|
Hazar'da olmak veya olmamak...
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu, üç günlük bir ziyaret için yarın Baku'ya gidiyor. Genelkurmay Başkanı'na F-16 filoları da eşlik edecek. Böylece Türk Hava Kuvvetleri'nin en elit gücü, Hazar kıyısında, Azerbaycan hava sahasında 'bayrak göstermiş' olacak.

Bu olay İran'da büyük tepkilere vesile oldu. 'Resmi pozisyonu' yansıtan İran basını kıyameti koparıyor ve işi Türkiye'yi 'tahrikçilik'le suçlamaya vardırıyor.

Kıvrıkoğlu'nun Baku ziyareti önceden tasarlanmıştı. İran'ın tepkisi, Orgeneral Kıvrıkoğlu'nun ziyaretinden çok, F-16'lar aracılığıyla yapılacak olan 'bayrak gösterisi'ne. Bu 'bayrak gösterisi'nin, kısa bir süre önce İran ile Azerbaycan arasında Hazar'ın güney bölümünde petrol araştırmaları nedeniyle patlak veren sürtüşmenin üzerine gelmesi de, İran'ın öfkesini besleyen bir başka neden. Yine de, Türkiye ile İran arasında Azerbaycan üzerinden oluşan gerilime rağmen, Türkiye'nin 2001 yılının son dört ayında İran'dan 1.5 milyar metreküp doğal gaz satın alacağı da Enerji Bakanı tarafından açıklandı.

Bununla birlikte, 'Hazar denklemi' bu satırlara sığamayacak kadar karmaşık. Örneğin, Türkiye 'kardeş' Azerbaycan'a 'destek eli'ni uzatıyor. Amerika da Azerbaycan'dan yana. Ama Rusya da İran'a karşı tavır aldı. Oysa, Kafkasya'da Azerbaycan'ı da içine dahil etmeyi tasarlayan 'Türk-Amerikan ekseni'ne 'Rusya-İran ekseni' set çekiyor. Buna karşılık, dünyanın en zengin ikinci doğal gaz yataklarını barındıran, Hazar'ın karşı kıyısındaki Türkmenistan, İran ile birlikte hareket ediyor.

Oysa Hazar'ın paylaşımı konusunda İran'ın kıyıdaş her ülkenin yüzde 20'ye sahip olması tezi, Türkmenistan'ın kaynaklarını da içine aldığı için Aşkabad'ın işine gelmiyor. Buna rağmen, Türkmenistan, Rusya-Azerbaycan işbirliğine karşı İran'ı tercih ediyor. Türkmenistan'ın Azerbaycan'la ciddi çelişkileri ve çıkar ihtilafları mevcut.

Yine de, Türkiye'nin önündeki en ihtiraslı projelerden biri, Türkmenistan gazını Hazar'ın altından döşenecek bir boru hattı ile Azerbaycan üzerinden Türkiye'ye ve Batı pazarlarına taşımak.

Bu amacın gerçekleşebilmesi için, Türkiye'nin Azerbaycan ve Türkmenistan'ın arasını yapacak 'hakkaniyetli' bir ağırlığa, her iki taraf üzerinde sahip olması gerekiyor. Bu da yetmiyor. Türkmenistan'ı uzaklaştırmamak için, İran'a karşı 'hasmane' bir politika izlememesi de gerekiyor.

Çıkın işin içinden çıkabilirseniz… 'Uluslararası hukuk'un kimin yanında durduğu da o kadar net değil. Merkezi Londra'da bulunan ve Hazar konusunda uzman bir kuruluş olan Eurosevic'in yöneticisi Piruz Müçtehidzade, son gelişmeler üzerine şu yorumu yapıyor:

"İran'ın Azerbaycan'ın petrol aramalarını durdurması, erken uyarı yapılmaksızın olmadı. Azerbaycan'ın Hazar Denizi'ndeki saldırgan davranışları, Azerbaycan'a tepkilerini ifade etmiş olan tüm Hazar devletlerince açıktır. Örneğin Rusya 1994, 1995 ve 1998'de Azerbaycan'ı protesto etmiş, Türkmenistan ise meseleyi 2000 yılında Birleşmiş Milletler'e taşımıştır… İran'ın davranışı ulusal çıkarlarını korumak yönünde olup uluslararası hukuka uygundur ve Amerikan medyasının NATO'yu Hazar Denizi'ne çekmeye ve Hazar bölgesini militarize etmeye hakkı yoktur."

