diye bağırdı bir seyirci öfkeyle...

Entellektüel-bekar hanımefendi “Bakın işte sizde beyin yok ki, böyle konuşuyorsunuz” diye nara attı.

Kasap et derken stüdyoda beyin kavgası patlak verdi.

Sunucu olaya müdahale etmese karaciğer ve böbreğe çalışacaklardı...

Bir başka evlenmek isteyen bayan ise “Bıyıksız olsun, kel de olabilir, kelleri severim” diyordu. En önemli izdivaç şartı buydu. Olmazsa olmazıydı. Güle güle öldüm.

Stüdyodaki yaşlı bir bayan ise “Ne var bıyıkta. Benim eşim bıyıklı, sürekli kendi ellerimle boyuyorum bıyıklarını. Çok da güzel oluyor” diye tersledi.

Evlenmek isteyen bir bayana telefonla talip olan erkeklerden biri ise “Ben çok yakışıklıyım. Bu sizi rahatsız eder mi” diyordu...

Olay tam tiyatro yani... Bu izdivaç programlarına kızıyoruz ediyoruz ama geçenlerde karşılaştığım bir dostum ilginç bir olay anlattı bana...

Babası yalnız yaşıyormuş, 70li yaşlardaymış. Hemen hergün oğlunu arayıp “Bana kadın bu-lun. Evlenmek istiyorum” diye bağırıyormuş. Kavga ediyormuş. “Abi ben nereden eş bulayım babama? Ben ne anlarım diyerek babama ağzıma geleni söyledim” diyordu. Küsüşmüşler...

Arkadaşım “Bu izdivaç programlarını izleyince yaşlıların yalnızlığını anladım. Evlat olarak ihmal edip pek gitmiyoruz yanlarına. Meğer ne çok yalnızlık çeken, evladından umudunu kesip televizyonlarda çözüm arayan varmış” dedi...

Şimdi arkadaşım sık sık izliyormuş bu programları... “Acaba babam da çıkar mı” diye...

16 yıl önce
Albert"i okuyorsan evlenirim!
Ukbe b. Nâfi’nin cehdi
İğne ve çuvaldız…
İhracatta Türkiye
Hizmet sektöründeki enflasyon işleri zorlaştırıyor!
Tarihin sonu ve ABD üniversiteleri