|
Yedi Sekiz Hasan Paşa okuryazar değil miydi?

Sultan Abdülhamid Han’ın Osmanlı padişahları içinde en fazla iftiraya uğrayan bir hükümdar olduğu öteden beri biliniyor. Ne gariptir ki, devrin aydınları (!) tarafından onu hedef alan haksız ve yersiz eleştiri okları bazı ünlü paşalarına da çevriliyordu. Yedi Sekiz Hasan Paşa işte bunlardan biriydi. Garazkâr kalemler, padişahın sevdiği, güvendiği ve en yüksek rütbeyi verdiği paşayı kaba ve cahil bir adam olarak lanse ediyorlardı. Hatta imzasını bile yedi ve sekiz rakamlarını yan yana getirip arasına bir çizgi çekmek suretiyle attığını iddia ediyorlardı. Ne yazık ki, bu iftira çamuru, ilerleyen zamanla birlikte yapışkan hale geldi ve merhum imzasını bile atamayacak kadar cahil damgasını yedi.

Âlemde hiçbir şey gizli kalmıyor, gerçekler bir gün muhakkak ortaya çıkıyor. Yedi Sekiz Hasan Paşa’nın da öyle denildiği gibi okuma yazma bilmeyen bir Osmanlı paşası olmadığı, aksine yazısının gayet güzel olduğu nihayet anlaşıldı. Öyleyse 21 Ekim 2022 tarihli Hürriyet’te, “Yedi Sekiz Hasan Paşa Rivayeti Çürüdü” başlığıyla yayımlanan haberi, sizin de okumanız için aşağıya alalım:

“Okuma yazma bilmediği yani ‘ümmi’ olduğu için imzasını yedi sekiz rakamlarını yazarak attığı rivayet edilen ve adını da bu söylenceden alan ünlü Yedi Sekiz Hasan Paşa’nın orijinal imzası Osmanlı arşivlerinden çıktı.

Arşivlere göre Hasan Paşa’nın imzası Arapça yedi ve sekiz rakamlarından meydana gelmiyor. Böylece Hasan Paşa’nın okuma yazmasının olmadığı iddiası da çürütülmüş oldu. Vakıf kütüphaneleri ile ilgili yaptığı araştırmalarda orijinal imzaya ulaşan Hitit Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Fatma Akın, ‘Osmanlı arşivlerindeki bir soruşturma tutanağında çıkan imza ile bugüne kadar Hasan Paşa için söylenen okuma yazma bilmediği, imzasını da bu nedenle 7-8 rakamlarını yazarak attığı şeklindeki rivayetler de geçerliliğini yitirdi’ dedi.”

Sözün burasında bir itirafta bulunmak gerekirse, Hasan Paşa’nın ümmi olduğuna, aleyhinde yazılanlara ben de hiçbir zaman inanmadım. Sultan Abdülhamid’in ona gösterdiği ilgiden yola çıkarak kendisine daima hüsnüzanda bulundum. Beşiktaş’a yolum düştükçe “Yedi-Sekiz Hasan Paşa Fırını”nın önünden geçmeyi ve kapısından resmine bakmayı bir alışkanlık haline getirdim. Şurasını da belirtmeden geçemeyeceğim. Merhumun başka hiçbir meziyeti olmasa bile, Abdülhamid’e yönelik darbe teşebbüsünü önlemesi, onun nasıl bir vatanperver ve sadakat timsali olduğunu ispat eder. Yakın tarihimizin kara lekelerinden biri olan bu kalkışmayı da -inşallah- daha sonra anlatırız. Yine unutmadan hatırlatayım. Sayın Ethem Erkoç’un 2004 yılında, “Beşiktaş Muhafızı Yedi Sekiz Hasan Paşa ve Bir Devrin Hikâyesi” isimli hakikaten önemli eserini okuyunca, kendisini üstün meziyetleriyle tanımış oldum. Sağlam belgelerle ve tutarlı bilgilerle hazırlanmış olan bu eser yakın tarihimizin -hiç değilse- bir dönemine kuvvetli bir projektör tutuyor.

