|
POMPEO’nun Türkiye politikası

MIKE Pompeo’nun ABD Dışişleri Bakanlığı’na, Gina Haspel’in CIA Başkanlığı’na atandığı saatlerde Hatay’ın Kırıkhan ilçesi sınırında Afrin ve Münbiç konularını değerlendirmek için ulusal yayın yapan bir TV kanalına seyir halindeydim. Hatay İlimiz’deki otele intikal ettiğimde Dışişleri Bakanı Tillerson’un Trump tarafından teamüllere aykırı bir şekilde görevden alındığını yerine CIA Başkanı Pompeo’nun atandığını öğrenmiştim. Pompeo’nun 15 Temmuz hain darbe girişimini destekleyen TWEET’leri olmuştu. Üstelik CIA Başkanlığı’na ABD’nin bir dönem adı insanlık dışı işkencelerle anılan Haspel’in atanması karşısında ilk tepkim; ‘’Amerika’daki bu önemli değişikliklerin, Işıklı Küre şer koalisyonunu oluşturan Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır cephesinde büyük bir sevinçle karşılanmış olması bu ülkeler ile Amerika’daki uzantılarının açık işbirliğinin işaretlerini gözler önüne seriyordu. Bu önemli atamalar ABD’de uzun zamandan beri devam eden çok başlılığı bitirmeye yönelik miydi devlet içinde bir mutabakat mı söz konusuydu? Şüphesiz Cumhuriyetçilerin ağırlıkta olduğu Amerika Temsilciler Meclisi İstihbarat Komitesi’nce 1 yılı aşkın bir süredir devam eden Rusya soruşturmasında, Başkan Donald Trump’ın seçim ekibi ile Moskova’nın gizli iş birliği yapmadığı sonucuna varması Trump’un geçici de olsa elini çok rahatlatmıştı.



Tillerson’un Trump tarafından görevden alınmasında iki senaryo öne çıkıyor. İlk senaryoya göre; ‘’Uzun süreden bu yana Katar’la ilişkilerin yumuşatılmasından ve İran‘la Barack Obama döneminde başlatılan politikalarının devamından yana olan Rex Tillerson, Washington merkezli İsrail yanlısı neo-con’ların merkezi olan Demokrasiyi Savunma Vakfı (FDD )mensuplarınca hedefe alınmıştı. Bu grup gerekirse İran ve Katar’a bir rejim değişikliğine varan sert politikalar uygulanmasını istiyordu. FDD’nin baskısı sonucu Trump Tillerson’u görevden almış, sonunda ikisi de neo-con olan Pompeo ve Haspel ile FDD hedeflerine bir adım daha yaklaşmış görünüyorlardı’’ İkinci önemli senaryo ise ’’Rex Tillerson'un İngiltere’de ajan ölümlerinden Rusya’yı sorumlu tutan açıklamayı yaptıktan sonra görevden alınmış olmasıydı. Yerine Rusya’yla işbirliğine önem veren Pompeo gelmişti. Dışişleri bakanlığına atanmadan önce Pompeo neredeyse 6 aydır Beyaz Saray’dan hiç çıkmıyordu. Her sabah günlük brifing için gittiği Trump’ın yanından brifing bittikten sonra da ayrılmıyor ve Beyaz Saray politikalarını perde arkasından yönlendiriyordu. Bu nedenle Pompeo’nun Türkiye aleyhine görüşlerinin Trump’a hiç yabancı olmadığı ve bundan sonra gelecek hamlelerin dikkatle izlenmesi gerektiği de konunun uzmanlarınca vurgulanıyordu.’’

POMPEO PKK/PYD’Yİ MÜMBİÇ’TEN FIRAT’IN
DOĞUSU’NA GÖNDERECEK Mİ?

Son günlerde tam olmasa da Amerika’da kontrolü ele geçiren Trump’un Dışişleri Bakanlığı’na getirdiği Pompeo ile birlikte, Tillerson’un Türkiye ile birlikte iş birliği içinde PKK/PYD’yi Mümbiç’ten Fırat’ın doğusuna gönderme sözüne uyup uymayacağını anlayabilmek için POMPEO’nun Kongre'de olduğu 6 yıl içindeki Türkiye politikasını irdelememiz gerekir sanırım. Kongre'de görev yaptığı 6 yıl boyunca ‘Türk Dostluk Grubu üyesiydi. Ermeni tasarısını desteklemedi. Ermeni kurum ANCA tarafından C notu karnesi var. Kıbrıs konusunda Türkiye aleyhinde olmadı. CIA Başkanı olduktan sonra ilk yurt dışı gezisini Türkiye’ye yaptı, iyi ilişkiler kurdu. Geçen yıl CSIS adlı düşünce kuruluşunda Türkiye’nin yabancı teröristlerin Suriye’ye girmesini önlediği için başarılı olduğunu söylemişti. Muhafazakar şahin kesimde, İran konusunda sert, Suudi/BAE’ye yakın’’

Başkan TRUMP’ı YPG ile işbirliğinden vazgeçmemesi için en fazla etkileyen isim olan POMPEO'nun yeni CIA Başkanı HASPEL ile birlikte İran’ı acilen müdahale edilmesi gereken düşman olarak gördüğü aşikar. İran’ın Suriye içinde artan gücünden son derece rahatsız oldukları için bu ülkeye yakın milislerle Suriye içinde tek mücadele edebilecek güç olarak YPG terör örgütünü gördükleri de bilinen bir gerçek. Pompeo’nun geçen yakın bir zamanda yapılan bir toplantıda, “Eğer İran milislerine karşı bir güç bulundurmak istiyorsak 50 bin Amerikan askerini göndermemiz lazım. Bu da olamayacağına göre YPG ile Suriye içinde İran’a karşı çalışmak zorundayız” dediği de biliniyor.

Her ne kadar ABD DIŞİŞLERİ Sözcüsü Nauert yaptığı açıklamada, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun açıklamalarına mesafeli bir şekilde yaklaşarak, “Menbiç konusunda henüz anlaşma yok. Türklerle Menbiç görüşmelerimiz sürüyor” dese de ABD merkezli Foregin Policy dergisinde yayımlanan analiz ve Rex Tillerson’un Türkiye ziyaretinin perde arkasını yazan Washington Post gazetesi benzer konuların Ankara’da masaya yatırıldığını duyurmuştu. Habere göre Tillerson ziyareti sırasında PYD’nin Arap ağırlıklı bölgelerden çekileceği sözünü vermiş ve Fırat’ın doğusunda Ankara’nın belirlediği PYD’li isimlerle çalışma teklifinde bulunduğu açıklanmıştı. Tillerson’un Ankara’ya verdiği söz muhakkak Trump’ın bilgisi dahilinde olduğuna göre Trump ve POMPEO’ya düşen görev PYD terör örgütü mensuplarının bir an önce Mümbiç’ten çıkarılmalarını sağlamaktır. Aksi halde Türkiye Afrin harekatı sonrasında Mümbiç ve Fırat’ın doğusunu da teröristlerden temizleme kararlığındadır. Sınır koruma gücü adı altında 30 bin kişilik terör ordusunun sınırda konuşlanmasına Türkiye beka sorunu nedeniyle asla müsaade etmez. Bu böyle biline.

#Türkiye
#Afrin
6 yıl önce
POMPEO’nun Türkiye politikası
Başbakan’ın açıklamadığı eylem neydi
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…