Bu bir görüş. Bir başka (Rus kaynaklı) görüş açısı, dün sözünü ettiğimiz 16 Ağustos tarihli Russian Oil&Gas Report'ta şu satırlarda ifadesini buluyor:

"Hazar Denizi'nin petrol tarihi açısından 2001'de iki önemli olay gerçekleşti. Herşeyden önce, denizin Kazak sektöründe devasa Kaşagan petrol yataklari keşfedildi ve bu saha petrolün nakli için büyük bir boru hattı gerektiriyor. İkincisi, Hazar petrolünün Türkiye'ye ulaşması için Baku-Tiflis-Ceyhan boru hattı projesi, ayrıntılı mühendislik aşamasına geçerek büyük bir adım atmış oldu. Baku-Tiflis-Ceyhan projesi için lobi yapan Amerikan Yönetimi, Kaşagan petrolünün Ceyhan'a naklini savundu. Tahran, Kaşagan petrolünün Kazakistan-Türkmenistan-İran boru hattıyla nakledilmesini istiyor… 2001 başlarında Washington, Kazak petrolünün İran üzerinden nakli düşüncesini destekleyen Astana'ya yanaştı… Kazakistan-Türkmenistan-İran projesini gerçekleştirmek konusunda imkanı bulunmayan İran, Baku-Tiflis-Ceyhan projesini altetmeye çalışıyor. Alov ve Savalan projelerinin (Azerbaycan'la ihtilaf konusu olan) dondurulmasını sağlayan İran saldırıları, petrol şirketlerinin Ceyhan boru hattının inşasıyla ilgilenmekten vazgeçmelerine yol açıyor.

… Birkaç ay öncesinde (Alov projesinde yüzde 15 hissesi olan) Shell ile (Savalan projesinde yüzde 30 hissesi olan) ExxonMobil, Baku-Tiflis-Ceyhan projesiyle aktif biçimde ilgiliydiler, ama bu şirketler şimdi bu projede yer almak istemiyorlar. Bor hattı, şirketlerin Hazar projelerine fena halde ihtiyaç duyuyor çünkü boru hattına akıtılacak petrol eksikliği projenin en büyük sorunu. Shell ve ExxonMobil'i Baku-Tiflis-Ceyhan projesinden uzaklaştırarak, İran, (Baku-Ceyhan) boru hattının durumunu kötüleştirdi. Eğer Tahran, Azeri ve Çırağ sahalarının geliştirilmesinin dondurulmasını talep eden Türkmen iddialarını da kullanırsa, Ceyhan'a boru hattı döşemek tüm anlamını yitirecek. Bu durumda Kaşagan petrolünün İran'a taşınması argümanı yeni bir güç elde edecek."

Baku-Ceyhan'ı, Rusya'nın taş koymasının yanısıra, İran da bu yollarla torpilliyor. Üstelik, zımni Kazak ve Türkmen desteğiyle.

Hazar'ın, Amerikan diplomatik desteği ve İsrail perspektifleriyle, Türkiye aracılığıyla 'militarize edilmesi' sorunu çözmeye yetmeyebilir. Daha da karmaşıklaştırabilir.

'Stratejik' bir 'paradigma değişikliği' için düşünmeye başlamak gerekmiyor mu?
#Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu
#Türk Hava Kuvvetleri
#Bakü
#Azerbaycan
#Hazar Denizi
23 yıl önce
Hazar'da olmak veya olmamak...
Neden Şimdi?
Tevhid risalesi yazan Milli Eğitim Bakanı
Bir Başka Mesele: Kadın ve erkeğin ince ayarları bozuldu
Omelas’ı bırakıp gitmeyenler..
Tek bir zamana/ tarihsizliğe hapsedilmeye başkaldıran adam: Kadir Mısıroğlu