Niçin söylemeyelim. Yedi Sekiz Hasan Paşa’nın hakkını veren tenkitlerin yanı sıra meziyetlerini de dile getiren tarihçilerimiz de var. Bunlardan biri olan vakanüvis Abdurrahman Şeref Efendi merhum paşadan şöyle söz ediyor:

“Herkesin zannettiği gibi fena bir adam değildi. Oruç yiyenlerden ve sarhoş olup nara atanlardan eline geçirdiklerini döğer, siyasi şerirlere (şerli siyaset adamlarına) da acımaz, fakat müzevirlik ve hainlik yapmazdı. Döğdüğü adamlara da, Allah ıslah etsin diye candan, yürekten dua ederdi.” (Meşhur Adamlar İbrahim Alaeddin, c. 2)

Bir kere daha vurgulayarak söylemek gerekirse, Yedi Sekiz Hasan Paşa öyle bize anlatıldığı, yalan yanlış cümlelerle tanıtılmaya çalışıldığı gibi, kaba, saba ve cahil bir adam değildi. Nitekim yukarıda ismini zikrettiğim eserin yazarı da sözü bu konuya getirip şunları söylüyor:

“Hasan Paşa’nın cahilliğini anlatmak için fıkralar bile türetilmiştir. Bunlar, o dönemde Hasan Paşa’yı aşağılamak için kullanılmış malzemelerdir. Olayları, o günlerin şartlarında değerlendirmek gerekir. Siyaset ve devlet adamları hakkında bu tür fıkraların anlatılması ilk değildir ve son da olmamıştır. Bunların aslının olup olmadığı her zaman tartışılmıştır.

Hasan Paşa’nın okuryazarlık durumuna gelince, o dönemin geleneğinde mahalle mektebine gitmek sosyal bir zorunluluktu. Evinin karşısında mektep ve medrese varken Hasan Paşa’nın da çocuk yaşlarında buraya gitmiş olması, akla en yakın olanıdır. Ama buralarda okuyanların kayıtları olmadığı gibi, diplomaları da söz konusu değildir.

Hasan Paşa’nın tahsil durumunu diploma veya icazetname ile ortaya koymak gibi bir şansımız yoktur. Ancak askerlik için geldiği İstanbul’da tezkere bırakarak ordu saflarına katılmış olan Hasan Paşa’nın zaman içinde kendisini yetiştirmiş olabileceğini de göz önüne almak gerekir. Beşiktaş muhafızlığı, Beyoğlu mutasarrıflığı, zaptiye fırkası reis ve kumandanlığı gibi önemli görevlerde bulunan bir kimsenin, erlikten müşirliğe kadar terfi etmiş bir paşanın resmi evrakı okumadan onayladığını söylemek çok aşırı bir iddia olsa gerektir.”

Hüküm cümlesi olarak söylemek icap ederse bütün bunlar cahil bir adamın, imzasını bile atamayan eçhel bir kişinin yapacağı işler sınıfına girmiyordu. Öyleyse Yedi Sekiz Hasan Paşa da asla cüheladan biri değildi. Anlamayanlara gelince, onlar kötü niyetli oldukları için yedi sekiz defa bile izah edilse yine anlamayacaklardır.

#Yedi sekiz Hasan Paşa
#Okuryazar
#Osmanlı
#Sultan Abdulhamid Han
1 yıl önce
Yedi Sekiz Hasan Paşa okuryazar değil miydi?
Siyasette yumuşama: Mümkün mü?
Genç kimdir?
Başkan Erdoğan soykırım davasının müdahili olarak ABD’ye gidecek mi?
Özgürlüğün otoriterliği karşısında Filistin taraftarı öğrenciler
Gazze ışığında üniversitenin misyonu